UMRENIN FAZILETLERI


Umre ibadeti, Müslüman’ın hayatında dönüm noktası teşkil eden ibadetlerdendir. Bu ibadet, kişinin manevî dünyasını geliştirmesi ve yenilemesi için önemli bir fırsattır. Kişisel açıdan bir manevî gelişim yolculuğu olarak nitelendirilebilecek bu kutsal seyahatin amacına uygun bir şekilde gerçekleşebilmesi için, bilinçli bir şekilde yerine getirilmesi gerekir.                                                                                                                                        

Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler.

“Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.”( Müslim, Hac, 437)

“Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.”(İbn-i Mace, Menasik,45)        

Resûlullah sav.Hadisi Kutside “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

Ben bir kuluma sıhhat ve âfiyet ihsân edip rızkını da bol verdiğim hâlde, o her beş senede (diğer rivâyete göre dört senede) bir bana gelmezse (yani hac veya umre ziyâretinde bulunmazsa), o kimse gerçekten mahrum biridir.” (İbn-i Hibbân, Sahîh, IX, 16/3703; Heysemî, III, 206)

“Vefatımdan sonra beni ziyâret eden kimse, sanki hayatımda ziyâret etmiş gibidir!” (Dârekutnî, Sünen, II, 278; Beyhakî, Şuab, VI, 46/3855)

“Kabrimi ziyâret edene, şefaatim vâcip olur.” (Heysemî, IV, Terğib)

Umrenin Fazileti (Mevlana Zekeriyya Kandehlevi r.a)

Umre nafile namazlara benzer. Namazın bazılari farz namazdir.Muayyen vakitlerde farz kılınmıştır. Bazı namazlar da nafiledir.  

Bunlar, canlarını fedâ eden ve kådirşinas insanlar için Allah’ın dergahinda hazır olmayı arzu ettiklerinde, hazır olabilmeleri için meşrü kılinmistır. Aynı şekilde Beytullah’ı Şerifi ziyaret etmenin birinci şekli farz alan hacdır. Muayyen bir vakitte yapılır. İkincisi umredir. Beş gün hariç senenin her gününde umre yapılabilir. Zilhicce’nin dokuzundan on ûcüne kadar umre yapmak mekruhtur. Çünkü bu vakit hacca mahsus vakittir. Bu vaktin dışında kişi hangi gün ne kadar isterse umre yapabilir Bu da Allah’ın büyük lütfudur. Çünkü O, hevesli insanların her vakit huzurunda bulunmaları için müsaade buyurmuştur. Umre her ne kadar Imam Ebû Hanife rahmetullahi aleyh Ve Imam Mâlik rahmetullahi aleyhe göre sünnet olsa da Imam Şafii rahmetullahi aleyh ve Imam Ahmed rahmetullahi aleyh’e göre vacibtir. O halde insan ömründe en az bir defa mutlaka umre yapmalıdır. Çünkü bu iki imama göre başlı başına bir vacibtir. Hanefilere göre en azından bir umre yapmak sünneti müekkededir. Bu meşhur olan görüştür. Yoksa bazı Hanefi alimleri de bu amelin vacib olduğunu söylemiştir. Bazıları da farz’ı kifaye demişlerdir. Öyleyse oraya gitmeye gücü yeten veya oraya ulaşmış olan kimse mutlaka umre yapmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de de bu emredilmiştir;

“Hac ile umreyi Allah için tamam yapın.” (Bakara-196)

İZAH: Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Hac ve umreyi tamam yapmak, hac ve umre için kişinin evinden ihrama girerek yola çıkmasidır.”‘ Kişinin kendi evinden ihrama girerek çıkması efdaldir. Pek çok rivayetlerde bunun fazileti geçmiştir. Ancak ihramda pek çok şeye dikkat etmek gerektiğinden ve uzun müddet ihramlı kalmaktan dolayı bazen ihrama ters düşen şeyler meydana gelir. Bu yüzden alimler Mikat mahallinden ihrama girmenin ihtiyatlı davranış olduğunu söylemiştir. Çünkü günahtan sakınmak, fazilet elde etmekten daha önemli ve önceliklidir.

Umrenin faziletleri hadislerde pek çok rivayette geçmektedir. Onlardan bazıları birinci bölümde hac konusuyla birlikte zikredilmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, 11., 14. ve 15, hadislerde geçtiği gibi hicretten sonra yalnız bir defa hac yapmıştır. Ancak dört defa umre yapmıştır. Onlardan birini tamamlayamamıştır. Mekke’li müşrikler girmesine müsaade etmemişlerdir. Bunun üzerine, “Bu sene umre yapmayalım, gelecek sene yapalım” diye karar kılınmıştır. Diğer üç umreyi tam olarak yapmıştır.


HADİSİ ŞERİFLER

1)Hz. Amr bin Abese radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Amellerin en üstünü mebrur olan hac ve mebrur olan umredir.” (Ahmed, Taberâni)

İZAH: Birinci bölümün ikinci hadisinde mebrûr olan haccın açıklaması geçmiştir. Aynı mana mebrûr olan umre için de geçerlidir. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Umre küçük hacdır.” Yani hacdaki bereketler, semereler ve faziletler sayı bakımından az olmakla birlikte aynısı umrede de vardır.

2) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasu lullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Bir umre ikinci umreye kadar aradakiler için kefarettir.” (Muttefekun aleyh, Mişkât) Dürrü Mensûr 1.

IZAH: Bir umre yaptıktan sonra ikinci umreye kadar zaman zarfında meydana gelen bütün hatalar affedilir. Başka bir hadiste şöyle buvurulmuştur; “Bir umre diğer umreye kadar aradaki günah ve hatalara kefarettir.”” Daha pek çok rivayetlerde bu ifadeler geçmektedir.

3) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Ümmü Süleym radıyallahu anha, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve “(Kocam) Ebû Talha ve oğlu hacca gittiler, beni bıraktılar” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Ey Ümmü Süleym! Ramazanda umre yapmak, benimle beraber hac yapmaya eşittir” buyurdu. (Ibni Hibban, Terğib)

İZAH: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in, “Mûbarek Ramazan ayında umre yapmanın fazileti hacca eşittir” buyruğu muhtelif hadislerde geçmiştir. Bir hadiste şöyle geçmektedir; Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem hacca gidiyordu. Bir sahabi kadın kocasına, “Beni de Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte hacca götür” dedi. Kocası, “Benim binegim yok” deyince kadın, “Senin falanca deven var ya” dedi. Bunun uzerine kocası, “Ben onu Allah yolunda vakfettim” dedi. Çaresiz kadın mecburen kaldı. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem haccını bitirip dônün ce adam durumu Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e anlattı. Rasûlullah sallahu aleyhi vesellem, “Hac da Allah yoluydu. Eğer o deve üzerinde hanımına hac yaptırsaydın, hiçbir sakınca olmazdı” buyurdu. Sonra adam, “Hanımım size selam arzediyor ve <Sizinle beraber hac yapa- mamanın telafisi nasıl olabilir?> diye soruyor” dedi. Rasůlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Ona benim selamımı söyle ve <Ramazan ayında umre yapmak, benimle beraber yapılan hacca eşittir> de” buyurdu.

YouTube

Mit dem Laden des Videos akzeptieren Sie die Datenschutzerklärung von YouTube.
Mehr erfahren

Video laden

PGRpdiBjbGFzcz0nYXZpYS1pZnJhbWUtd3JhcCc+PGlmcmFtZSB0aXRsZT0iQWRoYW4gaW4gS2FhYmEiIHdpZHRoPSIxNTAwIiBoZWlnaHQ9Ijg0NCIgc3JjPSJodHRwczovL3d3dy55b3V0dWJlLW5vY29va2llLmNvbS9lbWJlZC9JZHkxSXBCN2Zaaz9mZWF0dXJlPW9lbWJlZCIgZnJhbWVib3JkZXI9IjAiIGFsbG93PSJhY2NlbGVyb21ldGVyOyBhdXRvcGxheTsgY2xpcGJvYXJkLXdyaXRlOyBlbmNyeXB0ZWQtbWVkaWE7IGd5cm9zY29wZTsgcGljdHVyZS1pbi1waWN0dXJlIiBhbGxvd2Z1bGxzY3JlZW4+PC9pZnJhbWU+PC9kaXY+

Böyle bir olay Hz. Ümmü Sînan radıyallahu anha, Ümmü Ma’kil radiyallahu anha, Ümmü Tulayk radıyallahu anha ve Ümmü Hüşeym radıyallahu anha’nın da başlarından geçmiştir. Onların hepsi hacca gitmeye karar vermişler, ancak bir özürden dolayı gidememişlerdi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem her birine, “Ramazan umresi hacca eşittir” buyurmuştur.

Hâfız ibni Hacer rahmetullahi aleyh Feth’ül Bâri’de onlarla ilgili rivayetleri zikrederek şöyle buyurmuştur; “Umrenin hacca eşit olması, <Umre yapmakla farz olan hac edâ edilmiş olur> manasına gelmez. Bu icma ile sabit olan bir meseledir. Farz olan haccın umre ile edâ edilemeyeceği hususunda hiç kimsenin ayrı görüşü yoktur. Aksine hadisin manası şudur; Umre ile mûbarek Ramazan ayının faziletinin birleşmesin den dolayı haccın sevabına eşit olur.” İbni Cevzi rahmetullahi aleyh diyor ki: “Bazen vaktin faziletinden dolayı amelin sevabı artar. Halis niyet ve ihlastan dolayı amelin sevabı arttığı gibi…”

4) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Hac ve umre yapanlar Allah’ın elçileridir. Onlar dua ederlerse dualarını kabul eder. Eğer onlar mağfiret isterlerse günahları bağışlanır.” (İbni Mâce, Mişkât)

İZAH: Bir çok kişinin bir grup oluşturup elçi olarak idarecilerin yanina ve makamlarına gittikleri gibi bu insanlar da bir bakıma elçi olarak Allahu Teâlâ’nın dergahında hazır olular. Elçilere izzet ve ikram edildiği gibi onlara da Allahu Teâlâ tarafından ikram edilir. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Allah’ın elçileri üç kısımdır: Birincisi mücâhid, ikincisi  hacı, üçüncüsü de umre yapan kişidir.” Bir başka hadiste şöyle buyurulmuştur; “Hac yapan ve umre yapan, Allahu Teâlâ’nın elçileridir. Dua yaptıklarında kabul olunur, Allah’tan ne isterlerse kendilerine verilir.” ‘Feth’ül Bâri ckât an

Câbir radıyallahu anh Başka bir hadiste de şöyle buyurulmuştur; “Hac ve umre yapanlar Allah’ın elçileridir. Ne isterlerse kendilerine verilir. Nasıl dua ederlerse kabul edilir. Ne harcarlarsa onun bedeli verilir. Canım kudret elinde olan Zâťa yemin olsun ki, bir kimse yüksek bir yer üzerinde Lebbeyk derse yada tekbir getirirse, onun ön tarafında bulunan ve yeryüzünün sonuna kadar olan bütün topraklar Lebbeyk der ve tekbir getirirler.”

Diğer bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Hac ve umre yapan kimseler Allah’ın elçileridir. Ne isterlerse verilir. Duaları kabul olunur. Harcadıklarının karşılığı verilir. Her bir dirhem karşılığında yüzbin dirhem verilir.” Yine bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur, “Mekke’de oturanlar, hacıların kendileri üzerinde ne kadar hakları olduğunu bilselerdi, onlar gelince gidip onların bineklerini öperlerdi. Çünkü onlar Allah’ın elçileridir.”

5) Hz. İbni Mes’ud radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasû- lullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Hac ile umre arasında mutâbeat yapın (onları peş peşe yapın.) Çünkü hac ve umre, köruğün demir, altın ve gümüşün kirini giderdiği gibi fakirliği ve günahları giderir.” (Tirmizi, Neseî, Mişkât

IZAH: Bazı alimler mütâbeat yapın sözünden maksat; haccın üç  kısmından biri olan Kıran haccı yapın demektir diye yazmışlardır. Hanefilere göre bu kısımlar içinde en üstünü kıran’dır. Araştırmacı alimlere göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem de kıran ihramına girmişti.   Kıranda hac ve umre ihramının ikisine birden girilir. Mütâbeat yapmaktan maksat şu da olabilir: Eğer insan bir hac yapmişsa ondan sonra umre yapmalı, eğer önce umre yapmışsa ondan sonra hac yapmalıdır. y Bu da mütâbeat olur. Terğib

Bir başka hadiste şöyle buyurulmuştur; “Hac ile umre arasında mütâbeat yapmak (peş peşe yapmak) ömrü uzatır. Körüğün kiri yok ettiği gibi fakirliği ve günahları yok eder.”” Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “

Devamlı Allah için hac ve umre yapın. Bunlar körüğün demirin pasını giderdiği gibi fakirlik ve günahları giderir. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Peş peşe hac yapmak ve peş peşe umre yapmak, ateşin demirin kirini yok ettiği gibi fakirlik ve günahları yok eder.” Başka bir hadiste, “Hac ve umreyi peş peşe yapmak ömrü ve rızkı arttırır. Daha pek çok rivayetlerde bu konu zikredilmiştir. Imam Nevevi rahmetullahi aleyh, “Sık sık umre yapmak müstehabtır” diye yazmıştır. İbni Hacer Mekkî rahmetullahi aleyh, İmam Şafii rahmetullahi aleyh’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Güç yetmek şartı ile her ay en azından bir umre yapılmalıdır. İki-üç defa yapılırsa daha güzeldir.” (Serhi Menâsik)

6) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasû- lullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Yaşlının, zayıfın ve kadının cihadı hac ve umredir.” (Neseî, Terģib)

İZAH: Birinci bölümün onbirinci hadisinin izahında da bu konu geçmiştir. Hz. Aişe radıyallahu anha, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, “Kadınlara da cihad var mı?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Kadınlara kendisinde kıtal olmayan cihad vardır. O da hac ve umredir” buyurdu. Bir sahabi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve “Yâ Rasûlallah! Ben çok gayretsiz biriyim. Düşmana karşı koymaya gücüm yetmiyor” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Ben sana, içinde savaş olmayan bir cihad söyleyeyim mi?” buyurdu. Sahabi, “Söyleyiniz” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, “Hac ve umredir” buyurdu.

7) Hz. Ümmü Seleme radıyallahu anha diyor ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim Beyt’ül Makdis’ten umre için ihrama girip gelirse, günahları bağışlanır.” (Ibni Mâce, Terğib)

IZAH: Ümmü Hakîm rahmetullahi aleyha tabiinden bir kadındır. Hz. Ummü Seleme radıyallahu anha’dan bu hadisi duyunca sadece ihrama girmek için (Kudüs’teki) Beyt’ül Makdis’e gitti ve oradan umre için ihrama girip geri döndü. (Terğib) İşte o yüce zâtların yanında Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in mûbarek sözlerinin değeri böyleydi. Bir şahıs, bir hadis duyunca kendi imkanına göre ne kadar meşakkate katlanmak gerekirse gereksin onunla amel yapmaya çalışıyordu. Başka bir hadiste Hz. Ummü Seleme radıyallahu anha’nın şöyle söylediği nakledilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Bir kimse hac veya umre için  Mescid’i Aksa’dan, Mescid’i Harama kadar gelirse, onun önceki ve sonraki butün günahları affolunur ve Cennet ona vacib olur.        (Dürrü Mensûr)  (Fezaili Hac sayfa 119)


UMRE ILE ILGILI DETAYLI BILGI

Umrenin iki farzı vardır:

 İhram ve tavaf. 

Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür.


Umrenin iki Vacipleri vardır:

Sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır.

(Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Bazı âlimler farz olduğunu söylemişlerdir.)


IHRAM


İHRAMIN FARZLARI  (ihramın iki farzı vardır)

1. Niyet Etmek

2. Telbiye Getirmek


İHRAMIN VACIBLERI ( ihramın iki Vacibi vardır.)

1- Mîkat sınırını ihramsız geçmemek.

2- İhram yasaklarından sakınmak.


İHRAMIN SÜNNETLERİ                                                                                                                                               

1.İhram için gusül veya abdest almak.                                                                                                     

2.Peştemal ve çadır kullanmak (erkekler için).                                                                                         

3.İki rekât nâfile namaz kılmak.                                                                                                               

4.telbiye (bir defaya ilave çünkü bir defa telbiye okumak vâcibtir) okumak.                                    

5.Telbiyeyi üç defa getirmek.                                                                                                            

6.Telbiyeyi yüksek sesle getirmek (kadınlar seslerini yükseltmezler).                                                    

7.İhrama niyet etmeden önce koku sürünmek.


İHRAMIN MÜSTEHABLARI (Ihramin müstehabları Ondur.)

1) Kiri pası gidermek.                                                                                                                         

2) Tırnakları kesmek.                                                                                                                             

3) Koltuk altlarını temizlemek.                                                                                                                  

4) Etek tıraşı olmak.                                                                                                                             

5) İhram niyetiyle gusül almak.                                                                                                             

6) Yeni veya yıkanmış beyaz renkte peştemal ve çadır kullanmak.                                                   

7) Terlik giymek.                                                                                                                                         

8) Dille ihrama niyet etmek.                                                                                                                     

9) Niyeti namazdan sonra oturarak yapmak.                                                                                  

10) İhramı Mikat’tan önce bağlamak.


İHRAMIN MEKRUHLARI   

Vücuddan kiri gidermek, saçı sakalı ve vücudu sabunla yıkamak.

Saçı sakalı taramak. Ayrıca saçı sakalı kıl kopacak veya bit dökülecek derecede şiddetle kaşımak da mekruhtur. Saç ile sakal, bit ya da saç dökülmeyecek derecede yavaşca kaşınmalıdır.

İhramlı iken sakalları hilâllemek. Eğer hilâllenirse, o zaman kıl dökülmeyecek şekilde yapılmalıdır.

İzarın iki ucunu birleştirerek ön tarafından dikmek. Eğer bir kimse setri avretin hifazeti için bunu yaparsa, dem lazım gelmeyecektir.                                                                                           

Ridayı düğümleyerek boğaza bağlamak. İp vs. ile izarını bağlamak.

Kokuya dokunmak, yahut koklamak. Koku satan dükkânlarda koku koklamak için oturmak, kokulu meyve ve otları koklamak ve onlara dokunmak. Eğer irade olmadan koku gelirse, bunda bir beis yoktur.

Baş ve yüzün dışında vücudun herhangi bir yerine zaruret bulunmaksızın sargı sarmak. Eğer zaruret olursa, mekruh değildir.

Kâbe-i Muazzama’nın örtüsü altında başı ve yüzü örtecek şekilde durmak. Eğer başı ve yüzü örtmeyecek şekilde durulursa, câizdir.

İzarın kenarlarını kıvırarak kemer takmak.

Burun, çene ve yüzü örtüyle örtmek. Elle örtmek ise câizdir.

Yastığın üzerine yüzükoyun yatmak. Başı ve yüzü yastığa koymak ise câizdir.

Pişirmeden kokulu yemek yemek. Pişirildikten sonra yemek ise mekruh değildir.

Hanımının tenâsül uzvuna bakmak.

Aba, palto vs.’yi sadece omza atmak, isterse kolları giyilmesin.

İhrama girdikten sonra tütsülenmiş elbise giymek.

Bir zarurete binaen veya serinlemek için, yahut tozu toprağı gidermek için, ister sıcak olsun, ister soğuk, sade suyla yıkanmak câizdir, fakat kirler giderilmemelidir. 

Ayrıca ihramlı iken suya dalmak, hamama girmek, çamaşır yıkamak, yüzük takmak, silah kuşanmak, şer’î ölçülere göre düşmanla savaşmak da câizdir.

İhramlı iken himyani takmak, ister izarın üstüne takılsın, ister altına, ister içinde, kişinin kendi parası olsun, ister bir başkasına câizdir.

İhramlı iken eve veya çadıra girmek, şemsiye kullanmak ve herhangi bir şeyin gölgesinde oturmak câizdir.

İhramlı iken, aynaya bakmak, misvak kullanmak, kırılmış tırnağı koparmak, saçları kestirmeden hacamat yaptırmak, damardan kan aldırmak, 

ters çıkan kiprikleri yontmak, (yani tersine çıkıp göze batan kiprikleri yontmak), kokusuz sürme çekmek, sünnet olmak, su kabarcıklarını patlatmak ve kırılan bir uzva sargı sarmak câizdir.

İhramlı iken hayızı engellemek için veya çiçek hastalığından korunmak için iğne vurulmak câizdir.

İhramlı iken izara para koymak veya saat koymak için cep diktirmek câizdir.

İhramlı iken baş ve yüzün dışında bütün vücudu örtmek, kulak, boğaz ve ayakları çadır vs. ile örtmek câizdir.

İhramlı iken tencere, kazan, sepet vs. gibi şeylerin başın üzerine konularak taşınması câizdir.

İhramlı iken ihramlı olmayan bir kimsenin Hill’de avladığı kara avının etinden yemek câizdir. Bunun için muhrimin herhangi bir şekilde katkı sağlamamış olması şarttır. 

Ayrıca muhrim için deve, sığır, koyun, keçi, evcil ördek gibi bir hayvanı boğazlaması da, bunların etinden yemesi de câizdir. Yabani ördeğin ise ihramlı iken boğazlaması câiz değildir.

İhramlı iken yılan, akrep, kertenkele gibi zararlı hayvanların öldürülmesi câizdir.

İhramlı iken kokulu şeyler yenmesi mekruhtur. Elbette eğer bir yemeğe koku katılarak pişirilirse, onu yemek câizdir.

İhramlı iken mezmunu günah olmayan şiirlerin okunması câizdir.

İhramlı iken saç, sakal veya vücudun herhangi bir yerini saç veya kıl dökülmeyecek şekilde kesmek câizdir. Eğer bundan dolayı kıl veya saç kopma endişesi bulunmuyorsa, isterse kan çıksın o zaman kuvvetli kaşınma da câizdir.

İhramlı iken tereyağı, don yağı ve sıvıyağ yemek câizdir.

İhramlı iken kokulu olmaması kaydıyla el ve ayaktaki yarıklara veya yaralara merhem sürmek câizdir.

İhramlı iken dini meseleler ve konularda müzâkerede bulunmak câizdir.

İhramlı iken kendini veya bir başkasını nikâhlamak câizdir, fakat va’di câiz değildir.


BAŞLICA İHRAM YASAKLARI ŞUNLARDIR

1) Kadınla mübaşeret ve mübaşeretle ilgili bir şey konuşmak, hatta açıktan mübaşeretle ilgili şeyleri konuşmak da buna dâhildir.

2) Karada yaşayan av hayvanlarını avlamak, ister bizzat avlansın, ister yeri söylensin.

3) Saç veya tırnakları kesmek.

4) Koku kullanmak.

Bu dört şey kadın ve erkek her iki taraf için de ihram hâlinde câiz değildir. Bunlara ilave iki şeyin mümânaatı da erkeklere mahsustur. Bunlardan biri dikişli elbise giymek, ikincisi de yüzü örtmek.

 İmam-ı Azam ve İmam Mâlik’e göre ihram hâlinde kadının yüzünü örtmesi câiz değildir. Onun için bu da müşterek ihram yasaklarına şâmil olmuştur.

İhrama girdikten sonra kadınların yanında cimâ tezkeresi yapmak, yahut cimâ sebebleri olan öpme, şehvetle dokunmak yasaktır.

İhramda değilken yasak olsa da, ihramlı iken günah olan bir işi yapmak özellikle yasaktır.

Yol arkadaşları ve diğer kimselerle kavga dövüş yapmak da yasaktır.

Karada yaşayan av hayvanlarını avlamak, yerini söylemek veya ona işarette bulunmak yasaktır, avcıya yardımcı olmak da yasaktır.

Karada yaşayan avı kovalamak, yumurtasını kırmak, tüyünü ve kanadını kopartmak, satmak, satın almak, sütünü sağmak veya etini pişirmek,

bit öldürmek, bitlerin ölmesi için elbiseleri güneşe sermek.

Koku sürünmek, saç sakalı tıraş etmek, tırnakları kesmek kestirmek, başı ve yüzü örtmek, ister azını, ister çoğunu olsun, yasaktır.

Dikişli elbise giymek, örneğin atlet, kilot, şalvar, cübbe, pantolon, ceket, gömlek, eldiven, mest vs. giyilmesi de yasaktır.

Eğer nalın yoksa, mestlerin nalın gibi kesilerek kullanılması câizdir. Fakat topuklar gözükecek kadar aşağıdan kesilmesi gereklidir.

Topukları örtecek nalın giymek yasaktır. İhramlı iken çorap giymek câiz değildir.

Elbisenin çadır gibi örtünülmesi câizdir, fakat bundan kaçınılması efdaldir.

Başa ve yüze sargı sarmak yasaktır. Eğer bir gün bir gece sarılırsa, isterse hastalıktan dolayı olsun, sadaka vâcip olacaktır.

Eğer ihramlı iken takke bir saatten az bir vakit giyilmişse, bir avuç buğday, bundan fazla giyilmişse, yarım sa buğday sadaka olarak verilmelidir. On iki saat veya daha fazla giyilmişse, o zaman dem vâcip olacaktır. 

İhramlı iken boyun ve kulakların örtülmesinde bir sakınca yoktur, alnı örtmek ise câiz değildir. Elbette zaruret bulunması hâlinde bu da câizdir. Ancak ceza her iki durumda da vâcip olacaktır.

Zâferan, vers, aspur vs. gibi kokulu şeylerle boyanmış elbiselerin giyilmesi yasaktır. Elbette eğer yıkanır ve kokusu bâkî kalmazsa, o zaman kullanılabilir.

İhramlı iken vefat eden kimsenin techiz ve tekfini ihramlı olmayan kimse gibi yapılmalıdır, başı örtülmeli ve kafur vs. gibi şeylerle de kokulanmalıdır.

İhramda olan kimsenin mest, çorap vs. giymesi câiz değildir

İhramda kadınların eldiven, çorap, takı vs. giyinmeleri mübahtır, fakat terk etmeleri efdaldir, çünkü ihramlı iken hoş giysilerin zinet için kullanılması uygun değildir.


TAVAF


TAVAFIN GEÇERLİ OLMASININ 4 ŞARTLARI

1. Niyet

2. Tavafı Belirlenen Vakitte Yapmak

3. Tavafı Kâbe’nin Çevresinde ve Mescid-i Haram’ın İçinde Yapmak

4. Tavafın En Az Dört Şavtını Yapmak


Tavafın vacipleri (Sekiz dir.)

1. Tavafı abdestli yapmak

2. Tavafı Avret Mahalli Örtülü Olarak Yapmak

3. Teyamün (“Teyamün” sağdan yapmak demektir)

4. Tavafın İlk Şavtına Hacer-i Esved’in Hizasını Geçmeden Başlamak

5. Tavafı Yürüyerek Yapmak

6. Tavafı Hatim’in Dışından Yapmak

7. Tavafı Yedi Şavta Tamamlamak

8. Tavaf Namazı Kılmak


TAVAFIN SÜNNETLERİ (Sekiz dir.)

1. Tavafa Başlarken Hacer-i Esved veya Hizasına “Rükn-i Yemânî” Tarafından Gelmek ve Hacer-i Esved’in Hizasında Tavafa Başlamak

2. Tavafın Başlangıcında ve Her Şavtın Sonunda Hacer-i Evsedi istilam Etmek

3. Remel Yapmak (“Remel”, koşmaksızın çalımlı ve süratli bir şekilde yü­rümektir.)

4. Iztıba Yapmak (“Iztıba ” sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir.)

5. Müvâlât (Tavafın şavtlarını, ara vermeden peş peşe yapmak)

6. Duâ Etmek

7. Tavaftan Sonra Zemzem İçmek

8. Vücutta, Elbisede ve Metafta Necaset Bulunmaması


TAVAFIN MÜSTEHABLARI (Oniki dir.)

1) Tavafa Hacerü’l Esved’in sağ tarafından şu şekilde başlamalı ki, tavaf yapan kimsenin bedeninin tamamı Hacerü’l Esved’in hizasından geçsin.

(2) Hacerü’l Esved’i üç defa öpmek ve üç defa onun üzerine secde yapmak.

(3) Tavaf yaparken mesnun olan duaları okumak. (İnşaallah bu konuda selef-i sâlihinden rivâyet edilen dualar ileride ayrıca gelecektir).

(4) İzdiham ve birine eziyet vermeme kaydıyla erkekler için Beytullah’a yakın olarak tavaf etmek.

(5) Kadınlar için gece vakti tavaf yapmak.

(6) Tavafa Beytullah’ın süpürgeliğini de şâmil etmek.

(7) Tavaf yarıda bırakılır veya mekruh yolu yapılırsa, sil baştan tavaf yapmak.

(8) Tavaf esnasında mübah olan konuşmaları terk etmek.

(9) Tavaf esnasında huşuya zarar veren şeyi yapmamak.

(10) Tavaf esnasında dua ve zikirleri sessizce okumak.

(11) Rükn-ü Yemâni’yi istilâmda bulunmak.

(12) Kalbi meşgul eden şeylerden gözü çevirmek.


TAVAFIN MÜBAHLARI (On dur)

1- Selâm vermek.

2- Hapşırana اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ demek.

3- Şer’î meseleleri söylemek ve sormak.

4- Bir zarurete binaen konuşmak.

5- Bir şeyler içmek.

6- Duaları terk etmek.

7- Güzel mânâlar içeren şiir okumak veya dinlemek.

8- Temiz ayakkabı vs. giyerek tavaf yapmak.

9- Bir özre binaen binek üzerinde tavaf yapmak.

10-İçinden Kur’ân okumak.


TAVAFIN MEKRUHLARI (Onbeş dir)

1-Boş ve faidesiz konuşmak.

2-Alışveriş yapmak ve alışveriş üzerine konuşmak.

3-Hamd-ü senadan hâli olan bir şiir okumak. Bazıları mutlak olarak şiir okumayı mekruh addetmiştir.

4-Tavaf yapan veya namaz kılanları rahatsız edecek derecede yüksek sesle dua, zikir veya Kur’ân okumak.

5-Remel ve ıztıbâyı mazeretsiz terk etmek, yani remel ve ıztıbânın mesnun olduğu tavaflarda.

6-Hacerü’l Esved’in istilâmını terk etmek.

7-Tavafın şavtları arasında fazla mesafe bırakmak.

8-Aralarında iki rekât tavaf namazı kılmadan iki tavafı birleştirerek yapmak, fakat o vakitte eğer namaz kılmak mekruhsa câizdir.

9-Tavafa niyet ederken tekbir almadan elleri kaldırmak.

10-Hutbe okunurken, yahut cemaatle farz namaza durulurken tavaf yapmak.

11-Tavaf esnasında yemek yemek. Bazıları bir şey içmeye de mekruh demişlerdir.

12-Küçük veya büyük abdeste sıkışıkken tavaf yapmak.

13-Açlık ve öfke hâlinde tavaf yapmak.

14-Tavaf yaparken elleri namazdaki gibi bağlamak.

15-Tavaf esnasında elleri böğre koymak, yahut boyna bağlamak.


TAVAFIN HARAMLARI (On dur)

1-Cenâbet, hayız ve nifas hâllerinde tavaf yapmak.

2-Mazeretsiz birinin sırtına binerek veya binek üzerinde tavaf yapmak.

3-Abdestsiz tavaf yapmak.

4-Mazeretsiz dizüstü veya yüzükoyun sürünerek tavaf yapmak.

5-Tavaf yaparken hatîm’in içinden geçmek.

6-Tavafın bir şavtını veya daha azını terk etmek.

7-Hacerü’l Esved’in dışında başka bir yerde tavafa başlamak.

8-Tavaf yaparken Beytullah’a yönelmek.

9-Elbette tavafa başlarken Hacerü’l Esved’e istilâm ederken Beytullah’a yönelmek câizdir.

10-Tavafta vâcip olan şeylerden birini terk etmek.


TAVAFIN ÇEŞİTLERİ (Yedi dir)

Hükmü itibariyle farz, vacip, sünnet ve nafile olmak üzere dört çeşit, uygulaması itibariyle 

1. Kudûm Tavafı

2. Veda Tavafı

3. Umre Tavafı

4. Nezir Tavafı ( Kâ’be’yi tavaf etmeyi adayan kimsenin bu adağını ye­rine getirmesi vaciptir. )

5. Nafile Tavaf

6. Tahiyyetü’l-Mescid Tavafı

7. Ziyaret Tavafı


SAY

SAY’İN RÜKNÜ

Say’in Safa ve Merve arasında olması rükündür. Eğer bu ikisi arasında yapılmayıp sağda solda say yapılırsa, o zaman say olmayacaktır.


SAY’İN ŞARTLARI   Say’in şartları başlıca altıdır:

1) Say’i bizzat kendin yapmak

2) Say tam bir tavaf veya tavafın çoğu şavtları yapıldıktan sonra olmalıdır

3) Umre veya Hac ihramı say’a mukaddem olmalıdır.

4) Say’a Safa’da başlanmalı ve Merve’de bitirilmelidir.

5) Say’in ekser şavtları yapılmış olmalıdır, (yani yedi şavttan çoğu örneğin 4-5 vs.)

6) Say, say’in vaktinde yapılmalıdır. Bu haccın say’inin şartıdır, umre say’inin şartı değildir.


SAY’İN VÂCİBLERİ (altıdır)

1) Say’i cenâbet ve hayızdan taharet hâlinde yapılan tavaftan sonra yapmak.

2) Say’a Safa’dan başlamak, Merve de bitirmek.

3) Şer’î bir mazeret bulunmazsa, yaya olarak say yapmak. Eğer şer’î bir özür bulunmadan binek üzerinde say yapılırsa, o zaman dem vâcip olacaktır.

4) Say’in yedi şavtını tamamlamak, yani dört şavt farzdır. Bundan sonraki üç şavt ise vâcibtir. Eğer bir kimse say’in son üç şavtını terkederse, say olacaktır, fakat her şavta bedel olarak yarım sa buğday veya onun kıymetini sadaka yapmak vâcip olacaktır.

5) Umrenin say’inde, umre ihramını say’in sonuna kadar bâkî bırakmak.

6) Safa ve Merve arasındaki bütün mesafeyi kat etmek, yani Safa tepesine topukları değdirerek veya ona çıkarak say’a başlanmalı, Merve’ye giderek ayak parmaklarını değdirmeli veya çıkılmalıdır.


SAY’İN SÜNNETLERİ (Dokuzdur)

1) Hacerü’l Esved istilâm yapıldıktan sonra say için mescidden çıkmak.

2) Tavafın hemen arkasında say yapmak.

3) Safa Merve tepelerine çıkmak.

4) Safa Merve tepelerine çıkarak kıbleye yönelmek.

5) Say’in şavtlarını peş peşine yapmak.

6) Cenâbet ve hayızdan taharetle say yapmak.

7) Say’i, taharet hâlinde, abdestli olarak, elbise, beden ve tavaf yerinde necaset bulunmayan mutedbihi bir tavafın arkasından yapmak.

8) Mileyn Ahzareyn arasında koşarak hızlıca yürümek.

9) Avret yerleri örtülü olmak, avret yerlerinin örtülü olması her hâlukârda farz olsa da, burada buna daha fazla ihtimam gösterilmelidir.


SAY’İN MÜSTEHABLARI (Beşdir)

1) Niyet etmek.

2) Safa ve Merve’de uzun müddet beklemek.

3) Huşu ve huzuyla zikir ve duaları üçer defa yapmak.

4) Say’in şavtlarında eğer şer’î bir mazeret bulunmadan ziyâde mesafe olursa veya bir şavtta biraz vakfe olursa, o zaman yeni baştan say yapmak. Fakat say’in sil baştan yapılması çoğu şavtlar yapılmış olmaması durumunda müstehabdır.

5) Say tamamlandıktan sonra mescide girilerek iki rekât nâfile kılmak.


SAY’İN MÜBAHLARI

Meşgul edici ve huşuya münafi olmayan şeyleri konuşmak ve say’in şavtları arasında mucibi fasıl olmayacak tarzda yeme içme mübahtır.


SAY’İN MEKRUHLARI (altıdır)

1) Huzuru kalp kalmayacak, dua vs. okuyamayacak ve say’in şavtlarını musalsal yapamayacak tarzda alışveriş yapmak ve konuşmak mekruhtur.

2) Safa Merve tepelerine çıkmamak.

3) Mazeretsiz say’i tavaftan muahhar yapmak veya Eyyam-ı nahr’dan muahhar yapmak.

4) Avret yerlerini açmak.

5) Mileyn arasında hızlanarak koşmamak.

6) Say’in şavtları arasında fazla mesafe yapmak.


SAÇLARI TIRAŞ ETMEK VEYA KISALTMAK

a) Tıraş Olmanın Zamanı

b) Saçları Tıraş Etmenin veya Kısaltmanın Yeri

Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre, ister hac, is­ter umre için olsun, saçları tıraş etmenin veya kısaltmanın yeri Harem bölgesidir. Harem bölgesi dışında yapılan tıraş geçerli ise de vâcip terk edildiği için dem gerekir.

c) Tıraş Edilecek veya Kısaltılacak Saçın Miktarı

Saçların tıraş edilmesi veya kısaltılmasında vâcip olan miktar, başın en az dörtte biridir. Başın sadece dörtte birin­de veya daha az kısmında saç varsa, hepsinin tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekir.

Saçların tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması ise sünnettir.

İhramdan çıkmak için başın saçlarını kesmek gereklidir. Bunun üç derecesi vardır. 

1-Birinci derece halaktır, yani saçları usturayla kökünden kazıtmaktır. Bu en efdal olanıdır.

2-İkinci derece şudur ki, başın tamamındaki saçları makas veya makineyle kestirmek. Bunun fazîleti başın tamamını usturayla kazıtmaya denk değildir. 

3-Üçüncü derece de şudur ki, en az başın dörtte biri üzerindeki saçlar bir parmak boğumu(yaklasik 2,5 cm) aldırılmalıdır. 

Kadının saçını tıraş ettirmesi haramdır. Sadece başının dörtte birindeki saçlardan bir parmak boğumu (yaklasik 2,5 cm) aldırması kâfidir. Fakat bir parmak boğumundan fazla almalıdır, tâ ki bütün saçlardan kesilmiş olsun, çünkü saçlar uzunlu kısalı olmaktadır.

İzah: Halak ve Kasırdan birisi vâcibtir. Fakat erkekler hakkında tıraş mesnundur, kasır ise mübahtır. Kadınlar hakkında kasır mesnundur, halak haramdır. Hatta onlar hakkında kasır mutayyen vâcibtir. Her ikisinden birini yapmayla vâcip edâ olsa da.

Bütün saçların tıraş ettirilmesi veya kısalttırılması sünnettir. Eğer başın dörtte biriyle iktifa edilirse câizdir, fakat tahrîmen mekruhtur.

Kestirilen saç ve tırnakların defnedilmesi müstehabdır. Atılmasında da bir beis yoktur. Fakat tuvalet ve gusülhânelere atılması mekruhtur.

Eğer bir kimse tamamen kel olur ve başında hiç saçı bulunmazsa veya başında yarası olursa, bu durumda sadece baş üzerinde ustura gezdirilmesi vâcip olacaktır.

Eğer yaradan dolayı ustura gezdirilemezse, o zaman vâcip sâkıt olacaktır. Tıraş olmadan böyle bir kimse tıraş olanlar gibi helâl olacaktır.

Umre tıraşının Mekke-i Mükerreme olması sünnettir. Harem sınırlarının içinde olması ise, vâcibtir.

Tıraş olduktan sonra ihram nedeniyle haram olan her şey câiz olacaktır.

Detayli Umre Bilgisi