Masjid Bani Ghifar– Beni Gıfar Mescidi
İbn Şebbe, Hz. Peygamber’in de namaz kıldığını zikrettiği mescidlerden birisi de Beni Gıfar mescididir. (Târîhu’l-Medîneti’l-Münevvere, I, 5775) Bunlardan bir kısmının yeri ve kıblesi bizzat Allah Rasulü – Sallallahu Aleyhi ve Sellem – tarafından tesbit edildiğini de, daha önceki yazımız da zikretmiştik. (İbn Şebbe, I, 63)
Allah Rasulü s.a.v.’in namaz kıldığı zikredilen bu mescidin bulunduğu yer Ebu Ruhm r.a. künyesi ile meşhur Gülsüm Bin Husayn el-Gıfârî’ye aittir. Ebu Ruhm hakkında kısa bir bilgiyi de sizlerle paylaşalım: Uhud Gazvesi’nde boğazından aldığı, Hz. Peygamber’in tükürüğü ile iyileşen bir ok yarası sebebiyle “boğazından yaralanmış” anlamına gelen “Menhûr” lakabıyla anıldı. (Üsdü’l Gâbe) İmam Zühri de, O’nun için ayrıca Hudeybiye’deki Rıdvan bey’atına katıldığını da zikreder. Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde aynı durumu ifade eden bir hadis bulunmaktadır ki ravisi de Ebu Ruhm’dur.
Beni Gıfar’ın çadırlarının bulunduğu bu yer de bu
kabileye nisbetle bir mescid inşa edilmiştir. Bu konu hakkında İmam Buhârî,
Sahih’inde Allah Rasulü – Sallallahu Aleyhi ve Sellem – zamanında mescidlerin
kabilelere nisbet edildiğini ve bunun câiz olduğununu göstermek için “Falan
oğulları mescidi denir mi?” (باب هل يقال مسجد بني فلان؟) adıyla bir bab
oluştuğunu ifade etmiştik. (“Salât”, 41)
Cüheyne mescidine yakın olan Beni Gıfar mescidi de Sel’ dağı eteklerine yakın
yüksek bir noktada yer almaktaydı. Ancak bu mescid bu gün unutulmuş bir halde
Sel’ dağının üzerinde kalıntılarını sergilemektedir. Medine’de çoğu kimsenin
belki de gördüğü, anlam veremediği ya da bazısının hakkında aslı olmayan
hikayeler anlattığı bu yapı Osmanlı döneminden izler taşımaktadır.
Allah En İyisini Bilir.