HACCI TERKETMEKLE İLGİLİ UYARI VE TEHDİTLER
Hac , Islam’ın erkânı arasında en önemli bir rükundur. Birinci bölümde de geçtiği gibi İslam rükunları onunla tamamlanır . Bundan dolayı hac konusunda yapılan ihmal üzerine ne kadar şiddetli uyarı yapılırsa yapılsın genel kaidelere uygundur . Allah celle celaluhu şöyle buyurmaktadır :
KUR’AN AYETLERİ
1 ) Yol bakımından gidebilen her kimse için o evi ( Beytullah’ı ) haccetmek , insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Ve kim inkâr ederse ( Allahu Teâlâ’ya zarar veremez. ) Allah bütün alemlerden müstağnidir. ( Onlara muhtaç değildir. ) ( Âl – i İmrân – 97 )
İZAH : Alimler bu ayeti kerimenin inmesiyle haccın farziyetinin başladığını yazmışlardır . Bu ayeti kerimede pek çok te’kîd bir araya gelmiştir. Allâme Aynî rahmetullahi aleyh’in yazdığına göre lafzındaki lâm vucûb içindir . 2 – lafzı lüzuma delalet eder . Yani insanların üzerine bu hak lazimdir.3-lafzindan sonra zikredilmesidir ki , bunda iki türlü te’kid vardır . Birincisi bedel te’kidî , ikincisi icmaldan sonra tafsil tekidi vardir.4-hac yapmayan kimse lafziyla ifade edilmiştir . 5 – Hac yapmayanlara karşı Allahu Teâlâ müstağni olduğunu , muhtaç olmadığını zikretmiştir ki , bu büyük bir öfkenin alâmetidir ve o kimselerin hüsranına delâlet etmektedir . 6 – Allah’ın bu tün alemlerden müstaġni olduğu zikredilmiştir ki , bu daha büyük bir öfkenin izharıdır .
Yukarıda sayılan maddelerden bazıları Arapça ile ilgilidir . Onlar zikretmekten maksadım şudur ; Sadece bir ayeti kerimede birçok yönden ( haccın önemini ) te’kid ve haccı terk edenlere azarlama vardır . Hz . Ibni Ömer radıyallahu anhuma’dan şöyle bir hadis nakledilmiştir : ” Bir kimse sıhhatliyken ve hacca gidebilecek parası varken hac yapmadan ölürse kıyamet günü onun alnında kâfir lafzı yazılı olacaktır . ” İbni Ömer radiyallahu anhuma ondan sonra diye başlayan ( yukarıdaki ) ayeti okudu .
Hz . Saîd bin Cübeyr , Ibrahim Nahaî Mücâhid , Taûs rahmetullahi aleyhim tabiînin meşhurlarındandır . Her birinin şöyle buyurduğu nakledilmiştir : ” Eğer ben bir şahsın zengin olduğunu ve üzerine hac farz olduğu halde hac yapmadan öldüğünü bilirsem , onun cenaze namazini kılmam . ” Gerçi dört mezheb imamına göre kişi haccı inkâr etme diği müddetçe ( sadece ) hac yapmamakla kâfir olmaz . Ancak yukarıda zikredilen azab tehdidleri az bir şey midir ? Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ileride gelecek olan bu konudaki buyrukları da buna ilavedir .
2) Allah yolunda harcayın . Kendi ellerinizle kendinizi tehli keye atmayin. ( Bakara – 195 )
İZAH : Müfessirlerden bir topluluktan nakledildiğine göre bu ayeti kerimede Allah’ın vacib olan haklarına harcama yapılmaması halinde azab tehdidi vardır . Şu açıktır ki , bir kimse hac gibi en önemli bir farz uğrunda Allah’ın vermiş olduğu mali harcamazsa , onun kendi kendini helâk etmesinde bir şüphe kalır mı ?
HADİSİ ŞERİFLER
1 )Hz . Ali radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur ; ” Kim , kendini Beytullah’a ulaştıracak azık ve bineğe sahip olur da hac yapmazsa , o ister Ya hudi olarak ölsün , ister Nasrânî fark etmez . ” ( Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem sözünü teyid etmek için yukarıda geçen ayeti okudu ve buyurdu ki ; ) “ Bunun delili , Allahu Teâlâ’nın şu buyruğudur : <
Yol bakımından gidebilen her kimse için o evi ( Beytullah’ı ) hac cetmek , insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır . Ve kim inkâr ederse ( Allahu Teâlâ’ya zarar veremez . ) Allah bütün alemlerden müstağnidir. ( Onlara muhtaç değildir. ) ( Âl – i İmrân – 97 ) ” ( Tirmizi , Mişkât )
İZAH : Muhaddislerin kaidelerine göre bu hadisin senedinde tartışma vardır . Ancak yukarıdaki ayeti kerime ve diğer rivayetlerle bu hadisi şerif teyid edilmiştir . İmamı Gazâli rahmetullahi aleyh diyor ki ; ” Hac ne kadar önemli bir ibadet ki , onu terk eden sapıklıkta Yahûdi ve Hıristiyanlarla eşit sayılmıştır .
2 ) Hz . Ebû ûmâme radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasûlul lah sallallahu aleyhi vesellem ‘ şöyle buyurmuştur : “ Gerçek bir ihtiyaç veya zalim bir sultan yada şiddetli bir hastalık bir kimsenin hac yapmasına engel olmadığı halde , hac yapmadan ölürse , o ister Yahûdi olarak ölsün isterse Nasrâni olarak ölsün . ” ( Dârimi , Mişkát )
İZAH : Hz . Ömer radiyallahu anh’dan da aynı ifadeler nakledilmiştir . O , üç defa , ” Böyle bir kimse ister Yahûdi olarak ölsün , isterse Nasrani olarak ölsün ” buyurmuştur .
Diğer bir hadiste Hz . Ömer radıyallahu anh’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir : “ Kimin haccetmeye gücü yeter de hac yapmazsa , yemin ederek söylüyorum ki , ister Yahûdi olarak ölsün , isterse Nasrâni olarak . ” Hz . Ömer radiyallahu anh’ın böyle buyurması , onun kendi tahkik ve araştırması olabilir . Yoksa ulemâya göre kişi hac yapmamakla kâfir olmaz , inkâr ederse kâfir olur .
Bir başka hadiste Hz . Ömer radıyallahu anh’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir : ” Gönlüm istiyor ki , bütün şehirde şöyle bir ilan yaptırayım ; < Kim gücü yettiği halde hac yapmazsa ondan cizye alınacaktır . O Müslüman değildir . Müslüman değildir . > ( Cizye kâfirlere uygulanır , Müslümanlara uygulanmaz.)
3 ) Hz . İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki : Kimin hac ya pacak kadar parası olup da hac yapmazsa veya zekat farz olacak kadar malı olup da zekat vermezse o ölüm vaktinde dünyaya yeniden dönmeyi temenni edecektir . ( Kenz )
İZAH : Temenni etmek sözüyle Kur’an – ı Kerim’in şu ayetine işaret edilmiştir :
” Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında , < Rabbim beni ( dünyaya ) geri gönder . / Tâ ki bırakıp geldiğim dünyada ( tekrar ) iyi iş ( ve hareketler , yapayım der . Hayır ! Onun söylediği bu söz ( boş ) laftan ibarettir . Onların gerisinde ise yeniden dirilecek güne kadar ( süren ) bir berzah alemi ( yani kabirde kalmak ) vardır . “( Mu’minun – 99,100 )
Hz . Âişe radıyallahu anha buyurdu ki ; “ Günahkarlar için kabirde felaket vardır . Siyah yılanlar onları başları ve ayaklarından sokmaya başlarlar . Nihayet o yılanlar vücudun orta kısmında bir araya gelirler . İşte ( yukarıdaki ) ayeti kerimede bu kabir azabı zikredilmiştir .
Bir hadiste şöyle geçmektedir : Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma şöyle buyurdu ; “ Kimin yanında hacca gitme imkanı olup da hacca gitmezse veya malı olup da zekat vermezse , o ölürken dünyaya geri döndürülmeyi temenni edecektir . ” Bir şahıs , “ Dünyaya dönmeyi kafirler temenni edeceklerdir . ( Yani bu ayeti kerime Müslümanlar hakkında değildir . Onlar dünyaya dönmeyi temenni etmeyeceklerdir ) ” deyince , Hz . İbni Abbas radıyallahu anhuma , “ Size içinde Müslümanlardan bahse den başka ayetler okuyayım … ” buyurdu ve sonra Münâfikûn sûresinin diye başlayan ayetlerini sürenin sonuna kadar okudu . Onların meali şöyledir : ” Ey iman edenler ! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın . Kim bunu yaparsa ( mal ve çocukları onu Allah’ı anmaktan alıkoyarsa , ) işte onlar ziyana uğrayanlardır . / Herhangi birinize ölüm gelip de ( hasret ve temenni ile ) , < Rabbim ! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam demesinden önce size verdiğimiz rızıktan ( Allah’ın razı olduğu işlere ) harcayın . /
( Artık bu temenni boştur . Çünkü ) Allah eceli gelince hiçbir nefsi geri bırakmaz . Allah yaptıklarınızdan haberi olandır . ( Mûnâfikûn – 9,11 ) ”
Bir başka hadiste şöyle geçmektedir : Hz . Ibni Abbas radiyallahu anhuma bu ayeti okudu ve ” Bu ayette ölüm vakti yaklaşan Müslüman dan bahsedilmiştir . O anda yanında malı vardır ama onun zekatını vermemiş , hac yapmamış , Allah’ın hakkını edâ etmemiştir . Bundan dolayı ölüm anında dünyaya geri dönmek istemiştir . Ancak Allah celle celaluhu ( buna karşılık ) şöyle buyurmaktadır : < Allah , eceli gelince hiçbir nefsi geri bırakmaz . > ( Münâfikûn – 11 )
4) Hz . Ebû Saîd Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur ; “ Allah celle celaluhu buyurdu ki : < Ben bir kulun bedenine sıhhat , rızkına ve geçimine genişlik verirsem ve üzerinden beş yıl geçmesine rağmen Benim huzuruma ( Beytullah’a ) gelmezse , o elbette mahrumdur . “ ( lbni Hibban , Kenz )
İZAH : Bu konuda pek çok hadis rivayet edilmiştir . Bu hadise göre , Hac yapmaya gücü yeten her servet sahibine, her beş yılda bir hac yapması farz olması gerekirdi . Ancak diğer hadislerde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in buyruklarında haccın ömürde bir defa farz ol duğu açıkça sabit olmuştur . O halde bu hadis farz ile tabir edilmez . Ancak o kişinin hayır ve bereketlerden mahrum olması da inkâr edilemez . Zira Allah celle celaluhu’nun ( hac ile ilgili ) buyruğunun yanı sıra O’nun verdiği sıhhat ve rızık bolluğu da vardır . Böyle bir durumda eğer
başka bir dînî zarûret öne geçmemişse , o zaman Allah’ın Evi’nde hazir olmak ( hac yapmak ) gerekir . Şüphesiz eğer başka bir dînî zaruret galib gelirse , o zaman o öne geçer . Aynı şekilde fakir ve yoksullar çoğalırsa , onlara sadaka vermek nafile hacdan üstün olur .
5) Ebû Cafer rahmetullahi aleyh babasından , o da dedesinden rivayet etmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; “ Bir erkek veya kadin kul , Allah’ın rızasına sebeb olacak yerlere harcamazsa , ondan kat kat fazlasını Allah’ın gazab ettiği yerlere harcayacaktır . Kim de herhangi bir dünyevi ihtiyacından dolayı terk ederse ( geciktirirse , ) o ihtiyacını göremeden , insanların hac dan döndüklerini görecektir . Kim de Müslüman kardeşinin ihtiyacını görmek için yürümekten sakınırsa , o müslümanın hâceti yerine gelsin veya gelmesin , o kişi öyle bir kimseye yardım etmeye mübtela kılınır ki , bu yüzden hem günahkâr olur hem de hiçbir sevab alamaz . ” ( Tergib , Mecmaiz Zevaid )
İZAH : Hadis alimlerinin ( Allah’ın rahmeti onların üzerine olsun ) kaidelerine göre bu rivayet zayıftır . Ancak bu gibi konularda zayıf hadisler zikredilir . Bundan dolayı muhaddisler , bu hadisi zikretmektedirler . Bunlar bir tarafa tecrübeler bile bunu teyid etmektedir . Birçok insan hayır işlerinden sakınarak biriktirdikleri paralarını boşu boşuna mahkeme kapılarında rüşvetlere harcamakta , ondan daha öte bazen fuhuş , eğlence , dans ve sinema yollarında harcamaktadırlar . Eğer insan Allah’ın vermiş olduğu bu serveti hayırlı işlere harcamış olsa bu belalardan korunur .
Şu konu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır ki , hadislerdeki bu tehditler gücü ve kudreti olduğu halde kişinin farz olan haccı terk etmesi halindedir . Bunun tam aksi olarak yoksulluk halinde , özellikle üzerinde başkalarının ödenecek hakları varsa , onların haklarının mes’uiliyeti , nafile hacdan daha büyüktür .
İbnü Emîr’il Hâc , Medhal adlı eserinde şöyle yazmaktadır . Bazı insanlar çoluk – çocuğunu zayi ederek , yani onların geçimlerini ayarlamadan bırakıp hacca gitmektedirler . Halbuki Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur ; “ Nafakasından mes’ûl olduğu kimseyi zayi etmesi , kişiye günah olarak yeter . “
(Fezaili Hac sayfa 31)
Online sipariş yapabilirsiniz
Türkiyeden : www.gulistannesriyat.com
Almanyadan: www.al-madinamarkt.de