HACCIN FARZLARI      


Haccın asıl farzları başlıca üçtür:

1)İhram,

(yani kalbten hacca niyet etmek) ve telbiye, yani



لَبَّيْكَ اَللّٰهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لَا شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لَا شَرِيكَ لَكَ

Lebbeyk Allahümme lebbeyk” duasını okumak. İhramla ilgili detaylıca malumat inşaallah ileride gelecektir.


2) Vukûf-u Arefe,

yani dokuz Zilhicce günü güneşin zevalinden on Zilhicce günü fecri sadıka kadar Arafat’ta bir vakit bulunmak, isterse bir nebze olsun.


3) Ziyaret tavafı;

bu da on Zilhicce’nin sabahından on iki Zilhicce’ye kadar tıraş olduktan yahut saçları kısalttırdıktan sonra yapılmaktadır.


         Bu üç farzdan eğer herhangi bir farz terk edilirse, hac olmayacaktır. Bunun telafisi dem, yani kurban vs. ile de olmayacaktır.

         Bu üç farz arasında tertibe riayet etmek de farzdır, yani önce ihram, ondan sonra Vukûf-u Arefe, ondan sonra da ziyaret tavafı.

         Tavafa niyet etmek de farzdır, isterse mutlak niyet olsun, niyet tavafın sıhhatinin şartlarındandır, ister tavaf haccın olsun, ister başka bir şeyin olsun.

         İki rüknü onların vaktinde edâ etmek. Lihâza Vukûf-u Arefe vakti Arefe günü dokuz Zilhicce günü güneşin zevalini de on Zilhicce günü fecrin doğmasına kadardır, yani on Zilhicce günü fecr-i sâdık doğmadan önceye kadardır. Ziyaret tavafının vakti on Zilhicce günü fecrin doğmasından ömrün sonuna kadardır.

         Bu iki rüknü kendi yerlerinde edâ etmek de farzdır. Lihâza vukuf için yer Arafat’ın bütün zeminidir. Arafat’ın dışında vakfe doğru değildir. Tavafın yeri Mescid-i Haram’dır. Kâbe-i Muazzama’nın etrafıdır ihrama gelince, onun için bir yer veya vakit muayyen değildir. Elbette mekânın muayyen olması vâcibtir. Vaktin muayyen olmasıda sünnettir. İnşaallah bunlar ileride kendi yerlerinde beyan edilecektir.

         İhrama girdikten sonra vukûf-u Arefe’ye kadar cimanın terk edilmesi de, yukarıdaki farzlardan kabul edilecektir, çünkü cimâ müfsid-i hacdır ve müfsidin terk edilmesi de farzdır.

İzah: Farzların hükmü şudur ki; eğer herhangi bir farz terk edilirse, hac sahih olmayacaktır. Dem kurban vs. vermeyle de bunun telafisi olmayacaktır. Bir başka şey de şudur ki; bütün farzlar edâ edilmedikçe ihramdan kesinlikle çıkılmayacaktır. Tıraş olduktan sonra ihramın diğer yasakları helâl olsa da, ziyaret tavafından önce cimanın helâl olmayacağı gibi.


HACCIN RÜKÜNLERİ

Haccın iki rüknü vardır:

1) Tavaf-ı ziyaret

2) Vukûf-u Arefe

Bu ikisinden en önemli ve kavi olanı Vukûf-u Arefedir.

***


DETAYLI HACCIN FARZLARI

Hanefi mezhebine göre ihramın iki farzı vardır: Niyet etmek ve telbiye getirmek.

1. Niyet Etmek

İhrama niyet etmek, yapılmak istenen ibadetin umre veya hac, ya da hem umre hem hac olduğunun kalben be­lirlenmesi demektir. Bu belirlemenin dil ile ifade edilmesi müstehaptır.

İhrama giren kimse eğer yalnız hac yapmak istiyorsa,


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْحَجَّ فَيَسِّرْهُ لِي وَتَقَبَّلْهُ مِنِّي

“Allahümme inni ürîdül-hacce feyessirhü lî ve takabbelhü minî”

 “Allah’ım! Haccetmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”


Eğer yalnız umre yapmak istiyorsa,


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْعُمْرَةَ فَيَسِّرْهَا لِي وَتَقَبَّلْهَا مِنِّي

“Allahümme inni ürîdül-umrete feyessirhe lî ve takabbelhe minî”

 “Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”


Hem hac, hem umre yapmak istiyorsa,


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ فَيَسِّرْهُمَا لِي وَتَقَبَّلْهُمَا مِنِّي

“Allahümme inni ürîdül-hacce vel umrete feyessirhü lî ve takabbelhü minî”

 “Allah’ım! Hac ve umre yapmak istiyorum. Onları bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Diye niyet eder ve aşağıda anlatıldığı şekilde telbiye getirir.


2. Telbiye Getirmek

Sözlükte emre icabet etmek anlamına gelen “telbiye”, bir hac terimi olarak “Lebbeyk” diye başlayan şu cümleleri söylemektir:



لَبَّيْكَ اَللّٰهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَشَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَشَرِيكَ لَكَ

“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke, lâ şerîke lek”

 “Buyur Allah’ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur ” Peygamberimiz (s.a.s.) böyle telbiye getirmiştir. 

Telbiye, Allah’ı şanına yakışır şekilde öven ve yücelten kişinin, O’na teslimiyetini ifade eden sözlerden oluşmaktadır. Telbiye dil ile söylenmelidir. Kalpten geçirilmesi yeterli değildir.

“Ey Allah’ın Elçisi! Hac nedir?” Şeklinde yöneltilen bir soruya Peygamberimiz (s.a.s.)  “Hac telbiye getirmek ve kurban kesmektir” cevabını vermiştir.

Telbiyenin yüksek sesle getirilmesi sünnettir. Peygam­berimiz (s.a.s.) “Cebrail bana geldi ve ashabıma tehlil ve telbiyeyi yüksek sesle söylemelerini emretmemi bildirdi” buyurmuştur.[3]

Üç defa telbiye getirildikten sonra her ne istenirse dua edilmelidir.

telbiye getirilirken sesin yükseltilmesi mesnundur, fakat kişinin kendisine yahut namaz kılanlara veya uyuyanlara eziyet olacak kadar yüksek sesle değil.

İbn Ömer radıyallahu anh diyor ki: “Bir adam haccı nasıl olmalıdır?” diye sualde bulundu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Hacı saçları dağınık ve toz toprak içinde olmalı” cevabını verdiler. Başka bir sahabe kalkarak: “Ey Allah’ın Rasûlü, hangi hac daha efdaldir?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kendisinde en fazla ses yükseltilen, (yani Lebbeyk Lebbeyk diye bağırılan) ve en fazla kurban kanı akıtılan hac” buyurdular.

Niyet ve telbiye getiren kimse ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.[4]

Telbiye ; Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, ihramın sün­neti; Mâlikî mezhebine göre vacibidir. Dolayısıyla bir kimse hacca veya umreye niyet etse fakat telbiye getirmese ihrama girmiş sayılır. 

Bir kimse; hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden “Al­lah için ihrama girdim” gibi genel bir ifade kullansa yine ih­rama girmiş olur.

Böyle bir kimse tavafa başlamadan önce hangi çeşit hac yapacağını belirlerse niyetine göre hareket eder.

Hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden tavafa başlar­sa umre yapmış olur. Tavafa başlamış olmak için en az bir şavtın tamamlanması gerekir. Henüz ilk şavtı tamamlama­dan terk ederse tavafa başlamış sayılmaz.

İhrama girdikten sonra tavaf yapmadan doğrudan Arafa’ta gidip vakfe yaparsa ifrad haccı yapmış olur.

Bir kimse; hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden “Allah için ihrama girdim” gibi genel bir ifade kullansa ihra­mı geçerli olur. Bu kimse tavafa başlamadan niyetini umre, ifrad veya kıran şeklinde belirleyebilir. Niyeti belirlemeden tavafa başlar ve en az bir şavt yaparsa niyeti artık umre için geçerli olur. Niyetini belirlemeden ve tavaf da yapmadan doğrudan Arafat’a çıkar ve vakfe yaparsa hac için ihrama girmiş olur.

Şâfiî mezhebine göre hac ve umre ile ilgili menâsikten her­hangi birine, meselâ tavafa başlamadan önce niyetteki belirsiz­liğin giderilmesi ve hangi maksatla ihrama girildiğinin belir­lenmesi gerekir. Aksi halde hac veya umre yapılmış sayılmaz. Çünkü ibadetlerde niyet şarttır.

YouTube

Mit dem Laden des Videos akzeptieren Sie die Datenschutzerklärung von YouTube.
Mehr erfahren

Video laden

PGRpdiBjbGFzcz0nYXZpYS1pZnJhbWUtd3JhcCc+PGlmcmFtZSB0aXRsZT0iSGFkc2NoLU1pbmEiIHdpZHRoPSIxMzMzIiBoZWlnaHQ9IjEwMDAiIHNyYz0iaHR0cHM6Ly93d3cueW91dHViZS1ub2Nvb2tpZS5jb20vZW1iZWQvTlJUX25aMk5vUnc/ZmVhdHVyZT1vZW1iZWQiIGZyYW1lYm9yZGVyPSIwIiBhbGxvdz0iYWNjZWxlcm9tZXRlcjsgYXV0b3BsYXk7IGNsaXBib2FyZC13cml0ZTsgZW5jcnlwdGVkLW1lZGlhOyBneXJvc2NvcGU7IHBpY3R1cmUtaW4tcGljdHVyZSIgYWxsb3dmdWxsc2NyZWVuPjwvaWZyYW1lPjwvZGl2Pg==

BİRLİKTE TELBİYE GETİRMEK

         Hac günlerinde yer yer görülmektedir ki; bir kimse telbiye getirmekte, diğerleri de onu tekrar etmektedir. Bu amel tarzı câiz midir?

         Avama kolaylık olsun diye böyle yapılırsa, bunda bir sakınca yoktur, yoksa koro hâlinde telbiye getirilmemelidir.

İzah: Hacda telbiye getirmek farzdır. Bu olmadan ihrama girilemeyecektir. Eğer ebeveyn vs. telbiye getirmesini bilmiyorsa, onlara telbiye öğretilmelidir. Eğer telbiye lafızlarını böyle kimseler ezberleyemiyorsa, o zaman en azından ihrama girerken telbiye lafızları onlara söyletilmelidir. Bununla da telbiye farizası edâ olacaktır.


TAVAFIN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI

Tavafın sahih olmasının dört şartı vardır. İşte tavafın geçerli olmasının şartları.


TAVAFIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI

1. Niyet

Tavafın geçerli olması için niyet etmek şarttır. Niyetsiz yapılan tavaf geçerli olmaz. Ancak niyette farz tavaf, umre tavafı, veda tavafı şeklinde belirleme yapılmayıp mutlak olarak “tavaf yapmaya” niyet edilse yapılan geçerli olur. Me­sela farz tavafı yapmak isteyen bir kimse “farz tavafı yapma­ya niyet ettim” değil de “tavaf etmeye niyet ettim” dese bu tavaf farz tavaf olarak geçerli olur.

Şafiî mezhebine göre “ziyaret” ve “kudûm” tavafı için ni­yet şart değildir. Çünkü hacca niyet edilirken bu tavaflara da niyet edilmiş olur. Bu ikisinin dışındaki tavaflar için niyet et­mek şarttır.

Niyetin Hacer-i Esved hizasını geçmeden yapılması gerekir. Tavaf yapacak kimse, Hacer-i Esved’i geçtikten son­ra niyet etse, yaptığı bu şavt geçerli olmaz. Şavtı tamamla­madan geri dönüp tekrar Hacer-i Esved hizasına gelirse, bu niyet geçerli olur. Geri dönmezse yaptığı ilk şavt geçerli ol­maz, bundan sonra yapacağı şavt, ilk şavt olur.

2. Tavafı Belirlenen Vakitte Yapmak

Kudûm tavafı, hac ihramına girdikten sonra ve Arafat vakfesinden önce,

Umre tavafı, ihrama girdikten sonra;

Ziyaret tavafı, kurban bayramının birinci günü fecr-i sadığın doğuşundan sonra,

Veda tavafı, hac menâsikinin tamamlanmasından son­ra yapılır.

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre ziyaret tavafı, Zilhicce­’nin dokuzunu onuna bağlayan gecenin yarısından itibaren yapılabilir.

3. Tavafı Kâbe’nin Çevresinde ve Mescid-i Haram’ın İçinde Yapmak

Kâ’be’nin etrafında (metafta) veya metafı çevreleyen kapalı kısımlarda ve buraların üst katlarında yapılması ge­rekir. Mescid-i Haram’ın dışından dolanarak yapılan tavaf geçerli olmaz.

4. Tavafın En Az Dört Şavtını Yapmak

Tavafın ilk dört şavtı farz, tavafı yedi şavta tamamla­mak vaciptir. Dört şavtı yapan kimsenin tavafı geçerli olur, eksik kalan şavtlar usulünce telafi edilirse her hangi bir ceza gerekmez.

Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerinde ise tavafı yedi şavta tamamlamak farzdır. Bu mezheplere göre bir şavtın eksik bırakılması durumunda tavaf geçerli olmaz ve bunun sadaka vererek telafisi de mümkün değildir. Eksik kalan şavtın tamam­lanması gerekir.


VAKFENİN ŞARTLARI

Arafat vakfesinin şartları başlıca şunlardır:

1) Müslüman olmak. Kâfirin vakfesi sahih olmayacaktır.

2) Haccı sahih ihramının olması. Eğer umre, ihram yahut haccı fesad ihrama bağlanarak veya ihramsız vakfe yapılırsa, sahih olmayacaktır.

3) Mekânın olması, (yani Arafat’ta vakfe yapmak).

Eğer Arafat’ta dışarıda vakfe yapılırsa, isterse kasıtlı olmasın, vakfe olmayacaktır.

4) Vakfenin vaktinin olması, yani 9 Zilhicce’nin zeval vaktinden, 10 Zilhicce’nin Fecr-i Sâdık’ına kadar herhangi bir vakitte vakfe yapmak.

İzah: Arafat vakfesi bilittifak erkân-ı hacdandır. Onun kaçırılmasıyla hac fevt olacaktır. Arafat vakfesinin vakti ne zamandan, ne zamana kadardır ve ne kadar miktarda vakfe yapmak farzdır? Her iki mesele de ihtilaflıdır.

Birinci mesele, yani Arafat vakfesinin iptidâ ve intihâsı ne zamandan, ne zamana kadardır? Bu konuda Cumhur-u Fukaha ve Eimme-i Selas’ın görüşü şudur ki; Arefe vakfesi, Arefe günü zevalden Yevm-i nahr’ın Fecr-i Sâdık’ının doğmasına kadardır, (yani 9 Zilhicce günü zeval vaktinden on Zilhicce günü Fecr-i Sâdık’a kadardır


VAKFENİN RÜKNÜ

Vakfenin Arafat’ta olması rükündür, isterse bir lemha[1] olsun. Niyet olsun veya olmasın, Arafat olduğu bilinsin veya bilinmesin, uyurken olsun veya uyanıkken olsun, baygınken veya ayıkken olsun, isteyerek veya zorla olsun, ister koşarak Arafat’tan geçilsin. Vakfe vaktinde eğer bir lemha bile Arafat’a dâhil olunmazsa, vakfe olmayacaktır.

         Vakfe için hayız, nifas ve cenabetten taharet şart değildir.

         Dokuz Zilhicce günü zeval vaktinde güneşin batmasına kadar Arafat’ta kalmak vâcibtir.

Eğer güneş batmadan önce Arafat’tan çıkılıp gelinirse, o zaman dem vâcip olacaktır. Fakat eğer güneş batmadan önce tekrardan geri gelinirse, o zaman dem sâkıt olacaktır. Eğer güneş battıktan sonra gelinirse, dem sâkıt olmayacaktır.


MÜZDELİFE VAKFESİNİN RÜKNÜ

Müzdelife sınırları içerisinde belirlenen zaman dilimin­de kısa bir süre bulunmak veya buradan geçmek rükündür.

Bir kimse bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuya­rak, ayık veya baygın, oturarak, yürüyerek veya vasıta içe­risinde, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyetli veya niyetsiz olarak Müzdelife Vakfesini yapsa vacip yerine getirilmiş olur.


MÜZDELİFE VAKFESİNİN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI

a) Hac İçin İhramlı Olmak

Diğer hac menasiki gibi Müzdelife vakfesi de ihramsız geçerli olmaz.

b) Arafat Vakfesini Yapmış Olmak

Arafat vakfesini yapmayan kimsenin haccı, dolayısıyla Müzdelife vakfesi geçerli olmaz.

c) Vakfeyi Müzdelife Sınırları İçinde Yapmak

Muhassır vadisi dışında Müzdelife’nin her yerinde vakfe yapılabilir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Müzdelife’ nin her tarafı vakfe yeridir.”“(Ancak) Muhassir Vadisinden uzak durun” buyurmuş, Akabe cemresine atılacak taşları buradan toplatmıştır.

d) Vakfeyi Belirli Zaman İçinde Yapmak

Müzdelife vakfesinin zamanı, bayramın birinci günü fecr-i sadıktan güneşin doğmasına kadar olan süredir.

Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre Arefe gününü bayrama bağlayan gecenin yarısından fecr-i sadığa kadar geçen süredir. (Gece yarısı, güneşin batışı ile fecr-i sâdık arasındaki sürenin ortasıdır. ) 

Mâlikî mezhebine göre arefe günü akşamı güneşin batışın­dan bayram sabahı fecr-i sadığa kadar olan süredir.

Mazereti olanların, Müzdelife’den geçerek Mina’ya veya Mekke’ye gitmeleri caizdir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), eşlerini ve zayıf kimseleri geceden Mina’ya göndermiştir.(Nesâî, Menâsik, 208, 214. V, 261-262, 266)


SAY’İN RÜKNÜ

Say’in Safa ve Merve arasında olması rükündür. Eğer bu ikisi arasında yapılmayıp sağda solda say yapılırsa, o zaman say olmayacaktır.

SAY’İN ŞARTLARI   Say’in şartları başlıca altıdır:

1) Say’i bizzat kendin yapmak; ister birisinin sırtına binerek olsun, ister bir hayvan veya binek üzerinde olsun. Say’da niyâbet câiz değildir. Ancak eğer ihramdan önce bir kimse baygınlık geçirirse, o zaman onun yerine bir başkası say yapabilir. Şart şudur ki, böyle bir kimse say vaktine kadar kendine gelmemelidir.

2) Say tam bir tavaf veya tavafın çoğu şavtları yapıldıktan sonra olmalıdır, ister yapılan tavaf nâfile olsun, ister taharet veya taharetsiz tavaf yapılmış olsun. Eğer bir kimse tavaftan önce veya tavafın dört şavtını yapmadan önce say yaparsa, o zaman yapılan bu say olmayacaktır. Eğer tavafın dört şavtını yaptıktan sonra yaparsa, o zaman say olacaktır.

3) Umre veya Hac ihramı say’a mukaddem olmalıdır. Eğer bir kimse ihramdan önce say yaparsa, o zaman say olmayacaktır, isterse tavaf yaptıktan sonra say yapmış olsun. İhramın say’a kadar bâkî kalması gerekli değildir, aksine bunda şu tefsil vardır ki; eğer haccın say’i yapılıyorsa ister karin, ister mütemetti, ister müfrid olsun ve Vukûf-u Arefe’den önce yapılıyorsa, o zaman ihramın olması say esnasında şarttır. Eğer Vukûf-u Arefe’den sonra say yapılıyorsa, o zaman ihramın bâkî olması şart değildir, hatta ihramın bulunmaması mesnundur. Eğer umrenin say’i ise ihramın bâkî olması şart değildir, fakat vâcibtir. Eğer tavaftan sonra tıraş olarak say yaparsa, o zaman dem vâcip olacaktır, yapılan say da sahih olacaktır.

4) Say’a Safa’da başlanmalı ve Merve’de bitirilmelidir. Eğer bir kimse say’a Merve’den başlarsa, bu şavt sayılmayacaktır, aksine Safa’dan dönerek gelirken say başlayacaktır ve Merve’den başlanılan bu şavtın dışında yedi şavt yapılması gerekecektir.

5) Say’in ekser şavtları yapılmış olmalıdır, (yani yedi şavttan çoğu örneğin 4-5 vs.). Eğer şavtların ekser hissesi yapılmazsa, o zaman say olmayacaktır.

6) Say, say’in vaktinde yapılmalıdır. Bu haccın say’inin şartıdır, umre say’inin şartı değildir. Elbette karin veya mütemetti umre yaparsa, o zaman onların umresinin say’i için de bu vakit şarttır. Haccın say’inin vakti hac aylarının başlamasıdır. Hac ayları içinde say yapmak şart değildir. Elbette say’in hac aylarından muahhar[2] yapılması mekruhtur.


İzah: Haccın say’inin sıhhati için vakit de şarttır. Bu vakit eşhürü’l hacdır, çünkü say da haccın vâciblerindendir, ancak say’in hac aylarından önce yapılması doğru değildir. Eğer hac aylarından sonra yapılırsa, câizdir. Örneğin bir kimse ziyaret tavafından sonra, hatta nahr günlerinden sonra say yaparsa, câiz olacaktır, fakat mekruhtur. Bunun gibi bir kadın Akabe Cemresinin Remyinden sonra bayram günü hayız olur ve nahr günleri geçtikten sonra temizlenerek ziyaret tavafını yapar ve onun arkasından da say yaparsa, câiz olacaktır. Böyle bir kadın üzerine bu özürden dolayı ziyaret tavafını nahr günlerinden sonraya bıraktığı için dem vs. hiçbir şey lazım gelmeyecektir. Eğer ziyaret tavafını yaptıktan sonra ay hâli başlarsa, o zaman say yapılabilir, çünkü say için taharet şart değildir.


         Eğer bir kimse hac ihramı bağlar ve hac aylarından önce say yaparsa, o zaman bu say sahih olmayacaktır, çünkü daha hac ayları henüz başlamamıştır. Eğer hac ayları sona erdikten sonra say yaparsa; örneğin Eyyam-ı nahr (nahr günleri) geçtikten sonra ziyaret tavafı yaparak say yaparsa, o zaman say sahih olacaktır.

         Say’in asıl vakti nahr günlerinde ziyaret tavafını yaptıktan sonradır. Bundan sonra mekruhtur. Kudûm tavafından sonra hacılara kolaylık olsun diye özellikle de yaşlı, hasta ve kadınlar için say yapılması kararlaştırılmıştır. Fakat hacc-ı kıran yapan kimsenin kudûm tavafından sonra say yapması efdaldir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin fiiline mütâbattan[3] dolayı eşhürü’l hacdan önce say yapmak ise kesinlikle doğru değildir.

         Say’in dört şavtı farzdır. Eğer üç şavt yapılırsa, câiz değildir, kişinin bizzat say’ini kendisinin yapması da farzdır. (Elbette eğer bir kimse niyâbeten hac yapıyorsa, o zaman say da haccın diğer efalleri niyâbeten sahih olduğu gibi niyâbeten sahih olacaktır).

         Say’in sahih olması için niyet şart değildir, ne de say’in şavtları arasında ittisal ve muvâlâtın olması şarttır. Aksine bunlar sünnettir.

         Eğer bir kimse müteferrik şekilde say yapar, örneğin her gün bir şavt yaparak yedi günde say’ini tamamlarsa, say olacaktır. Fakat eğer bir mazeret bulunmadan böyle yapılmışsa, o zaman yeni baştan yapılması müstehabdır.


HACCIN FARZLARI  (Haccın asıl farzları başlıca Üçtür:)
1-IHRAM
(yani kalbten hacca niyet etmek) ve telbiye söylemek.
2-VUKUF-U AREFE
yani dokuz Zilhicce günü güneşin zevalinden on Zilhicce günü fecri sadıka kadar Arafat’ta bir vakit bulunmak, isterse bir nebze olsun.
3-ZIYARET TAVAFI
bu da on Zilhicce’nin sabahından on iki Zilhicce’ye kadar tıraş olduktan yahut saçları kısalttırdıktan sonra yapılmaktadır.
 
HACCIN RÜKÜNLERİ (Haccın iki Rüknü vardir:)
1) Tavaf-ı ziyaret
2) Vukûf-u Arefe
Bu ikisinden en önemli ve kavi olanı Vukûf-u Arefedir.
 
HACCIN VÂCİBLERİ (haccın vâcibleri altıdır.)
1) SAY YAPMAK (Safa ve Merve arasında say yapmak, ister bu sayi hac için olsun, ister umre için olsun.)
2) Müzdelife’de vakfe yapmak (Bir saatliğine de olsa, bayram gecesi Müzdelife’de vakfe yapmak.) 
        Buna Müzdelife’de gecelemek de denmektedir, fakat gecenin çoğu hissesini orada geçirmek sünnettir. Lihâza eğer bir kimse akşam ve yatsı namazlarına gelip Müzdelife’de kılarsa, beytute (Müzdelife’de geceleme) vücûbu edâ olacaktır, fakat  bütün gece fecrin doğmasına kadar Müzdelife’de kalmak, bize göre sünnet-i müekkededir.
3) SEYTAN TASLAMAK. (Remy-i cimar, yani şeytan taşlamak.)
4) KURBAN KESMEK (Hacc-ı kıran ve temettü yapanlar için kurban kesmek.) 
5) Saçları kestirmek yahut kısalttırmak.
6) VEDA TAVAFI (Âfâkî, yani Mikat’ın dışından gelenler için veda tavafı yapmak.)
Mikat’tan ihrama girmek, bunun tafsilatı da inşaallah ileride gelecektir.
Arafat’ta güneş batıncaya kadar vakfe yapmak, fakat bu hüküm hac günü Arafat’ta vakfe yapan kimse içindir. On Zilhicce günü bayram gecesi Arafat’ta vakfe yapana gelince; onun az bir müddet Arafat’ta kalmasıyla farzla birlikte vacib de edâ olacaktır.
On Zilhicce günü fecrin doğmasından sonra Müzdelife’de bir müddet durmak, buna vukûf-u Müzdelife denmektedir.
İzah: Bazı kitablarda haccın otuz beş (35)’e yakın vâcibi sayılmıştı. Aslında bunlar bila vasıta haccın vâcibleri değildir, aksine haccın efalinin vâcibleridir. Örneğin bazıları ihramın, bazıları tavafın vâcibleridir.  
Onlar arasında haccın vâcibleri ve haccın şartlarının vâcibleri de sayılmıştır. Velhâsıl bila vasıta haccın vâcibleri sadece altıdır. Efali haccın vâcibleri o efaller beyanında inşaallah gelecektir.
 
HACCIN SÜNNETLERİ (haccın Sünnetleri Oniki dir.)
1) Hacc-ı ifrâd veya kıran yapan âfâkî kimse için tavaf-ı kudûm yapmak sünnettir. 
İzah: Hacc-ı ifrâd ve kıran ihramı giyerek gelen âfâkî hacı için de tavaf-ı kudûm yapmak sünnettir. Mekke-i Muazzama mirkat ve hilde yaşayanlar için ve hacc-ı temettü yapmak için gelen âfâkilere ise bu tavaf sünnet değildir.
2) Tavaf-ı kudûm’da reml yapmak: 
Eğer tavaf-ı kudûm’da reml yapılmazsa, tavaf-ı ziyarette onda da yapılmazsa, o zaman tavaf-ı veda da yapılmalıdır.
3) İmam için üç ayrı yerde hutbe okumak:
a) Yedi Zilhicce’de Mekke-i Mükerreme’de.
b) Dokuz Zilhicce’de Arafat’ta zevalden sonra, öğle namazından önce Mescid-i Nemire’de.
c) On bir Zilhicce’de Mina’da.
4) Dokuz Zilhicce gecesi Mina’da gecelemek.
5) Dokuz Zilhicce günü güneşin doğmasından sonra Arafat’a gitmek.
6) Arafat’ta gusül almak.
7) Arafat’tan imamın hareket etmesinden sonra hareket etmek.
8) On Zilhicce günü Müzdelife’den güneş doğmadan önce Mina’ya doğru yola çıkmak.
9) Müzdelife’de Arafat’tan dönerken gecelemek.
10) Arafat’ta gusül almak.
11) Mina günlerinde Mina’da kalmak.
12) Mina’dan dönerken bir lemhe de olsa, muhassabda durmak.
  Bunlara ilave daha pek çok sünnetler vardır. İnşaallah haccın mesail ve efaliyle birlikte bunlar yer yer gelecektir.
SÜNNETİN HÜKMÜ
Sünnetin hükmü şudur ki; onların kasten terk edilmesi çirkindir, yapıldığında sevap kazanılmaktadır, terk edildiğinde ise ceza lazım gelmemektedir.
 
HACCIN MÜSTEHABLARI (haccın müstehabları Oniki dir.)
Şu bilinmelidir ki; haccın müstehabları sayısızcadır. Onun için muhtasaren yazılacaktır. Geriye kalanlar da inşaallah yerlerinde gelecektir.
1) Erkekler için yüksek sesle, kadınlar için de sessizce telbiye getirmek.
2) Hacc-ı ifrâd yapan için kurban kesmek.
3) Mekke-i Muazzama’ya girmek için gusül almak.
4) Müzdelife’ye gelmek için gusül almak, ister Mekkî, ister gayri Mekkî olunsun.
5) Arafat’ta Cebel-i rahmete yakın vakfe yapmak.
yani Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vakfe yapma yerine yakın bir yerde vakfe yapmak. Bunun tanımı inşaallah Arafat’ın beyanında gelecektir.
6) Arafat’ta imamla birlikte öğle ve ikindi namazlarını cem ederek kılmak. 
Bu namazları cem ederek kılmanın birtakım şartları vardır. İnşaallah bunlar da Arafat bahsinde gelecektir.
7) Kesretle telbiye okumak,Arafat´ta kesretle dua yapmak.
8) Arafat’ta imamın arka tarafında vakfe yapmak. Günümüzde bu zordur.
9) Müzdelife’de bayram günü sabah vaktinde meşaril haramda vakfe yapmak. 
       Bütün Müzdelife vakfe mahalli olup bununla vücûbu vukuf edâ olsa da, fakat bu yerde vakfe yapılması müstehabtır.
10) Sabah namazını on Zilhicce günü meşaril harama giderek kılmak. Burası Müzdelife’de meşhur bir yerdir.
11) Müzdelife’de sabah namazını ilk vaktinde, (yani karanlıkta) kılmak.
12) Mina’ya ulaşasıya on Zilhicce günü güneş doğduktan sonra Akabe cemresi yapmak. 
           Fecrin doğmasından sonra, güneş doğmadan önce de câizdir. Fakat mazaretsiz müstehabın terki güzel bir şey değildir, daha pek çok müstehablar vardır. İnşaallah bunlar meselelerin tahtında yerlerinde gelecektir.
MÜSTEHABIN HÜKMÜ
Müstehabın hükmü şudur ki; onu işleyen çok fazla sevap kazanmaktadır, fakat (onun derecesi) müekkede sünnetten azdır. 
Onu terk etmeyle sevap elde edilemeyecektir, fakat kerahat, işâat[1] vs. de lazım gelmeyecektir. Sünnet-i müekkede ise bunun hilafınadır ki, onu terk etmekten dolayı kerahat ve işâat (çirkinlik) lazım gelmektedir, fakat bir fidye ödenmesi gerekmemektedir.
 
İHRAMIN FARZLARI  (ihramın iki farzı vardır)
Hanefi mezhebine göre ihramın iki farzı vardır: Niyet etmek ve telbiye getirmek.
1. Niyet Etmek
2. Telbiye Getirmek
İHRAMIN iki VACIBI vardır.
1- Mîkat sınırını ihramsız geçmemek.
2- İhram yasaklarından sakınmak.
İHRAMIN SÜNNETLERİ (Ihramın Sünnetleri dokuzdur)
1) Hac aylarında ihrama girmek.                                                                                                     
2) Oradan geçilmesi kaydıyla kendi ülke Mikat’ından ihrama girmek.                                           
3) İhram için gusül veya abdest almak.                                                                                                     
4) Peştemal ve çadır kullanmak (erkekler için).                                                                                         
5) İki rekât nâfile namaz kılmak.                                                                                                               
6) telbiye(bir defaya ilave çünkü bir defa telbiye okumak vâcibtir) okumak.                                    
7) Telbiyeyi üç defa getirmek.                                                                                                            
8) Telbiyeyi yüksek sesle getirmek (kadınlar seslerini yükseltmezler).                                                    
9) İhrama niyet etmeden önce koku sürünmek.
İHRAMIN MÜSTEHABLARI (Ihramin müstehabları Ondur.)
1) Kiri pası gidermek.                                                                                                                         
2) Tırnakları kesmek.                                                                                                                             
3) Koltuk altlarını temizlemek.                                                                                                                  
4) Etek tıraşı olmak.                                                                                                                             
5) İhram niyetiyle gusül almak.                                                                                                             
6) Yeni veya yıkanmış beyaz renkte peştemal ve çadır kullanmak.                                                   
7) Terlik giymek.                                                                                                                                         
8) Dille ihrama niyet etmek.                                                                                                                     
9) Niyeti namazdan sonra oturarak yapmak.                                                                                  
10) İhramı Mikat’tan önce bağlamak.
Hac esnasında işlenen kimi cinayetler. haccın bozulmasını ve kazâsını gerektirirken, kimileri ağırlık derecesine göre çeşitli ceza ve kefâreti gerektirirler.
“Cezalar” 6 çeşittir.
A-Kaza= (yeniden yapmasi gerek)
B-Bedene=Büyük Bas (Deve ve Dana)
C-Dem=Koyun ve Keci
D-sadaka-i fıtır (para dagitma)
E-Bedel ödeme= (hatanin misli kadar ödeme)
F-Oruc= (hastalik vs dolayi  üc gün oruc tutar)
A) HAC VE UMRENİN BOZULMASINA YOL AÇAN VE KAZA EDİLMESİNİ GEREKTİREN CİNAYETLER
1- Hac için ihrama girdikten sonra henüz Arafat vakfesini yapmadan cinsel ilişkide bulunmak haccı ifsat eder. Bu konuda bütün mezhepler aynı görüştedir. 
Hac tamamlanmadan ihramdan çıkılamayacağı için bozulan bu haccın yarım bırakılmayıp tamamlanması, ayrıca gelecek senelerde kazâ edilmesi ve işlenen cinayet sebebiyle bir koyun veya keçi kurban edilmesi (dem) gerekir.
Arafat vakfesinden sonra fakat ilk tahallülden önce -yani tıraş olup ihramdan çıkmadan önce- cinsel ilişkide bulunmakla da Hanefîler dışındaki üç mezhebe göre hac bozulur. 
Hanefîler bu durumda haccın bozulmayacağını, fakat ceza olarak bir sığır veya deve kurban edilmesi gerektiğini söylerler.
2- Umre için ihrama girildikten sonra umre tavafının en az dört şavtı yapılmadan cinsel ilişkide bulunmak da Hanefîler’e göre umrenin bozulmasına yol açar 
Bozulan umre bırakılmayıp tamamlandıktan sonra ihramdan çıkılması, daha sonra bunun kazâ edilmesi ve işlenen cinayet sebebiyle bir koyun veya keçi kurban edilmesi gerekir.
B) DEVE VEYA SIĞIR KESMEYİ GEREKTİREN CİNAYETLER
1- Hanefîler’e göre Arafat’taki vakfeden sonra fakat ilk tehallülden önce, yani henüz tıraş olmadan, cinsel ilişkide bulunmak.
2- Ziyaret tavafını cünüp olarak yapmak. İlmihal kitaplarında fakihlerin çoğunluğunun görüşü olarak, kadınların hayız ve nifas halinde yani aybaşı ve loğusa iken ziyaret tavafını yapmalarının da aynı şekilde bu cezayı ge- rektirdiği belirtili 
Bazı âlimler ise sebebi ve temizlenme imkânı iradî olmayan bu mazeret hallerini cünüplükten ayrı tutup temizlenmeden Mekke’den ayrılmak zorunda olan bu durumdaki kadınların ziyaret tavafı yapabileceğini ve bir ceza da gerekmeyeceğini belirtirler.  de geçerli olmaz.
Grup halinde seyahat edilip kafilenin bekleyememesi halinde bu son görüşün getirdiği kolaylıktan istifade edilebilir. Hanefiler dışındaki diğer üç mezhebe göre ise, abdestli olmak tavafın sıhhat (geçerlilik) şartı olduğundan bu haller ile yapılan tavaf, ceza ödemekle
Cünüp veya abdestsiz olarak yapılan tavaf, hangi tavaf olursa olsun, abdestli olarak yeniden yapılırsa cezası düşer. Cünüp olarak yapılan tavafın abdestli olarak yeniden yapılması vâcip; abdestsiz yapılan tavafın iadesi ise menduptur.
C) KOYUN VEYA KEÇİ KESMEYİ GEREKTİREN CİNAYETLER
Bunlar, hac ve umrenin vâcipleriyle ve ihram yasaklarıyla ilgili cinayetler olmak üzere ikiye ayrılabilir.
1)Hac ve Umrenin Vâcipleriyle İlgili Olanlar (KOYUN VEYA KEÇİ KESMEYİ GEREKTİREN CİNAYETLER)
1- Mîkatı ihramsız geçmek.
2- Sa‘yin tamamını veya en az dört şavtını terketmek yahut özürsüz yürüyerek yapmamak.
3- Müzdelife vakfesini özürsüz olarak terketmek.
4- Şeytan taşlamayı hiç yapmamak veya bir günde atılması gereken taşların yarıdan çoğunu atmamak. Yarıdan çoğu atılmışsa, eksik bırakılan her bir taş için sadaka vermek gerekir.
5- Ziyaret veya umre tavafının son üç şavtını ya da sadece birini yapmamak.
6- Âfâkî olanlar vedâ tavafını veya en az dört şavtını yapmamak.
7- Farz ve vâcip tavaflarda (ziyaret, umre ve vedâ tavaflarında) setr-i avrete uymamak.
8- Ziyaret ve umre tavaflarını abdestsiz; kudüm, vedâ ve umre tavaflarını cünüp olarak yapmak. 
9- Arefe günü Arafat’tan güneş batmadan önce ayrılmak.
10- Ebû Hanîfe’ye göre ihramdan çıkmak için Harem bölgesi dışında veya bayram günlerinden sonra tıraş olmak
ziyaret tavafını bayram günlerinden sonra yapmak ve Akabe Cemresi’ne taş atma, kurban kesme ve tıraş olma nüsüklerinde sıraya uymamak. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile diğer üç mezhepte bunlar vâcip olmayıp sünnet olduğundan ceza gerekmez.
2)İhram Yasaklarıyla ilgili Olanlar
1- Bir defada (aynı yerde ve aynı anda) vücudun veya bir uzvun tamamına güzel koku yahut yağ sürmek. Değişik yerlerde ve zamanlarda sürülürse, her bir uzuv için ayrı ceza gerekir.
İhrama sürülen güzel kokunun eni ve boyu birer karıştan büyük ve kokunun etkisi bir gündüz veya gece süresi devam ederse, koyun veya keçi kesmek gerekir. Bu orana ulaşmazsa sadaka verilir. 
Vücuda sürülen kokudan ceza gerekmesi için belirtilen miktarda sürülmesi yeterlidir; bir gündüz veya gece süresi etkili olması şart değildir. Hanefîler dışındaki üç mezhepte de güzel kokudan ceza gerekmesi için miktar ve zaman kaydı yoktur; sürülmesi yeterlidir.
2- Vücudun veya saç, sakal gibi bir uzvun tamamına, süslenmek için yağ, jöle, biryantin sürmek veya kına, saç boyası ve benzeri şeylerle boyamak. Tedavi için sürülen ilâç, merhem veya kokusuz krem ve yağlar için bir şey gerekmez.
3- Erkekler bir tam gündüz veya gece süresince giyim eşyası (elbise, iç çamaşırı, çorap, topukları kapatan ayakkabı) giymek, başı ve yüzü örtmek. Kadınlar yüzlerini örtemezler. Bir gündüz veya gece süresinden daha az giyilirse, sadaka yeterlidir. 
4- Saçın veya sakalın en az dörtte birini veya başka bir uzvun tamamını tıraş etmek. Daha azında sadaka yeterlidir.
5- Bir defada (aynı anda ve aynı yerde) bütün tırnakları veya bir elin yahut bir ayağın tırnaklarının tamamını kesmek. El ve ayaklardan her birinin tırnaklarının tamamı, ayrı ayrı yerlerde ve zamanlarda kesilirse, her biri için ayrı ceza gereki B
ir elin veya ayağın tırnaklarının tamamı kesilmeyip bir kısmı kesilirse, kesilen her bir tırnak için sadaka verilir. Bu takdirde verilmesi gereken sadaka toplamı, bir koyun veya keçi bedelini aşarsa, her tırnak için sadaka yerine, istenirse bir dem (koyun veya keçi) kesilebilir. Kendiliğinden kopan veya kırılan tırnaklar için bir şey gerekmez.
6- İlk tehallülden sonra henüz ziyaret tavafını yapmadan cinsel ilişkide bulunmak.
7- İhramlı iken eşini şehvetle öpmek, okşamak, sarılıp kucaklamak gibi cinsel ilişkiye yol açan davranışlarda bulunmak. Şehvetle bakmak veya düşünmekle, boşalma bile olsa bir şey gerekmez.
D) FITIR SADAKASI KADAR BAĞIŞTA BULUNMAYI GEREKTİREN CİNAYETLER
1- Herhangi bir uzvun tamamına değil, bir kısmına güzel koku sürmek.
2- Saç ve sakalın dörtte birinden az kısmını tıraş etmek.
3- Bir el veya ayaktaki tırnaklardan bir kısmını kesmek yahut bir el veya ayaktaki tırnakların tamamını ayrı ayrı yer ve zamanlarda Ancak her tırnak için ayrı ceza ödenir.
4- Her türlü giyim eşyasını bir gündüz veya gece süresinden daha az giymek.
5- Kudüm veya vedâ tavafını abdestsiz olarak yapmak. Diğer üç mezhepte abdestsiz tavaf sahih olmaz.
6- Vedâ tavafı veya sa‘yin, dördüncü şavttan sonraki şavtlarını eksik yapmak veya bu şavtları yürüyerek yapmamak. Eksik bırakılan her şavt için ayrı ceza gerekir.
7- Farz ve vâcip olmayan tavaflarda setr-i avrete uymamak.
8- Şeytan taşlamada, bir günde atılan taşların, yarısından sonrasında eksik taş Eksik atılan her taş için ayrı ceza gerekir.
9- İhramlı veya ihramsız birini tıraş etmek. Başkasına elbise giydirmek veya güzel koku sürmekten bir şey gerekir.
E) BEDEL ÖDEMEYİ GEREKTİREN CİNAYETLER
Bunlar, karada yaşayan av hayvanlarıyla ve Harem bölgesinin av ve bitkileriyle ilgili olanlar olmak üzere iki kısımdır.
F) ÖZÜR SEBEBİYLE İHRAMIN YASAKLARINA UYMAMAK
İhram yasakları bir mazeretle de yapılsa, yine ceza gerekir. Ancak bu yasaklar meselâ hastalık veya geçirilen bir kaza sebebiyle başın tıraş edilmesi, 
örtülmesi yahut elbise giydirilmesi gibi semavî bir mazeretle yapılırsa ceza olarak mutlaka dem (koyun veya keçi kesmek) gerekmez. 
Böyle bir durumla karşılaşan kişi muhayyer olur. İster peş peşe veya aralıklı olarak üç gün oruç tutar, 
isterse altı yoksula birer fıtır sadakası kadar bağış yapar, bir yoksula altı gün fıtır sadakası verse de olur, yahut da Harem bölgesinde bir dem keser. 
Hanefîler’e göre bilgisizlik, yanılma, unutma, baskı (tehdit) gibi semavî olmayan mazeretlerle işlenen yasaklar için muhayyerlik yoktur, koyun veya keçi kurban etmek gerekir. Diğer üç mezhepte ise, semavî olmayan mazeretlerden dolayı da muhayyerlik vardır.
İhramlıya yasak olmayan şeyler nelerdir? İşte cevabı…
Hac veya umre ihramında bulunan kimsenin yapması mübah olan bazı şeyler şöyle sıralanabilir:
a) Balık ve su ürünlerini avlamak.
b) Kümes hayvanlarını kesmek.
c) Kokusuz sabun kullanmak.
ç) Sürme çekmek.
d) Sünnet olmak.
e) Şemsiye kullanmak, ağaç ve çadır gibi şeylerin altında gölgelenmek.
f) Bele kemer ve para çantası bağlamak.
g) Çanta ve benzeri şeyleri boyuna asmak.
ğ) Silah taşımak, yüzük ve kol saati takmak.
h) Yılan, akrep, fare, kara sinek, bit, pire ve yırtıcı hayvanları öldürmek.
i) İhram örtülerini çıkarıp yıkamak, başka bir örtü ile değiştirmek.
ı) Dişleri fırçalamak.
j) Kırılan tırnağı kesip atmak.
k) Kan aldırmak,
l) Diş çektirmek.
m) İğne vurdurmak.
n) Yara üzerine sargı sarmak.
o) Boyundan aşağısını yorgan ve battaniye gibi bir şeyle örtmek
p) Palto ve ceket gibi bir şeyi giymeden omuzlara almak.                                                    
r) İhramsız kişi tarafından avlanan kara avının etinden yemek.                                                      
s) Koku satılan dükkana girmek ve oturmak. 
 
TAVAFIN GEÇERLİ OLMASININ 4 ŞARTLARI
1. Niyet
2. Tavafı Belirlenen Vakitte Yapmak
3. Tavafı Kâbe’nin Çevresinde ve Mescid-i Haram’ın İçinde Yapmak
4. Tavafın En Az Dört Şavtını Yapmak
Tavafın vacipleri (Sekiz dir.)
1. Tavafı abdestli yapmak
2. Tavafı Avret Mahalli Örtülü Olarak Yapmak
3. Teyamün (“Teyamün” sağdan yapmak demektir)
4. Tavafın İlk Şavtına Hacer-i Esved’in Hizasını Geçmeden Başlamak
5. Tavafı Yürüyerek Yapmak
6. Tavafı Hatim’in Dışından Yapmak
7. Tavafı Yedi Şavta Tamamlamak
8. Tavaf Namazı Kılmak
TAVAFIN SÜNNETLERİ (Sekiz dir.)
1. Tavafa Başlarken Hacer-i Esved veya Hizasına “Rükn-i Yemânî” Tarafından Gelmek ve Hacer-i Esved’in Hizasında Tavafa Başlamak
2. Tavafın Başlangıcında ve Her Şavtın Sonunda Hacer-i Evsedi istilam Etmek
3. Remel Yapmak (“Remel”, koşmaksızın çalımlı ve süratli bir şekilde yü­rümektir.)
4. Iztıba Yapmak (“Iztıba ” sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir.)
5. Müvâlât (Tavafın şavtlarını, ara vermeden peş peşe yapmak)
6. Duâ Etmek
7. Tavaftan Sonra Zemzem İçmek
8. Vücutta, Elbisede ve Metafta Necaset Bulunmaması
TAVAFIN MÜSTEHABLARI (Oniki dir.)
1) Tavafa Hacerü’l Esved’in sağ[1] tarafından şu şekilde başlamalı ki, tavaf yapan kimsenin bedeninin tamamı Hacerü’l Esved’in hizasından geçsin.
(2) Hacerü’l Esved’i üç defa öpmek ve üç defa onun üzerine secde yapmak.
(3) Tavaf yaparken mesnun olan duaları okumak. (İnşaallah bu konuda selef-i sâlihinden rivâyet edilen dualar ileride ayrıca gelecektir).
(4) İzdiham ve birine eziyet vermeme kaydıyla erkekler için Beytullah’a yakın olarak tavaf etmek.
(5) Kadınlar için gece vakti tavaf yapmak.
(6) Tavafa Beytullah’ın süpürgeliğini de şâmil etmek.
(7) Tavaf yarıda bırakılır veya mekruh yolu yapılırsa, sil baştan tavaf yapmak.
(8) Tavaf esnasında mübah olan konuşmaları terk etmek.
(9) Tavaf esnasında huşuya zarar veren şeyi yapmamak.
(10) Tavaf esnasında dua ve zikirleri sessizce okumak.
(11) Rükn-ü Yemâni’yi istilâmda bulunmak.
(12) Kalbi meşgul eden şeylerden gözü çevirmek.
TAVAFIN MÜBAHLARI (On dur)
1- Selâm vermek.
2- Hapşırana اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ demek.
3- Şer’î meseleleri söylemek ve sormak.
4- Bir zarurete binaen konuşmak.
5- Bir şeyler içmek.
6- Duaları terk etmek.
7- Güzel mânâlar içeren şiir okumak veya dinlemek.
8- Temiz ayakkabı vs. giyerek tavaf yapmak.
9- Bir özre binaen binek üzerinde tavaf yapmak.
10-İçinden Kur’ân okumak.
TAVAFIN HARAMLARI (On dur)
1-Cenâbet, hayız ve nifas hâllerinde tavaf yapmak.
2-Mazeretsiz birinin sırtına binerek veya binek üzerinde tavaf yapmak.
3-Abdestsiz tavaf yapmak.
4-Mazeretsiz dizüstü veya yüzükoyun sürünerek tavaf yapmak.
5-Tavaf yaparken hatîm’in içinden geçmek.
6-Tavafın bir şavtını veya daha azını terk etmek.
7-Hacerü’l Esved’in dışında başka bir yerde tavafa başlamak.
8-Tavaf yaparken Beytullah’a yönelmek.
9-Elbette tavafa başlarken Hacerü’l Esved’e istilâm ederken Beytullah’a yönelmek câizdir.
10-Tavafta vâcip olan şeylerden birini terk etmek.
TAVAFIN MEKRUHLARI (Onbeş dir)
1-Boş ve faidesiz konuşmak.
2-Alışveriş yapmak ve alışveriş üzerine konuşmak.
3-Hamd-ü senadan hâli olan bir şiir okumak. Bazıları mutlak olarak şiir okumayı mekruh addetmiştir.
4-Tavaf yapan veya namaz kılanları rahatsız edecek derecede yüksek sesle dua, zikir veya Kur’ân okumak.
5-Remel ve ıztıbâyı mazeretsiz terk etmek, yani remel ve ıztıbânın mesnun olduğu tavaflarda.
6-Hacerü’l Esved’in istilâmını terk etmek.
7-Tavafın şavtları arasında fazla mesafe bırakmak.
8-Aralarında iki rekât tavaf namazı kılmadan iki tavafı birleştirerek yapmak, fakat o vakitte eğer namaz kılmak mekruhsa câizdir.
9-Tavafa niyet ederken tekbir almadan elleri kaldırmak.
10-Hutbe okunurken, yahut cemaatle farz namaza durulurken tavaf yapmak.
11-Tavaf esnasında yemek yemek. Bazıları bir şey içmeye de mekruh demişlerdir.
12-Küçük veya büyük abdeste sıkışıkken tavaf yapmak.
13-Açlık ve öfke hâlinde tavaf yapmak.
14-Tavaf yaparken elleri namazdaki gibi bağlamak.
15-Tavaf esnasında elleri böğre koymak, yahut boyna bağlamak.
TAVAFIN ÇEŞİTLERİ (Yedi dir)
Hükmü itibariyle farz, vacip, sünnet ve nafile olmak üzere dört çeşit, uygulaması itibariyle 
1. Kudûm Tavafı
2. Veda Tavafı
3. Umre Tavafı
4. Nezir Tavafı
Kâ’be’yi tavaf etmeyi adayan kimsenin bu adağını ye­rine getirmesi vaciptir.
5. Nafile Tavaf
6. Tahiyyetü’l-Mescid Tavafı
7. Ziyaret Tavafı
Ziyaret tavafının sahih olmasının başlıca şartları (Dokuzdur)
1) Müslüman olmak.
2) Akil olmak.
3) Mümeyyiz olmak.
4) Tavaftan önce hac ihramına girmiş olmak.
5) Önceden Arafat vakfesini yapmış olmak.
6) Tavafa niyet etmek.
7) Vaktinde ve zamanında tavaf etmek.
8) Tavafı mekânında yapmak. Yani Mescid-i Haram’da Beytullah’ın dört bir tarafını tavaf etmek.
9) Bizzat tavaf yapmak veya bir şeyin üzerine oturarak tavaf yapmak.
Elbette eğer bir kimse ihrama girmeden önce baygınlık geçirir ve tavaf vaktine kadar kendine gelmezse, onun yerine başkası tavaf yapabilir.
ZİYARET TAVAFININ VÂCİBLERİ  (altıdır)    
1) Yürümeye kâdir olunması kaydıyla yaya olarak tavaf yapmak.
2) Tavafa sağ taraftan başlamak.
3) Tavafı yedi şavtta tamamlamak.
4) Hadesten temiz olmak, (yani abdestsiz veya cenâbet olmamak).
5) Avret yerlerini örtmek.
6) Eyyam-i nahirde tavaf yapmak.
 
SAY’İN RÜKNÜ
Say’in Safa ve Merve arasında olması rükündür. Eğer bu ikisi arasında yapılmayıp sağda solda say yapılırsa, o zaman say olmayacaktır.
SAY’İN ŞARTLARI   Say’in şartları başlıca altıdır:
1) Say’i bizzat kendin yapmak
2) Say tam bir tavaf veya tavafın çoğu şavtları yapıldıktan sonra olmalıdır
3) Umre veya Hac ihramı say’a mukaddem olmalıdır.
4) Say’a Safa’da başlanmalı ve Merve’de bitirilmelidir.
5) Say’in ekser şavtları yapılmış olmalıdır, (yani yedi şavttan çoğu örneğin 4-5 vs.)
6) Say, say’in vaktinde yapılmalıdır. Bu haccın say’inin şartıdır, umre say’inin şartı değildir.
SAY’İN VÂCİBLERİ (altıdır)
1) Say’i cenâbet ve hayızdan taharet hâlinde yapılan tavaftan sonra yapmak.
2) Say’a Safa’dan başlamak, Merve de bitirmek.
3) Şer’î bir mazeret bulunmazsa, yaya olarak say yapmak. Eğer şer’î bir özür bulunmadan binek üzerinde say yapılırsa, o zaman dem vâcip olacaktır.
4) Say’in yedi şavtını tamamlamak, yani dört şavt farzdır. Bundan sonraki üç şavt ise vâcibtir. Eğer bir kimse say’in son üç şavtını terkederse, say olacaktır, fakat her şavta bedel olarak yarım sa buğday veya onun kıymetini sadaka yapmak vâcip olacaktır.
5) Umrenin say’inde, umre ihramını say’in sonuna kadar bâkî bırakmak.
6) Safa ve Merve arasındaki bütün mesafeyi kat etmek, yani Safa tepesine topukları değdirerek veya ona çıkarak say’a başlanmalı, Merve’ye giderek ayak parmaklarını değdirmeli veya çıkılmalıdır.
Say için cenâbet ve hayızdan taharet şart ve vâcip değildir, ister haccın say’i olsun, ister umrenin say’i olsun elbette müstehabdır.
Günümüzde pek çok kimse şer’î bir mazereti bulunmaksızın tekerlekli sandalye veya motorlu taşıtlar üzerinde say yapmaktadır. 
Onlar üzerinde dem vâcibtir ve kasıtlı olarak şer’î bir özür bulunmadan böyle yapmak günahtır. Buna ilave diğer say yapanlara da bu vasıtalar yüzünden çok şiddetli eziyet olmaktadır. Bunun günahı da ayrıdır.
SAY’İN SÜNNETLERİ (Dokuzdur)
1) Hacerü’l Esved istilâm yapıldıktan sonra say için mescidden çıkmak.
2) Tavafın hemen arkasında say yapmak.
3) Safa Merve tepelerine çıkmak.
4) Safa Merve tepelerine çıkarak kıbleye yönelmek.
5) Say’in şavtlarını peş peşine yapmak.
6) Cenâbet ve hayızdan taharetle say yapmak.
7) Say’i, taharet hâlinde, abdestli olarak, elbise, beden ve tavaf yerinde necaset bulunmayan mutedbihi bir tavafın arkasından yapmak.
8) Mileyn Ahzareyn arasında koşarak hızlıca yürümek.
9) Avret yerleri örtülü olmak, avret yerlerinin örtülü olması her hâlukârda farz olsa da, burada buna daha fazla ihtimam gösterilmelidir.
SAY’İN MÜSTEHABLARI (Beşdir)
1) Niyet etmek.
2) Safa ve Merve’de uzun müddet beklemek.
3) Huşu ve huzuyla zikir ve duaları üçer defa yapmak.
4) Say’in şavtlarında eğer şer’î bir mazeret bulunmadan ziyâde mesafe olursa veya bir şavtta biraz vakfe olursa, o zaman yeni baştan say yapmak. Fakat say’in sil baştan yapılması çoğu şavtlar yapılmış olmaması durumunda müstehabdır.
5) Say tamamlandıktan sonra mescide girilerek iki rekât nâfile kılmak.
Merve’de bu nâfilelerin kılınması mekruhtur.
Eğer say yapılırken farz namaza durulursa veya cenaze namazı başlarsa, bu durumda say bırakılarak namaza iştirak edilmeli, sonradan geriye kalan şavtlar tamamlanmalıdır.
Bunun gibi eğer şer’î bir mazeret meydana gelirse, o zaman da geriye kalan şavtlar sonra tamamlanabilir.
SAY’İN MÜBAHLARI
Meşgul edici ve huşuya münafi olmayan şeyleri konuşmak ve say’in şavtları arasında mucibi fasıl olmayacak tarzda yeme içme mübahtır.
SAY’İN MEKRUHLARI (altıdır)
1) Huzuru kalp kalmayacak, dua vs. okuyamayacak ve say’in şavtlarını musalsal yapamayacak tarzda alışveriş yapmak ve konuşmak mekruhtur.
2) Safa Merve tepelerine çıkmamak.
3) Mazeretsiz say’i tavaftan muahhar yapmak veya Eyyam-ı nahr’dan muahhar yapmak.
4) Avret yerlerini açmak.
5) Mileyn arasında hızlanarak koşmamak.
6) Say’in şavtları arasında fazla mesafe yapmak.
 
ARAFAT VAKFENİN ŞARTLARI (Dörtdür)
1) Müslüman olmak. Kâfirin vakfesi sahih olmayacaktır.
2) Haccı sahih ihramının olması. Eğer umre, ihram yahut haccı fesad ihrama bağlanarak veya ihramsız vakfe yapılırsa, sahih olmayacaktır.
3) Mekânın olması, (yani Arafat’ta vakfe yapmak).
Eğer Arafat’ta dışarıda vakfe yapılırsa, isterse kasıtlı olmasın, vakfe olmayacaktır.
4) Vakfenin vaktinin olması, yani 9 Zilhicce’nin zeval vaktinden, 10 Zilhicce’nin Fecr-i Sâdık’ına kadar herhangi bir vakitte vakfe yapmak.
İzah: Arafat vakfesi bilittifak erkân-ı hacdandır. Onun kaçırılmasıyla hac fevt olacaktır. Arafat vakfesinin vakti ne zamandan, ne zamana kadardır ve ne kadar miktarda vakfe yapmak farzdır? Her iki mesele de ihtilaflıdır.
Birinci mesele, yani Arafat vakfesinin iptidâ ve intihâsı ne zamandan, ne zamana kadardır? Bu konuda Cumhur-u Fukaha ve Eimme-i Selas’ın görüşü şudur ki; Arefe vakfesi, Arefe günü zevalden Yevm-i nahr’ın Fecr-i Sâdık’ının doğmasına kadardır, (yani 9 Zilhicce günü zeval vaktinden on Zilhicce günü Fecr-i Sâdık’a kadardır
VAKFENİN RÜKNÜ
Vakfenin Arafat’ta olması rükündür, isterse bir lemha[Bir göz atış, bir defa bakma.] olsun. Niyet olsun veya olmasın, Arafat olduğu bilinsin veya bilinmesin, uyurken olsun veya uyanıkken olsun, 
baygınken veya ayıkken olsun, isteyerek veya zorla olsun, ister koşarak Arafat’tan geçilsin. Vakfe vaktinde eğer bir lemha bile Arafat’a dâhil olunmazsa, vakfe olmayacaktır.
Vakfe için hayız, nifas ve cenabetten taharet şart değildir.
Dokuz Zilhicce günü zeval vaktinde güneşin batmasına kadar Arafat’ta kalmak vâcibtir.
Eğer güneş batmadan önce Arafat’tan çıkılıp gelinirse, o zaman dem vâcip olacaktır. Fakat eğer güneş batmadan önce tekrardan geri gelinirse, o zaman dem sâkıt olacaktır. Eğer güneş battıktan sonra gelinirse, dem sâkıt olmayacaktır.
VAKFENİN SÜNNETLERİ (Beşdir)
1) Vakfe için gusül almak.
2) İmam için zevalden sonra Cem’a Beyne’s Salateyn yapmadan önce iki hutbe irad etmek.
3) Öğle ve ikindi namazlarını cemederek kılmak.
4) Namazdan hemen sonra vakfe yapmak.
5) Arafat’ta imamla birlikte (Müzdelife’ye) hareket etmek.
Eğer izdiham endişesiyle güneş battıktan sonra imamdan önce Müzdelife’ye hareket edilirse, bunda da bir beis yoktur. Bunun gibi güneş batmadan önce hareket edilir ve battıktan sonra Arafat sınırlarından çıkılırsa, bunda da bir beis yoktur.
VAKFENİN MÜSTEHABLARI (Onyedidir)
1) Çokca telbiye getirmek.
2) Tekbir, tehlil, dua, istiğfâr, Kur’ân ve salavat-ı şerife okumak.
3) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin vakfe için durduğu yerde durmak, (yani Mescid-i sahrat’da)
4) Huşu ve huzuyla vakfede durmak.
5) İmamın arkasında ve yakınında vakfe yapmak.
6) Kıbleye yönelerek vakfede durmak.
7) Binek üzerinde vakfe yapmak.
8) Zevalden önce vakfe için hazırlık yapmak.
9) Vakfe için niyet yapmak.
10) Vakfe esnasında dua için elleri kaldırmak.
11) Duaları üçer defa tekrarlamak.
12) Allah’a hamd ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e salavat getirerek duaya başlamak ve duayı sonlandırmak.
13) Zâhiren ve bâtınen temiz olmak.
14) Oruç tutabilecek kimse için oruç tutmak, güç yetiremeyen kimse için oruç tutmamak. Bazıları vakfe esnasında oruç tutmanın mekruh olduğunu yazmışlardır, çünkü oruç nedeniyle zâfiyet olacak ve bu yüzden efaller güzelce edâ edilemeyecektir. Onun için oruç tutulmaması evladır.
15) Vakfe esnasında güneş altında durmak, şer’î bir özür hâli olması bundan müstesnadır.
16) Kavga dövüş yapmamak.
17) Hayır hasenat yapmak, sadaka vs. gibi.
VAKFENİN MEKRUHLARI (Ondur)
1) Cem’a Beyne’s Salateyn’den sonra vakfede tehir yapmak.
2) Yol üzerinde vakfe yapmak.
3) Şer’î bir mazeret bulunmadan vakfe esnasında yatmak.
4) Zevalden önce hutbe okumak.
5) Vakfeyi gaflet hâlinde yapmak.
6) Güneş battıktan sonra Arafat’a gitmeyi geciktirmek.
7) Güneş batmadan önce Arafat’tan hareket etmek.
8) Akşam ve yatsı namazlarını Arafat’ta veya yolda kılmak.
9) Başkalarına eza verecek şekilde hızlı yürümek.
10) Günümüzde çoğu kimseler başkalarına eza ve sıkıntı verecek şekilde, hatta itip kakarak yürümektedir ki; bu haramdır.
Arafat vakfesi eğer cumaya denk gelirse, diğer günlerde yapılan vakfeden yetmiş kat daha efdal olacaktır.
İzah: Eğer hac cuma gününe denk gelirse, o zaman Arafat’ta cuma namazı sahih olmayacaktır, çünkü orası şehir değildir. Orada çok büyük halk kitlesinin bir araya gelmesiyle de Arafat şehriyyet hükmü kazanmayacaktır, 
çünkü orada ev vs. hiçbir yerleşim yeri yoktur. İşte bu nedenledir ki, Rasûlullah orada Hacetü’l-Veda’da cuma namazı kılmamışlardır.
 
MÜZDELİFE VAKFESİNİN RÜKNÜ
1-Müzdelife sınırları içerisinde belirlenen zaman dilimin­de kısa bir süre bulunmak veya buradan geçmek rükündür.
Bir kimse bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuya­rak, ayık veya baygın, oturarak, yürüyerek veya vasıta içe­risinde, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyetli veya niyetsiz olarak Müzdelife Vakfesini yapsa vacip yerine getirilmiş olur.
MÜZDELİFE VAKFESİNİN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI (Dörtdür)
1) Hac İçin İhramlı Olmak
Diğer hac menasiki gibi Müzdelife vakfesi de ihramsız geçerli olmaz.
2) Arafat Vakfesini Yapmış Olmak
Arafat vakfesini yapmayan kimsenin haccı, dolayısıyla Müzdelife vakfesi geçerli olmaz.
3) Vakfeyi Müzdelife Sınırları İçinde Yapmak
Muhassır vadisi dışında Müzdelife’nin her yerinde vakfe yapılabilir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Müzdelife’ nin her tarafı vakfe yeridir.”“(Ancak) Muhassir Vadisinden uzak durun” buyurmuş, Akabe cemresine atılacak taşları buradan toplatmıştır.
4) Vakfeyi Belirli Zaman İçinde Yapmak
Müzdelife vakfesinin zamanı, bayramın birinci günü fecr-i sadıktan güneşin doğmasına kadar olan süredir.
Mazereti olanların, Müzdelife’den geçerek Mina’ya veya Mekke’ye gitmeleri caizdir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), eşlerini ve zayıf kimseleri geceden Mina’ya göndermiştir.
MÜZDELİFE VAKFESİNİN VACİPLERİ
Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre Arefe günü Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını ister münferit is­ter cemaatle olsun, yatsı vakti içinde cem’-i te’hîr ile kılmak vâciptir.
Bu namazlar yatsı vaktinin çıkmasından endişe edil­medikçe Arafat’ta veya yolda kılınmaz; kılındığı takdirde, henüz yatsı vakti çıkmadan Müzdelife’ye ulaşılırsa, Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre yeniden kılınır. 
Diğer müçtehitlere göre Müzdelife’ye ulaşmadan kılınması mek­ruh ise de kılındığı takdirde iadesi gerekmez.
Cem’-i takdîm ve cem’-i te’hîr ile kılınan namazlarda, iki farz arasında başka namaz kılınması mekruhtur. Bu se­beple akşamın sünneti ve yatsının ilk sünneti kılınmaz. 
Yat­sının son sünnetiyle vitir kılınır. Cem-i te’hîr ile namaz, bir ezan ve bir kametle kılınır. Yatsı namazı için ayrıca ezan ve ikamet gerekmez.
Müzdelife vakfesinin  sünnetleri (Beşdir)
1) Arefe gününü bayram gününe bağlayan geceyi burada geçirmek                                                               
2) Vakfeyi Kuzeh dağı üzerindeki Meş‘ar-i Harâm civarında yapmak                                                     
3) Sabah namazını erkence kılmak                                                                                                              
4) Sabah namazından sonra telbiye, tekbir, tehlîl, zikir, dua ve istiğfar ile vakfeyi ortalık aydınlanıncaya kadar sürdürmek                                                                                                                        
5) Ortalık iyice aydınlandıktan sonra güneş doğmadan Mina’ya hareket etmek                                                                                                        
Sünnetlerin terk edilmesi ile bir ceza gerekmez, ancak sünneti terk eden kimse sünnet sevabından mahrum kalmış olur.
Şeytana atılacak taşlar Müzdelife’den toplanmalıdır.
Müzdelife’den hurma çekirdeği, nohut veya barbunya büyüklüğünde remy yapmak için 70 taşın toplanması müstehabdır. Başka yerlerden ve yoldan toplanması da câizdir. 
Fakat Cemrelerin, (yani taşlama yapılan yerlerin) yanından alınmamalıdır. Nitekim hadîs-i şerifte geldiğine göre kimin haccı kabul olursa, onun attığı taşlar kaldırılmaktadır.
 Kimin haccı kabul olmuyorsa, onun attığı taşlar orada kalmaktadır. Lihâza orada bulunan taşlar (merduttur). Onlar alınmamalıdır. Eğer biri onlardan alarak atarsa, bu da câizdir, fakat tenzîhen mekruhtur.
MÜZDELİFE’DE NAMAZLARI CEM ETMENİN ŞARTLARI (altıdır)
1) Hac ihramının olması. Hac ihramına girmemiş kimsenin cem yapması câiz değildir.
2) Arafat vakfesinin mukaddem olması. Eğer bir kimse önce Müzdelife’de durarak akşam ve yatsı namazlarını cem eder, sonra Arafat’a giderse, önce yapılan cem sahih olmayacaktır.
3) On Zilhicce gecesinin olması, on Zilhicce gecesi fecrin doğmasına kadar cem yapılabilir.
4) Müzdelife’de cem etmek eğer Müzdelife’den önce veya Müzdelife’den çıkılarak cem yapılırsa, câiz olmayacaktır.
5) Yatsı namazı vaktinin olması. Eğer Müzdelife’ye yatsı vaktinden önce varılırsa, yatsı vakti girmeden önce akşam namazı kılınmamalıdır.
6) Her iki namazı tertiple kılmak; eğer önce yatsı namazı kılınır, sonra akşam namazı kılınırsa, o zaman yatsı namazı tekrardan kılınmalıdır.
Arafat’ta öğle ile ikindiyi, Müzdelife’de akşamla yatsıyı cem etme arasındaki farklılık nedenleri başlıca şunlardır: (Beşdir)
1) Müzdelife’de akşamla yatsı namazını cem etmek vâcibtir, Arafat’ta ise öğleyle ikindi namazlarını cem etmek sünnet veya müstehabdır.
2) Müzdelife’de cem yapmak için sultan veya onun naibinin bulunması şart değildir, Arafat’ta ise şarttır.
3) Müzdelife’de cemaat şart değildir, aksine burada namazlarda olduğu gibi sünnet-i müekkededir, Arafat’ta ise cemaat olmadan cem yapmak câiz değildir.
4) Müzdelife’de namazdan önce hutbe mesnun değildir, Arafat’ta ise mesnundur.
5) Müzdelife’de iki namaz cem edilirken sadece bir tek ikāmet getirilmektedir, Arafat’ta ise iki ikāmet getirilmektedir.
MÜZDELİFE VAKFESİNİ TERK ETMEK
Müzdelife vakfesini terk eden kimseye kurban vâcibtir, çünkü Müzdelife vakfesi vâcibat-ı hacdandır.
 
Mina’da şeytanın taşlandığı “Cemerat” diye anılan üç yer vardır.
1. “Cemre-i Suğrâ ” (Küçük Cemre): Mescid-i Hayf tarafındadır. Bu cemreye halk arasında “Küçük Şeytan” denir.
2. “Cemre-i Vustâ ” (Orta Cemre): Mekke cihetinde Kü­çük Cemreden sonra 150 m. mesafede yer alır. Bu cemreye halk arasında “Orta Şeytan” denir.
3. “Cemre-i Aka’be” (Büyük Cemre): Mina’nın Mekke istikametindeki sınırında yer alır. Bu cemreye halk arasında “Büyük Şeytan” denir.
a) Remy-i Cimar’ın Vakti, Hükmü ve Uygulanması (Beşdir)
Cemrelere taş atmanın zamanı, kurban bayramı gün­leridir. Bu günlerin ilkine “Yevm-i Nahr” (Kurban Kesme Günü), kalan üç güne ise “Eyyam-ı Te şrik ” (Teşrik Günle­ri) denir. İlgisi nedeniyle bu günler, “Eyyam-ı Mina ” (Mina Günleri) olarak da anılır.
1) Bayramın Birinci Günü
Bayramın birinci günü, büyük şeytan denilen Aka’be Cemresi’ne yedi taş atılır. Bu taşların atılma zamanı; Hanefi ve Malikî mezheplerine göre fecr-i sadıktan itibaren baş­lar, ikinci gün, fecr-i sadığa kadar devam eder. Bu zaman diliminde taşlar atılmazsa dem gerekir.
2) Bayramın İkinci ve Üçüncü Günleri
Bayramın ikinci ve üçüncü günleri cemrelere taş atma zamanı, zevalden sonra başlar, fecr-i sadığa kadar devam eder. Peygamberimiz (s.a.s.) ikinci ve üçüncü günde cemre­lere taşı öğleden sonra atmıştır.
3) Bayramın Dördüncü Günü
Bayramın dördüncü günü Mina’da kalmayacak olan kimseler bugünün taşlarını atmakla yükümlü değillerdir.
4) Cemrelere Atılan Taşların Sayısı
Şeytan taşlamada; Birinci gün, Aka’be Cemre’sine 7, İkinci gün, küçük, orta ve büyük cemrelere yedişerden 21, Üçüncü gün, küçük, orta ve büyük cemrelere yedişerden 21, Dördüncü gün, küçük, orta ve büyük cemrelere yedişerden 21 olmak üzere toplam 70 taş atılır.
5) Atılmayan Taşların Kazası
Taşlar, her gün için belirlenen zamanda atılmazsa erte­si günü veya en geç dördüncü gün güneş batımından önce atılmalıdır, aksi takdirde dem gerekir.
Sadece Ebû Hanîfe’ye göre her gün atılması gereken taşlar zamanında atılmazsa daha sonra kaza edilmez. Zama­nında atılmadığı için dem gerekir.
b) Şeytan Taşlamanın Geçerli Olmasının Şartları (Sekizdir)
1. Atılan taşları, dikili sütunlara isabet ettirmek veya yakınlarına düşürmek.
        Uzağa düşen taş geçerli olmaz.
2. Taşları, cemrelere el ile fırlatarak atmak.
       Taşın atılması gereken yere el ile konması halinde atış geçerli olmaz.
3. Taşın, atılması gereken yere atanın fiili sonucun­da ulaşmış olması.
4. Taşların her birini ayrı ayrı atmak.
       Taşların hep birden atılması halinde tek taş atılmış sayılır.
5. Meşru mazereti bulunmayan kimselerin, taşları bizzat kendilerinin atması.
       Bu kimselerin taşlarını başkalarına attırmaları geçerli olmaz.
      Hastalık, yaşlılık, kötürüm olmak, çok zayıf olup izdi­hamdan zarar görecek halde bulunmak ve benzeri durum­lar meşru mazerettir. Bu tür mazereti olan kimseler taşlarını vekaleten başkalarına attırabilirler. 
      Vekâletin câiz olabilmesi için, kişinin mutlaka bizzat taş atmaktan âciz olması gerekir.Vekil olanlar, önce kendi taşlarını, daha sonra vekili ol­duğu kimselerin taşlarını atarlar. 
6. Atılan şeyin, taş veya taş hükmünde olması.
     Kurumuş çamur, tuğla, kiremit ve mermer parçası taş hükmündedir. Demir, tahta, plastik ve benzeri taş ve toprak cinsinden olmayan şeylerin atılmazı caiz değildir.
7. Taşların, belirlenen vakitler içinde atılması.
8. Atılması gereken taşların tamamını veya en az dördünü atmak
     Cemreye taş atma görevinin yerine getirilmiş olabilmesi için en az dört taş atılması gerekir. Dört taştan sonra eksik bırakılan her taş için bir fitre miktarı sadaka verilir.
c) Şeytan Taşlamanın Sünnetleri (On ikidir)
1. Tertibe uymak.
Önce küçük, sonra orta, daha sonra büyük cemreye taş atılır.
Tertibe uymak Şâfiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise vaciptir. Bu mezheplere göre tertibe uymayanların taşlarını yeniden atmaları gerekir. Atmadıkları takdirde dem gerekir.
2. Aka’be cemresine atılacak taşları Müzdelife’de toplamak.
Diğer cemrelere atılacak taşlar, cemarat dışında her hangi bir yerden toplanabilir.
3. Mina’ya varır varmaz ilk iş olarak cemreyi taşlamak.
4. Aka’be cemresine ilk taşı atmakla birlikte telbiyeye son vermek
5. Taşları atarken “Bismillahi Allahü Ekber. Rağmen lişşeydani ve hızbihi” duasını okumak
6. Yedi taşı peş peşe atmak
7. Küçük ve orta cemreleri taşladıktan sonra uygun bir yerde kıbleye yönelerek dua etmek.
Büyük cemreyi taşladıktan sonra, beklenilmez, dua yü­rürken yapılır.
8. Atılan taşların nohut tanesi büyüklüğünde olması.
9. Atılacak taşların temiz olması.
10. Taşları sağ elin işaret ve baş parmaklarının ucuyla tutup atmak.
11. Taşlama yaparken sağ eli, başın hizasını geçmeye­cek kadar kaldırmak.
12. Bayramın birinci günü Aka’be cemresine kuşluk vaktinde atmak;
Diğer günlerde cemreleri zeval vaktinden sonra taşla­mak gerekir. Öncesinde yapılan taşlama geçerli olmaz.
d) Şeytan Taşlamanın Mekruhları (Yedidir)
1. Cemrelere nohut tanesinden büyük taş, terlik, şem­siye ve benzeri şeyler atmak.
2. Cemre mahallinden taş alıp atmak.
3. Belirlenenden fazla sayıda taş atmak.
4. Taşları cemrelere atmaksızın bırakmak.
5. Temiz olmayan taşları atmak.
6. Büyük taş parçalarını kırarak atmak.
7. Cemerat arasında tertibe uymamak.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre tertibe uymak vaciptir. Bu şarta uyulmadığı takdirde yeniden atılması gerekir. Atılmazsa dem gerekir.
 
HACDA KURBAN KESMEMENİN CEZASI
Ebû Hanîfe’ye göre, bu tetibe uyulması vacip olduğundan terk edilmesi halinde dem gerekir.
HEDY
Hac ve umre ile ilgili olarak kesilen kurbanlara “hedy” denir. Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak maksadıy­la harem bölgesine veya Kâ’be’ye hediye edildikleri için bu kurbanlara “hedy” adı verilmiştir.
a) Hedy Kurbanı İle Yükümlü Olanlar
Temettu ve kıran haccı yapanlar ile ihram yasaklarına veya hacla ilgili bazı kurallara aykırı davrananlar “hedy” kurbanı kesmekle yükümlüdürler. İfrad haccı ve umre ya­panlar, bir ihram yasağını yahut hac veya umrenin vaciple­rinden birini terk etmedikleri takdirde “hedy” kurbanı kes­mekle yükümlü değildirler. Ancak isterlerse Allah rızası için nafile hedy kesebilirler.
b) Hedyin Çeşitleri
Hedy, vacip ve nafile olmak üzere iki kısımdır.
Udhiyye      
Kurban bayramı günlerinde kesilen, hac ve umre ile il­gili olmayan kurbanlara ise “udhiyye” denir.
aa) Vacip Olan Hedy (Beşdir)
Vacip olan hedy kurbanı beş çeşittir.
1. Temettu ve Kıran Hedyi
Temettu ve kıran haccı yapan kimselerin kesmekle yü­kümlü olduğu kurbandır.
2. Ceza Hedyi
“Cezâ hedyi”; hac ve umrenin vâciplerinden birinin terki veya bazı ihram yasaklarına uyulmasası sebebiyle ke­silmesi vacip olan kurbana denir.
3. İhsâr Hedyi
Hac veya umre yapmak üzere ihrama girdikten sonra bazı sebeplerle Arafat vakfesi, ziyaret tavafı veya umre tavafı yapma imkânı elde edemeyen kimsenin kesmesi vacip olan kurbandır.
4. Fevât Hedyi
Hac ihramına giren kimsenin, Arafat vakfesini yapama­dığı için haccı kaçırması sebebiyle kesmesi vacip olan kur­bandır. Bu hac kaza edilirken dem gerekmez.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac yapmak üzere ihrama giren kimse, Arafat vakfesini yapamazsa, umre yaparak ihramdan çıkar. Bu hac; ister farz, ister vacip, ister nafile olsun, ertesi sene kaza edilir. Kaza edilirken bir de fevat kurbanı kesilir.
5. Adak Hedyi
Harem bölgesinde kesilmek üzere adanan kurbandır.
bb) Nafile Hedy
Hac veya umre maksadıyla Mekke’ye giden kimsenin, yükümlü olmadığı halde Allah rızası için kestiği kurbandır.
Peygamberimiz (s.a.s.) veda haccında nafile olarak yüz deve kurban etmiştir. Hz. Ali, “Peygamber (s.a.s.) yüz deve kurban etti. Etlerini dağıtma­mı emretti, ben de dağıttım” demiştir. 
1. Hedyin Kesim Yeri
Vacip veya nafile bütün hedy kurbanlarının Harem bölgesinde kesilmesi vaciptir. Harem dışında kesilen hedy kurbanları geçerli olmaz. Bu kurbanların Minâ’da kesilmesi daha fazîletlidir. “Mina’nın her yerinde kurban kesilebilir.”
Muhsar kimse de kurbanını Harem bölgesinde kestirir.
Şafiî mezhebine göre ise ihsar hedyi, mahsur kalınan yerde de kesilebilir.
2. Hedyin Kesim Zamanı
1. Adak hedy ile nafile hedyin kesim zamanı, Kur­ban bayramının birinci günü güneşin doğmasından sonra bayram namazının akabinde başlar ve bayramın dördüncü günü güneşin batışına kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kesilebilir.
Zamanında kesilmeyen adak hedyinin kaza edilmesi vaciptir.
Zamanında kesilmeyen nafile hedy kaza edilmez.
2. Ceza hedyinin kesim zamanı; ihlalin gerçekleşme­siyle başlar.
3. Fevât Hedyi, haccın kaza edildiği zamanda kesilir.
4. Temettu ve Kıran Hedyinin zamanı; 
Ebû Hanîfe’ye göre ise bu hedyin kesim zamanı, kur­ban bayramının ilk günü fecr-i sadıktan itibaren başlar. Bu kurbanın kayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar ke­silmesi vâciptir. 
Bu süre içerisinde kesilmemesi durumun­da biri kazâ, biri de ceza olarak iki kurban kesmek gerekir.
e) Hedy Kurbanlarının Etleri
Temettu ve kırân hedyleri ile nâfile olarak kesilen hedylerin etlerinden kesen dahil zengin ve fakir herkes yiyebilir.
Ceza hedyi ile adak fevât ve ihsâr hedylerinin etlerin­den, kurbanları kesenler ile bakmakla yükümlü oldukları kimseler ve zenginler yiyemezler.
Şafiî mezhebine göre temettu ve kıran haccı yapanların kes­tikleri hedyler, “şükür hedy”i olmayıp “ceza hedy”i olduğundan bu kurbanların etlerinden kurbanları kesenler ile bakmakla yü­kümlü oldukları kimseler ve zenginler yiyemezler.
Bu etlerin; sadece Harem bölgesi fakirlerine verilmesi şart değildir, Harem dışındaki yoksullara da gönderilebilir.
f) Kurban Yerine Oruç
Temettu veya kıran hedyi kesmesi vacip olan ancak kurbanlık hayvan bulamayan veya bulup da satın alacak im­kanı olmayan kimselerin, üç gün hac esnasında, yedi gün de hacdan sonra olmak üzere toplam 10 gün oruç tutmaları gerekir. 
Konuyla ilgili ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:
“Kim umre yapıp (ihramdan çıkarak) hacca kadar (ihramlıya yasak olan şeylerden) yararlanırsa, kolayına gelen kurbanı kesmesi gerekir. (Kurban alma imkanı) bulama­yan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüzde (memle­ketinizde) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir.”
İlk üç günlük orucun, hac ayları içinde, ihrama girdik­ten sonra ve kurban bayramından önce tutulması gerekir.
Bu üç günlük orucun peş peşe tutulması daha faziletli ise de şart değildir.
Yaşlılar ile tedavisi imkansız hastalığı olanların, oruç yerine fidye vermeleri caiz olmaz. Bu durumdaki kimse­ler, kurban kesmeden ve oruç tutmadan ihramdan çıkabi­lirler. 
Ancak -yapılan hac çeşidine görebiri “kıran” veya “temettu”, diğeri de kurban kesmeden ihramdan çıkmaları sebebiyle zimmetinde iki kurban borcu kalır. Daha sonra imkan bulduklarında bu kurbanları kestirirler.
Hacdan sonra tutulması gereken yedi günlük orucun Mekke’den ayrılmadan tutulması mümkün ise de döndük­ten sonra memlekette tutulması daha fazîletlidir. 
Hacdan sonra tutulması gereken yedi günlük orucun peş peşe tutul­ması efdal olmakla birlikte şart değildir.
KOYUN KESMENİN FAZİLETİ
Koyun kesmek, sığır veya devenin yedide birine ortak olmaktan daha fazîletlidir. Hac ve umre ile ilgili olarak kesilen koyun ve keçiye “dem”, sığır ve deveye “bedene” denir.
 
SAÇLARI TIRAŞ ETMEK VEYA KISALTMAK
Haccın aslî vaciplerinden biri de, temettu veya kıran haccı yapanların bayramın birinci günü Mina’da Aka’be cemresini taşlayıp kurban kestikten sonra saçlarını tıraş etmeleri veya kısaltmalarıdır. İfrat haccı yapanlar kurban kesmekle yükümlü olmadıkları için Akabe cemresini taşla­dıktan sonra tıraş olabilirler.
a) Tıraş Olmanın Zamanı
Hacda saçları tıraş etme veya kısaltmanın zamanı, bay­ramın ilk günü fecr-i sâdıktan sonra başlar.
Ebû Hanîfe’ye göre, bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar tıraş olmak veya saçları kısaltmak vâciptir. Geciktirilmesi durumunda dem gerekir.
b) Saçları Tıraş Etmenin veya Kısaltmanın Yeri
Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre, ister hac, is­ter umre için olsun, saçları tıraş etmenin veya kısaltmanın yeri Harem bölgesidir. Harem bölgesi dışında yapılan tıraş geçerli ise de vâcip terk edildiği için dem gerekir.
c) Tıraş Edilecek veya Kısaltılacak Saçın Miktarı
Saçların tıraş edilmesi veya kısaltılmasında vâcip olan miktar, başın en az dörtte biridir. Başın sadece dörtte birin­de veya daha az kısmında saç varsa, hepsinin tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekir.
Saçların tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması ise sünnettir.
İhramdan çıkmak için başın saçlarını kesmek gereklidir. Bunun üç derecesi vardır. 
Birinci derece halaktır, yani saçları usturayla kökünden kazıtmaktır. Bu en efdal olanıdır.
İkinci derece şudur ki, başın tamamındaki saçları makas veya makineyle kestirmek. Bunun fazîleti başın tamamını usturayla kazıtmaya denk değildir. 
Üçüncü derece de şudur ki, en az başın dörtte biri üzerindeki saçlar bir parmak boğumu(yaklasik 2,5 cm) aldırılmalıdır. 
d) Tıraş İle Diğer Menâsik Arasında Tertip
Ebû Hanîfe’ye göre, bunların ilk üçünde Hz. Peygamber’in takip ettiği sıraya uymak vâciptir. Aksi halde dem ge­rekir. Ancak, ifrad haccı yapanların nâfile olarak kurban kes­meleri durumunda tertibe uymaları vâcip değil, sünnettir. 
e) İhramdan Çıkma (Tahallül)                                                                                              
Saçların tıraş edilmesi veya kısaltılması ile ihramdan çı­kılmış olur. İhramdan çıkınca, elbise giyme, koku sürünme, saç, sakal, bıyık ve tırnak kesme gibi ihram yasakları sona erer. Buna “tehallül” denir. Hacda biri cinsel ilişki dışındaki yasakların, diğeri ise, cinsel ilişki yasağının kalkması olmak üzere iki çeşit “tehallül” vardır.
1. İlk Tahallül: 
Cinsel ilişki dışındaki ihram yasakları bayramın birin­ci günü tıraş olmakla sona erer. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
2. İkinci Tehallül: 
Cinsel ilişki dahil olmak üzere ihram yasaklarının ta­mamıyla ortadan kalkması demektir. İkinci tehallül, ziyaret tavafının da yapılmasıyla gerçekleşir.
Tıraş olmayı tavaftan sonraya bırakmış olan kişi, ta­vaftan sonra tıraş olunca, birinci ve ikinci tehallülü birlikte gerçekleştirmiş olur.
 
FAYDALI BILGILER:
BAŞLICA İHRAM YASAKLARI ŞUNLARDIR
1) Kadınla mübaşeret ve mübaşeretle ilgili bir şey konuşmak, hatta açıktan mübaşeretle ilgili şeyleri konuşmak da buna dâhildir.
2) Karada yaşayan av hayvanlarını avlamak, ister bizzat avlansın, ister yeri söylensin.
3) Saç veya tırnakları kesmek.
4) Koku kullanmak.
Bu dört şey kadın ve erkek her iki taraf için de ihram hâlinde câiz değildir. Bunlara ilave iki şeyin mümânaatı da erkeklere mahsustur. Bunlardan biri dikişli elbise giymek, ikincisi de yüzü örtmek.
 İmam-ı Azam ve İmam Mâlik’e göre ihram hâlinde kadının yüzünü örtmesi câiz değildir. Onun için bu da müşterek ihram yasaklarına şâmil olmuştur.
İhrama girdikten sonra kadınların yanında cimâ tezkeresi yapmak, yahut cimâ sebebleri olan öpme, şehvetle dokunmak yasaktır.
İhramda değilken yasak olsa da, ihramlı iken günah olan bir işi yapmak özellikle yasaktır.
Yol arkadaşları ve diğer kimselerle kavga dövüş yapmak da yasaktır.
Karada yaşayan av hayvanlarını avlamak, yerini söylemek veya ona işarette bulunmak yasaktır, avcıya yardımcı olmak da yasaktır. 
Karada yaşayan avı kovalamak, yumurtasını kırmak, tüyünü ve kanadını kopartmak, satmak, satın almak, sütünü sağmak veya etini pişirmek, 
bit öldürmek, bitlerin ölmesi için elbiseleri güneşe sermek.
Koku sürünmek, saç sakalı tıraş etmek, tırnakları kesmek kestirmek, başı ve yüzü örtmek, ister azını, ister çoğunu olsun, yasaktır.
Dikişli elbise giymek, örneğin atlet, kilot, şalvar, cübbe, pantolon, ceket, gömlek, eldiven, mest vs. giyilmesi de yasaktır.
Eğer nalın yoksa, mestlerin nalın gibi kesilerek kullanılması câizdir. Fakat topuklar gözükecek kadar aşağıdan kesilmesi gereklidir.
Topukları örtecek nalın giymek yasaktır. İhramlı iken çorap giymek câiz değildir.
Elbisenin çadır gibi örtünülmesi câizdir, fakat bundan kaçınılması efdaldir.
Başa ve yüze sargı sarmak yasaktır. Eğer bir gün bir gece sarılırsa, isterse hastalıktan dolayı olsun, sadaka vâcip olacaktır.
Eğer ihramlı iken takke bir saatten az bir vakit giyilmişse, bir avuç buğday, bundan fazla giyilmişse, yarım sa buğday sadaka olarak verilmelidir. On iki saat veya daha fazla giyilmişse, o zaman dem vâcip olacaktır.  
İhramlı iken boyun ve kulakların örtülmesinde bir sakınca yoktur, alnı örtmek ise câiz değildir. Elbette zaruret bulunması hâlinde bu da câizdir. Ancak ceza her iki durumda da vâcip olacaktır. 
Zâferan, vers, aspur vs. gibi kokulu şeylerle boyanmış elbiselerin giyilmesi yasaktır. Elbette eğer yıkanır ve kokusu bâkî kalmazsa, o zaman kullanılabilir.
İhramlı iken vefat eden kimsenin techiz ve tekfini ihramlı olmayan kimse gibi yapılmalıdır, başı örtülmeli ve kafur vs. gibi şeylerle de kokulanmalıdır.
İhramda olan kimsenin mest, çorap vs. giymesi câiz değildir
İhramda kadınların eldiven, çorap, takı vs. giyinmeleri mübahtır, fakat terk etmeleri efdaldir, çünkü ihramlı iken hoş giysilerin zinet için kullanılması uygun değildir.
İHRAMIN MEKRUHLARI   
Vücuddan kiri gidermek, saçı sakalı ve vücudu sabunla yıkamak.
Saçı sakalı taramak. Ayrıca saçı sakalı kıl kopacak veya bit dökülecek derecede şiddetle kaşımak da mekruhtur. Saç ile sakal, bit ya da saç dökülmeyecek derecede yavaşca kaşınmalıdır.
İhramlı iken sakalları hilâllemek. Eğer hilâllenirse, o zaman kıl dökülmeyecek şekilde yapılmalıdır.
İzarın iki ucunu birleştirerek ön tarafından dikmek. Eğer bir kimse setri avretin hifazeti için bunu yaparsa, dem lazım gelmeyecektir.                                                                                           
Ridayı düğümleyerek boğaza bağlamak. İp vs. ile izarını bağlamak.
Kokuya dokunmak, yahut koklamak. Koku satan dükkânlarda koku koklamak için oturmak, kokulu meyve ve otları koklamak ve onlara dokunmak. Eğer irade olmadan koku gelirse, bunda bir beis yoktur.
Baş ve yüzün dışında vücudun herhangi bir yerine zaruret bulunmaksızın sargı sarmak. Eğer zaruret olursa, mekruh değildir.
Kâbe-i Muazzama’nın örtüsü altında başı ve yüzü örtecek şekilde durmak. Eğer başı ve yüzü örtmeyecek şekilde durulursa, câizdir.
İzarın kenarlarını kıvırarak kemer takmak.
Burun, çene ve yüzü örtüyle örtmek. Elle örtmek ise câizdir.
Yastığın üzerine yüzükoyun yatmak. Başı ve yüzü yastığa koymak ise câizdir.
Pişirmeden kokulu yemek yemek. Pişirildikten sonra yemek ise mekruh değildir.
Hanımının tenâsül uzvuna bakmak.
Aba, palto vs.’yi sadece omza atmak, isterse kolları giyilmesin.
İhrama girdikten sonra tütsülenmiş elbise giymek.
Bir zarurete binaen veya serinlemek için, yahut tozu toprağı gidermek için, ister sıcak olsun, ister soğuk, sade suyla yıkanmak câizdir, fakat kirler giderilmemelidir. 
Ayrıca ihramlı iken suya dalmak, hamama girmek, çamaşır yıkamak, yüzük takmak, silah kuşanmak, şer’î ölçülere göre düşmanla savaşmak da câizdir.
İhramlı iken himyani takmak, ister izarın üstüne takılsın, ister altına, ister içinde, kişinin kendi parası olsun, ister bir başkasına câizdir.
İhramlı iken eve veya çadıra girmek, şemsiye kullanmak ve herhangi bir şeyin gölgesinde oturmak câizdir.
İhramlı iken, aynaya bakmak, misvak kullanmak, kırılmış tırnağı koparmak, saçları kestirmeden hacamat yaptırmak, damardan kan aldırmak, 
ters çıkan kiprikleri yontmak, (yani tersine çıkıp göze batan kiprikleri yontmak), kokusuz sürme çekmek, sünnet olmak, su kabarcıklarını patlatmak ve kırılan bir uzva sargı sarmak câizdir.
İhramlı iken hayızı engellemek için veya çiçek hastalığından korunmak için iğne vurulmak câizdir.
İhramlı iken izara para koymak veya saat koymak için cep diktirmek câizdir.
İhramlı iken baş ve yüzün dışında bütün vücudu örtmek, kulak, boğaz ve ayakları çadır vs. ile örtmek câizdir.
İhramlı iken tencere, kazan, sepet vs. gibi şeylerin başın üzerine konularak taşınması câizdir.
İhramlı iken ihramlı olmayan bir kimsenin Hill’de avladığı kara avının etinden yemek câizdir. Bunun için muhrimin herhangi bir şekilde katkı sağlamamış olması şarttır. 
Ayrıca muhrim için deve, sığır, koyun, keçi, evcil ördek gibi bir hayvanı boğazlaması da, bunların etinden yemesi de câizdir. Yabani ördeğin ise ihramlı iken boğazlaması câiz değildir.
İhramlı iken yılan, akrep, kertenkele gibi zararlı hayvanların öldürülmesi câizdir.
İhramlı iken kokulu şeyler yenmesi mekruhtur. Elbette eğer bir yemeğe koku katılarak pişirilirse, onu yemek câizdir.
İhramlı iken mezmunu günah olmayan şiirlerin okunması câizdir.
İhramlı iken saç, sakal veya vücudun herhangi bir yerini saç veya kıl dökülmeyecek şekilde kesmek câizdir. Eğer bundan dolayı kıl veya saç kopma endişesi bulunmuyorsa, isterse kan çıksın o zaman kuvvetli kaşınma da câizdir.
İhramlı iken tereyağı, don yağı ve sıvıyağ yemek câizdir.
İhramlı iken kokulu olmaması kaydıyla el ve ayaktaki yarıklara veya yaralara merhem sürmek câizdir.
İhramlı iken dini meseleler ve konularda müzâkerede bulunmak câizdir.
İhramlı iken kendini veya bir başkasını nikâhlamak câizdir, fakat va’di câiz değildir.
 
 

[1]
        Bir göz atış, bir defa bakma.

[2]
        Muahhar: Tehir edilmiş, geriye bırakılmış, sonradan olmuş, sonraki.

[3]
        Mütâbaat: Birine uyup arkasından, izinden gitme, ona tâbi olma.