Zefiran Kuyusu
Zefiran Kuyusu eski Medine-Bedr yolu uzerinde, Vadi Es-Safra denen bölgede anayolun 1,5 km kadar sağında bulunuyor. Medineye uzaklığı yaklaşık 120 km mesafededir.
Efendimiz (SAV) ve ashabı
büyük bir Kureyş kervanının Şamdan Mekkeye dönmekte olduğu, ve bu kervandan
elde edilecek gelirle Medineye harb icin sefere çıkılacağı istihbaratını alarak
bu kervanı ele geçirmek maksadıyla Medine’den hareket etmişti.
İslam ordusu, kavurucu sıcaklar altında yoluna devam ettiği sırada, Ebû Süfyan,
başından beri endişe duyduğu hususu haber aldı: “Müslümanlar, kervanı ele
geçirmek için yola çıkmışlar!” Mekke’ye derhal bir haberci gönderirken, kendisi
de hiç konaklamadan kervanın istikametini değiştirerek Kızıldeniz sahilinden
Bedir’e uğramadan Mekke’ye doğru yol aldı.
Ebû Süfyan’dan önce Mekke’ye varan haberci , acayip bir kılıkla, devesinin üzerinde bağıra bağıra haberi duyurdu: “Ey Kureyş topluluğu! Ticaret kervanınıza, Ebû Süfyan’ın yanındaki mallarımıza Muhammed ve ashabı saldırdılar! Ona ulaşabileceğinizi sanmıyorum. İmdat! İmdat!” Bu haber Kureyş’in infiâline sebep oldu. Zira, kervanda hemen hemen her ailenin malı vardı. Kureyşliler derhal toplandılar. Süratle hazırlığa başladılar. Alelacele hazırlanan müşrik ordusunun mevcudu 950’yi buldu. Bunların yüzü atlı, yedi yüzü develi idi. Bu rakam sayıca, kervanı takibe çıkan Müslümanların üç katı demekti. Aynı zamanda, Kureyş ordusu, silah bakımından da Müslümanlardan çok daha üstündü.
Peygamber Efendimiz sav, mücahitlerle Zuferan mevkiine vardığında, Kureyş’in büyük bir orduyla gelmekte olduğunu haber aldı. Hedefleri kervanı ele geçirmek olduğundan biran tereddüd ettiler. Bunun için bir hazırlıkları da yoktu. Üstelik, alınan istihbarata göre, müşrik ordusu hem sayıca çok, hem silahça onlardan üstün idi.
Resûl-i Ekrem, ashabını topladı. Kervanın takip edilmesinin mi, yoksa müşrik ordusuna karşı çıkmanın mı daha uygun olacağı hususunda onlarla istişarede bulundu. Bir kısım mücahit, kervanın takip edilmesinin uygun olacağını ifade etti. Resûl-i Ekrem, bundan hoşlanmadı. O sırada Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer söz alıp, müşriklerin üzerine yürümenin, onlarla harbe girmenin daha muvafık olacağı hususunda konuşunca, Peygamberimiz bundan memnun oldu.
Daha sonra, ensardan Mikdat b. Esved Hazretleri, “Yâ Resûlallah! Rabbin sana neyi emrettiyse onu yap! Vallahi, biz, İsrailoğulları’nın Hz. Mûsa’ya dediği gibi ‘Git, Rabbinle beraber düşmanlara karşı çık! Biz buradan kımıldamayız’ tarzında bir söz söyleyecek değiliz. Biz sana tâbiyiz”[12]diye konuştu.
Feragat ve cesaret timsâli bu sahabenin sözlerinden memnun olan Resûl-i Ekrem, kendisine hayır duada bulundu.
Bu konuşmalardan sonra, kararın ne mahiyette verileceği artık anlaşılmıştı. Fakat ensarın da bu hususta görüşünü almak gerekiyordu. Çünkü onlar Medine dâhilinde Peygamberimizi ve Müslümanları koruyacaklarına dair söz vermişlerdi. Şimdi ise şehrin dışında bulunuyorlardı. Resûl-i Ekrem, onların bu konudaki görüşlerini sordu.
Ensar nâmına Sa’d b. Muaz Hazretleri söz aldı ve şöyle konuştu:
“Yâ Resûlallah! Biz sana iman ve seni tasdik ettik. Bize getirdiğin şeyin de hak olduğuna şehâdet ettik. Bu hususta dinlemek ve itaat etmek üzere sana kesin sözler de verdik.
“Yâ Resûlallah! Nasıl bilirsen öyle yap; biz, seninle beraberiz. Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin olsun ki sen bize şu denizi gösterip dalarsan biz de seninle birlikte dalarız! Bizden bir kişi dahi geri kalmaz. Biz düşmana karşı varmaktan çekinmeyiz. Muharebe ânında geri dönmeyiz. Allah’ın bereketiyle yürüt bizi!”
İşte Bedir zaferinin ilk adımının atıldığı ve ashabın Peygamber Efendimizin yanında kenetlenip O (SAV)’nun uğrunda savaşmaya söz verdiği mübarek bir yerdir “zefiran Kuyusu”