MÜZDELİFE nin (Fazilet ve Hikmetleri)
MÜZDELİFE NEDİR, NERESİDİR?
Arafat ile Mina arasında, Harem sınırları içerisinde, Arafat Vakfesi’nden sonra ikinci vakfenin yapıldığı mukaddes yerdir.
Toplam alanı 963 hektar olan ve günümüzde sınırları işaret levhalarıyla belirlenen Müzdelife, Mekke-i Mükerreme’ye 13 km. mesafededir.
Müzdelife; İzdilaftan, yakınlık ve toplanmak manasına gelir. Bu adın verilmesi; Hac mevsiminde Arafat’tan inen insanların toplanarak zikir, dua ve vakfe ile Allah’a yaklaşmaları sebebiyle, Bu yerin Allah’a yaklaştırmasından dolayı verilmiştir
Ayrıca bazı âlimler Kur’ân-ı Kerim’de; “Arafat’tan indiğiniz zaman Meş’ari Haram yanında Allah’ı zikredin” Bakara sûresi, 2/198) ayet-i kerimesinde geçen “Meş’ari Haram” ile Müzdelife’nin kastedildiğini söylemişlerdir. Diğer bazıları da bunun Müzdelife’de Peygamber Efendimiz’in vakfe yaptığı Kuzah Tepesi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Müzdelife’de Kuzah Dağı’nın yanında Mescid-i Meş’ari Haram (Mescid-i Âdem) isminde bir mübarek mescid vardır.
MÜZDELİFE VAKFESİ NASIL YAPILIR?
Zilhicce ayının 9. yani Arefe günü
Güneş tamâmıyla battıktan sonra, Hazret-i Peygamber sav, terkisinde Üsâme bin Zeyd ra. olduğu hâlde Arafat’tan Müzdelife’ye doğru hareket etti.
Hazret-i Peygamber, Vedâ Haccı’nda Minâ ile Müzdelife arasındaki Batn-ı Muhassir’den hızlı olarak geçtiler. Sahâbî hayretle:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Ne hâl oldu ki sür’atlendiniz?” diye sordu. Hazret-i Peygamber:
“–Cenâb-ı Hak, bu mevkîde Ebâbîl kuşlarını göndererek Ebrehe’nin fil ordusunu helâk etmişti. O kahırdan bir hisse gelmesin diye hızlandım…” buyurdular. (Nevevî, Şerhu Müslim, XVIII, 111; İbn-i Kayyım, II, 255-256)
Müzdelifeye varinca yatsı vaktinde cem’ yaparak bir ezân ve iki kâmetle önce akşam, arkasından da yatsı namazını kıldırdı. Allâh Resûlü fecir doğuncaya kadar Müzdelife’de kaldı. Gün iyice aydınlanıncaya kadar Müzdelife’deki vakfeden ayrılmadı. Bu esnâda telbiye ve duâya devâm ediyordu.
Resûlullâh Minâ’da atacağı taşları Müzdelife’de topladı. Güneş doğmadan Müzdelife’den ayrıldı. Ashâbına cemrede atacakları taşları toplamalarını emretti.
Peygamber Efendimiz (sav.)
“Kim burada (Müzdelife’de) (sabah) namazını kılar, sonra bizimle burada bulunur, öncesinde gece veya gündüz Arafat’ta vakfe yaparsa haccı tamam olmuştur.”(1 Nesâî, Menasikü,, 211. V, 263. Ebû Dâvûd, Menâsik, 69. II, 487. Ahmed, IV. 261. Dârimî, Hac, II, 59. bk. İbn Mâce, Menâsik, 57, II, 1004.)
Müzdelife Vakfesinin Zamanı: Peygamber Efendimiz’in güneş doğmadan Müzdelife’den ayrılmasını esas alan Hanefilere göre vakfenin zamanı, kurban bayramı günü fecri sadıkın doğması (sabah namazı vaktinin girmesi) ile başlar, güneşin doğması ile biter. Bu süre içinde az bir vakit dahi olsa Müzdelife’de bulunursa vacip yerine gelmiş olur. Hanefi mezhebine göre fecirden önce veya güneş doğduktan sonra yapılan vakfe geçerli değildir
MÜZDELİFE VAKFESİNİN RÜKNÜ
Müzdelife sınırları içerisinde belirlenen zaman diliminde kısa bir süre bulunmak veya buradan geçmek rükündür.
Bir kimse bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuyarak, ayık veya baygın, oturarak, yürüyerek veya vasıta içerisinde, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyetli veya niyetsiz olarak Müzdelife Vakfesini yapsa vacip yerine getirilmiş olur.
MÜZDELİFE VAKFESİNİN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI
a) Hac İçin İhramlı Olmak
Diğer hac menasiki gibi Müzdelife vakfesi de ihramsız geçerli olmaz.
b) Arafat Vakfesini Yapmış Olmak
Arafat vakfesini yapmayan kimsenin haccı, dolayısıyla Müzdelife vakfesi geçerli olmaz.
c) Vakfeyi Müzdelife Sınırları İçinde Yapmak
Muhassır vadisi dışında Müzdelife’nin her yerinde vakfe yapılabilir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Müzdelife’ nin her tarafı vakfe yeridir.”“(Ancak) Muhassir Vadisinden uzak durun” buyurmuş, Akabe cemresine atılacak taşları buradan toplatmıştır.
d) Vakfeyi Belirli Zaman İçinde Yapmak
Müzdelife vakfesinin zamanı, bayramın birinci günü fecr-i sadıktan güneşin doğmasına kadar olan süredir.
Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre Arefe gününü bayrama bağlayan gecenin yarısından fecr-i sadığa kadar geçen süredir. (Gece yarısı, güneşin batışı ile fecr-i sâdık arasındaki sürenin ortasıdır. )
Mâlikî mezhebine göre arefe günü akşamı güneşin batışından bayram sabahı fecr-i sadığa kadar olan süredir.
Mazereti olanların, Müzdelife’den geçerek Mina’ya veya Mekke’ye gitmeleri caizdir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), eşlerini ve zayıf kimseleri geceden Mina’ya göndermiştir.(Nesâî, Menâsik, 208, 214. V, 261-262, 266)
MÜZDELİFE VAKFESİNİN VACİPLERİ
Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre Arefe günü Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını ister münferit ister cemaatle olsun, yatsı vakti içinde cem’-i te’hîr ile kılmak vâciptir.
Abdullah ibn Ömer r.a ,“Allah’ın Elçisi, akşam namazı ile yatsı namazını Müzdelife ‘de birleştirerek kıldı. Akşamı üç, yatsıyı iki rekat olarak bir kametle kıldı” demiştir.
Hanefî mezhebinden Ebû Yusuf ile Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre Müzdelife’de akşam ile yatsı namazlarını cem-i te’hîr ile kılmak sünnettir.
Bu namazlar yatsı vaktinin çıkmasından endişe edilmedikçe Arafat’ta veya yolda kılınmaz; kılındığı takdirde, henüz yatsı vakti çıkmadan Müzdelife’ye ulaşılırsa, Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre yeniden kılınır. Diğer müçtehitlere göre Müzdelife’ye ulaşmadan kılınması mekruh ise de kılındığı takdirde iadesi gerekmez.
Cem’-i takdîm ve cem’-i te’hîr ile kılınan namazlarda, iki farz arasında başka namaz kılınması mekruhtur. Bu sebeple akşamın sünneti ve yatsının ilk sünneti kılınmaz. Yatsının son sünnetiyle vitir kılınır. Cem-i te’hîr ile namaz, bir ezan ve bir kametle kılınır. Yatsı namazı için ayrıca ezan ve ikamet gerekmez.
Müzdelife vakfesinin sünnetleri şu şekildedir.
a) Arefe gününü bayram gününe bağlayan geceyi burada geçirmek
b) Vakfeyi Kuzeh dağı üzerindeki Meş‘ar-i Harâm civarında yapmak
c) Sabah namazını erkence kılmak
d) Sabah namazından sonra telbiye, tekbir, tehlîl, zikir, dua ve istiğfar ile vakfeyi ortalık aydınlanıncaya kadar sürdürmek
e) Ortalık iyice aydınlandıktan sonra güneş doğmadan Mina’ya hareket etmek
Sünnetlerin terk edilmesi ile bir ceza gerekmez, ancak sünneti terk eden kimse sünnet sevabından mahrum kalmış olur.
Şeytana atılacak taşlar Müzdelife’den toplanmalıdır.
Müzdelife’den hurma çekirdeği, nohut veya barbunya büyüklüğünde remy yapmak için 70 taşın toplanması müstehabdır. Başka yerlerden ve yoldan toplanması da câizdir. Fakat Cemrelerin, (yani taşlama yapılan yerlerin) yanından alınmamalıdır. Nitekim hadîs-i şerifte geldiğine göre kimin haccı kabul olursa, onun attığı taşlar kaldırılmaktadır. Kimin haccı kabul olmuyorsa, onun attığı taşlar orada kalmaktadır. Lihâza orada bulunan taşlar (merduttur). Onlar alınmamalıdır. Eğer biri onlardan alarak atarsa, bu da câizdir, fakat tenzîhen mekruhtur.
Müzdelife nin Hikmeti
Müzdelife nin Hikmeti
Müzdelife, Kur’ân-ı Kerîm’de işâret edilen “el-Meş‘aru’l-Harâm”ın rûhâniyetiyle rahmet tezâhürlerinin dolu olduğu bir mekândır. Kalbleri, Rabbin azamet, kudret, muazzam saltanat ve ilâhî tecellîleri ile yoğurup dünyâ ve âhıreti arkaya atma yeridir.
Müzdelife ziyareti sırasında kişi, Yüce Allah’ı hayatında ne derece andığının bir muhasebesini yapmalıdır. Çünkü Müzdelife’deki Meşar-i Haram, Kur’an’da, insanların Allah (c.c.)’ı çokça zikretmeleri emriyle birlikte geçmektedir.
Müslümanın övgüye lâyık en önemli niteliklerinden biri, her daim Allah’ı anması, ve O’nu unutmamasıdır. Yüce Allah, “Beni anın ki ben de sizi anayım…” (Bakara sûresi, 2/152) buyurmaktadır. Gerek genişlik ve rahatlık zamanlarında ve gerekse sıkıntılı ve zor zamanlarda Allah’ı anan kişi, her zaman Allah’ın yardımını yanında bulur. Müzdelife, bu nitelik karşısındaki konumumuzu değerlendirme yeridir. Bu bakımdan “…Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin…” (Bakara sûresi, 2/198) ayetinde özellikle, Allah’ı, üzerinde anmamız zikredilen Müzdelife’yi ziyaret ederken O’nu anma ve unutmama konusundaki konumumuzu gözden geçirmeli, bu açıdan bir nefis muhasebesi yapmalıyız.
Müzdelife, Peygamber Efendimiz’e üzerinde kul hakkı olanların da bağışlanacağına dair müjdenin verildiği, şeytanların ise perişan olduğu yerdir.
Peygamber Efendimiz (sav.) Arafat’ta ümmetinin affı için yaptığı duayı burada da tekrarlamış ve bunun ardından gülümsemişti. Bunun sebebi sorulunca “duasının Allah tarafından kabul edildiğini, bunu öğrenen şeytanın nasıl perişan olduğunu gördüğü için” gülümsediğini ifade etmiştir.
Allahu Teala sevdiklerini götürdügü o güzelim yerlere biz zayif kullarinida kabul buyurub tekrar tekrar gitmeyi nasib etsin.
DETAYLI BILGILER
MÜZDELİFE’DE NAMAZLARI CEM ETMENİN ŞARTLARI
Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını cem ederek kılmanın başlıca şartları şunlardır:
1) Hac ihramının olması. Hac ihramına girmemiş kimsenin cem yapması câiz değildir.
2) Arafat vakfesinin mukaddem olması. Eğer bir kimse önce Müzdelife’de durarak akşam ve yatsı namazlarını cem eder, sonra Arafat’a giderse, önce yapılan cem sahih olmayacaktır.
3) On Zilhicce gecesinin olması, on Zilhicce gecesi fecrin doğmasına kadar cem yapılabilir.
4) Müzdelife’de cem etmek eğer Müzdelife’den önce veya Müzdelife’den çıkılarak cem yapılırsa, câiz olmayacaktır.
5) Yatsı namazı vaktinin olması. Eğer Müzdelife’ye yatsı vaktinden önce varılırsa, yatsı vakti girmeden önce akşam namazı kılınmamalıdır.
6) Her iki namazı tertiple kılmak; eğer önce yatsı namazı kılınır, sonra akşam namazı kılınırsa, o zaman yatsı namazı tekrardan kılınmalıdır.
MÜZDELIFEDE GECEYI NASIL GECIRMELI
İzah: Müzdelife’de akşam ve yatsı namazları birlikte kılınmaktadır. Müzdelife’ye ulaşınca namazları edâ etmede acele etmek müstehabdır. Hatta eğer bir sıkıntı yoksa, eşyalar binekten sonradan indirilmelidir.
Yatsı namazı vakti girince bir ezan ve bir ikāmetle akşam ve yatsı namazları kılınmalı, akşam namazı önce, yatsı namazı ondan sonra kılınmalıdır. Yatsı namazı için ayrıca ezan ve ikāmet getirilmemelidir. İki namaz arasında sünnet ve nafile de kılınmamalıdır. Akşam ve yatsının sünnetleri ve vitir namazı yatsı namazı kılındıktan sonra kılınmalıdır. Bunun gibi bir zaruret olmaksızın iki namaz arasında başka bir işle de meşgul olunmamalıdır. Eğer iki namaz arasında mesafe uzarsa, o zaman ezan ve ikāmet tekrardan getirilmelidir.
Her iki namaz arasında yemek, içmek gibi… Örfen mesafe denilecek bir işte meşgul olunmamalıdır. Eğer bu kadar fasıla olursa, o zaman yatsı namazı için ikāmet iade edilmeli, ezan iade edilmemelidir.
Akşam ve yatsı namazlarından fariğ olduktan sonra Müzdelife’de kalınmalıdır. Müzdelife’de fecrin doğmasına kadar kalmak sünnet-i müekkededir.
Müzdelife’de yatsı namazı kılındıktan sonra gece boyu uyunmamalıdır. Namaz, tilâvet-i Kur’ân, zikir ve duayla meşgul olunmalıdır, çünkü bu gece Kadir gecesinden daha efdaldir.
Müzdelife’de akşam namazı edâ niyetiyle kılınmalıdır, kazâ niyetiyle kılınmamalıdır. Kazâ niyetiyle kılınsa da namaz olacaktır.
Müzdelife’de akşam ve yatsı namazlarını cem etmek için cemaat şart değildir, ister cemaatle olsun, ister münferid her iki namaz cem edilmelidir. Fakat cemaatle kılınması efdaldir.
Vitir namazı vâcibtir. Onu edâ etmek mukim ve misafir, her iki tarafa da vâcibtir. Sünnetlere gelince, müekkede sünnetleri edâ etmek mukim için gereklidir, misafir ise kılıp kılmama da muhayyerdir.
Eğer akşam veya yatsı namazları Arafat’ta veya yolda kılınırsa, Müzdelife’ye gelindiğinde tekrardan kılınmalıdır. Eğer tekrardan kılınmaz ve fecir doğarsa, o namaz kâfidir. Kazaları da vâcip olmayacaktır.
Eğer Arafat’tan dönerken yolda bir hâdise meydana gelirse ve Müzdelife’ye ulaşana kadar fecrin doğma endişesi olursa, o zaman yolda akşam ve yatsı namazlarını kılmak câiz olacaktır, fakat bu durumda her namaz kendi vaktinde kılınmalıdır.
Eğer Arafat’ta dönerken yol unutulur ve Müzdelife’ye ulaşılamazsa, o zaman namaz muahhar edilmeli ve Fecr-i Sadık’a yakın kılınmalıdır.
Müzdelife’de iki namazı cem ederek kılmak vâcibtir. Arafat’ta öğle, ikindi namazlarını cem etmek ise, bunun hilafına sünnettir. Müzdelife’de cem yapmak için padişah veya onun naibinin bulunması şart değildir. Cemaat de şart değildir. Burada namazdan önce hutbe de mesnun değildir. Burada iki namaz için ikāmet bir tek yapılmaktadır.
İzah: Arafat’ta öğle ile ikindiyi, Müzdelife’de akşamla yatsıyı cem etme arasındaki farklılık nedenleri başlıca şunlardır:
1) Müzdelife’de akşamla yatsı namazını cem etmek vâcibtir, Arafat’ta ise öğleyle ikindi namazlarını cem etmek sünnet veya müstehabdır.
2) Müzdelife’de cem yapmak için sultan veya onun naibinin bulunması şart değildir, Arafat’ta ise şarttır.
3) Müzdelife’de cemaat şart değildir, aksine burada namazlarda olduğu gibi sünnet-i müekkededir, Arafat’ta ise cemaat olmadan cem yapmak câiz değildir.
4) Müzdelife’de namazdan önce hutbe mesnun değildir, Arafat’ta ise mesnundur.
5) Müzdelife’de iki namaz cem edilirken sadece bir tek ikāmet getirilmektedir, Arafat’ta ise iki ikāmet getirilmektedir.
Tenbih:
Arafat ve Müzdelife’nin dışında diğer yerlerde Cem’a Beyne’s Salateyn câiz midir, yoksa değil mi?
Hanefilerin dışında kalan mezhep imamlarına göre câizdir, Hanefilere göre ise hakikaten cem yapmak câiz değildir, yani bir namazın vaktinde iki farz namazı kılmak câiz değildir. Elbette süraten cem yapmak câizdir, yani öğle ve akşam namazlarını vaktin sonunda, ikindi ve yatsı namazlarını da vaktin başında kılmak… Bu şekilde namazlar hakikaten kendi vakitlerinde kılınmış olacaktır ve süraten cem olmuş olacaktır. Bu konunun tafsilatı namaz bölümünde detaylıca gelmiştir. Dileyen oradan mütâlaa edilebilir.
وَمَا تَوْفِيقِي إِلَّا بِاللّٰهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ
“Başarım ancak Allah’tandır, O’na güvendim; O’na yöneliyorum” dedi.
Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: “Sevde radıyallahu anhâ Müzdelife’den gece yola çıkmak için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dan müsaade istedi. Kendisi cüsseli ve ağır yürüyüşlü bir kadındı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona müsaade buyurdular.” Âişe Validemiz devamla diyor ki: “Keşke ben de Sevde gibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dan müsaade isteseydim.” Âişe radıyallahu anhâ Müzdelife’de hep imamla yola çıkardı.
İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Müzdelife gecesi (geceden Mina’ya) yola çıkardığı ehlinden zayıf olanlar arasındaydım.”
Müzdelife vakfesinin vakti 10 Zilhicce günü fecrin doğmasından, güneşin doğmasından az öncesine kadardır. Sünnet olan şudur ki; fecir doğasıya ilk vaktinde sabah namazı kılınmalı, namazdan fariğ olduktan sonra da vakfe yapılmalıdır. Süreç doğmadan öncesine kadar dua istiğfar tazarru ve (ibtihal[1] ابتهال) ile meşgul olunmalıdır. Sürecin doğmasına az bir zaman kala da Mina’ya hareket edilmelidir. Muhassır Vadisinde namaz kılmak mekruhtur. Bilmeden kılınmışsa, önemli değil, namaz edâ olacaktır. Orada vakfe yapmak ise câiz değildir.
Fecr-i Sâdık olunca karanlıkta imamla birlikte eğer mümkünse sabah namazı kılınmalı, yoksa ayrıca cemaat yapılmalıdır. Ayrıca kılmak da câizdir, fakat cemaatle kılmak efdaldir. Sabah namazından sonra imamın yanında —eğer mümkünse— Cebel-i Kuzah’a gelerek, yoksa ona yakın bir yerde Arafat’ta olduğu gibi vakfe yapılmalıdır.
Müzdelife’de bazı kafile başkanları kendi kolaylıklarını düşünerek sabah namazının vakti girmezden evvel sabah ezanı okumaktadırlar. O vakitte sabah namazının kılınması câiz değildir. Fecr-i Sâdık olmadan evvel Müzdelife’den çıkma nedeniyle dem vâcip olacaktır. Fecr-i Sâdık’ın doğduğu yakîni olunca sabah namazı kılınmalıdır. Ondan sonra da Müzdelife’den çıkılmalıdır.
Bu vakfede de kesretle salavat-ı şerife, tekbir, tehlil, istiğfar, telbiye okunmalı ve zikir edilmelidir. Dua ederken kaldırıldığı gibi eller kaldırılmalıdır.
Müzdelife vakfesinin sahih olması için vakfeden önce ihramın olması, Arefe vakfesinin yapılmış olması, zaman, mekân ve vakit şarttır. Yani Müzdelife’de iki namazın cem edilerek kılınması için olan şartlar vakfe için de geçerlidir. Müzdelife vakfesinin vakti fecrin doğmasından güneşin doğmasına kadardır. Eğer bir kimse güneş doğduktan sonra veya fecrin doğmasından önce vakfe yaparsa, yapılan vakfe sahih olmayacaktır.
Az bir zaman dilimi de olsa, bu vakitte vakfe yapılması vâcibtir. Eğer yolda yürüyerek bile bu vakitte Müzdelife’den geçilirse, vakfe olacaktır, ister uyuyarak, ister uyanık, ister baygın bir hâlde geçilmiş olsun, ister Müzdelife olduğu bilinsin veya bilinmesin.
Eğer bu vakitte Müzdelife’de vakfe yapılmaz veya fecrin doğmasından önce geceleyin oradan gidilirse, o zaman dem vâcip olacaktır. Elbette eğer şer’î bir mazeretten dolayı beklenmezse, örneğin hastalık, yahut zayıflık vs., o zaman dem vâcip olmayacaktır.
Eğer kadın izdiham nedeniyle Müzdelife’de kalmazsa, ona dem vâcip olmayacaktır. Eğer erkek izdiham nedeniyle orada kalmazsa, ona dem vâcip olacaktır. Eğer fecrin doğmasından sonra karanlıkta Müzdelife’den ayrılınırsa, dem vâcip olmayacaktır, çünkü vâcip miktarda vakfe olmuştur.
Müzdelife vakfesini terk etmenin şer’î hükmü nedir?
Bu durumda sağlıklı kimseye dem vâcip olacaktır, çünkü o bunu şer’î bir özrü bulunmadan terk etmiştir.
İzah: Eğer Müzdelife vakfesi semâvî bir özre binaen yapılamazsa, örneğin çaba sarf edilmesine rağmen Arafat’tan güneş doğana kadar Müzdelife’ye ulaşılamazsa, o zaman bir ceza vâcip olmayacaktır. Elbette eğer mahlûk tarafından bir engellemeden dolayı veya âmeden terk edilirse, o zaman dem vâcip olacaktır.
Müzdelife vakfesinden sonra haccın geriye kalan efallerini terk eden kimse hakkında hüküm nedir?
Böyle bir kimse terk-i remyden dolayı bir dem, eyyam-ı nahr’da halak yaptırmadığı için bir dem, ziyaret tavafını tehirden dolayı bir dem, toplam üç dem vermelidir. Eğer yaptığı hac kıran yahut temettü ise, bir de dem-i şükür vermelidir. Dem-i şükürde tehî nedeniyle bir dem daha vermelidir. Eğer dem-i şükürden evvel halak yaptırdı ise, onun için de bir dem vermelidir. Halakı Harem dışında yaptırdı ise, ondan dolayı da bir dem vermesi vâcip olacaktır.
MÜZDELİFE’DEN MİNA’YA DÖNÜŞ
Güneşin doğmasını iki rekât namaz kılabilecek kadar bir vakit bâkî kalınca nihayet sükûnet ve vakarla Müzdelife’den Mina’ya gidilmelidir. Yolda telbiye ve zikirlerle yürünmelidir. Batn-ı Muhassır’ın kenarına gelindiğinde ondan uzaklaşılarak oradan çıkılmalıdır. Eğer binek varsa, binek hızlandırılarak gidilmelidir. Vadi-i Muhassır’dan beş yüz kırk beş kulaca yakın mesafe çıkıldığında yine yavaşlanmalıdır. Vadi-i Muhassır’ın mesafesi ölçüsü bu kadardır. Günümüzde bu mesafeye nişanda konulmuştur.
Muhassır Vadisinden geçilirken şu dua okunmalıdır:
اَللّٰهُمَّ لَا تَقْتُلْنَا بِغَضَبِكَ وَلَا تُهْلِكْنَا بِعَذَابِكَ وَعَافِنَا قَبْلَ ذٰلِكَ.
“Allah’ım bizi gazâbınla zelil kılma,
azâbınla helâk etme ve bundan önce bize âfiyet ver”.
[1]
Yalvarıp yakarma, tazarru, niyaz.
MÜZDELİFE VAKFESİNİ TERK ETMEK
Müzdelife vakfesini terk eden kimseye kurban vâcibtir, çünkü Müzdelife vakfesi vâcibat-ı hacdandır.
Velhamdulillahirabbilalemin