Hazret-i Mus’ab Bin Umeyr (r.a)


Birinci Akabe Beyatı’nda Peygamber Efendimiz tarafından kabilelere dini öğretmekle görevlendirilen ve ayetle övüldüğü rivayet edilen sahabelerden biri olan Hz. Musab’ın Uhud’daki şehadeti ve ardından yaşananlar…

Fahri Âlem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri hicretten evvel, bu zatı birinci Akabe’de bey’at eden on iki zat ile talimi din ve Kur’an için Medine-i Münevvere’ye irsal buyurmuştu. Esad bin Zürâre Hazretlerinin evinde misafir idi. Üseyyid bin Hudayr ve Sâd İbn-i Muaz, radıyallahu anhüm hazeratı onun delaletiyle Müslüman olmuşlardır.

AYETLE ÖVÜLEN SAHABİ

Hazreti Musab Uhud’da yirmi yerinden yaralanmıştır. İbn-i Kam’etü’l Leysî tarafından şehit edilmiştir. Kırk yaşında ve daha ziyade idi. Müşarun ileyh:

“Mü’minlerden öyle erler vardır ki Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar…” (Ahzab, 23) ayet-i celîlesinde senâ buyurulan zevât-ı kirâmdandır. Müşarun ileyh şehid olunca bayrağı Hazreti Ali radıyallahu anh almıştır.

HZ . MUS’AB BİN UMEYR ( R.A . ) ‘ IN KISA HAYATI

Hz . Mus’ab bin Umeyr radiyallahu anh Islam’ı kabul etmeden önce çok nazlı büyütülmüştü , varlıklı gençlerdendi . Babası ona iki yüz dirhemlik elbiseler alıp giydirirdi . Gençti , çok fazla naz ve nimet içinde büyümekteydi . İslam’ın ilk zamanlarında ailesinden habersiz müslüman olmuştu . Bu ( gizlilik ) hali devam ediyordu . Birisi onun ( müslüman olduğunu ) ev halkına haber verdi . Bunun üzerine ailesi onu bağlayarak hapsetti . Birkaç gün bu durumda kaldı . Bir fırsatını buldu ve gizlice kaçtı , Habeşistan’a hicret edenlere katılıp onlarla hicret etti . Oradan dönüşte Medine – i Münevvere’ye hicret etti . Kanaat ve yoksulluk içeri sinde bir hayat geçirmeye başladı . Öyle bir darlık içindeydi ki , bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir yerde otururken Hz . Mus’ab radıyallahu anh önünden geçti . Üzerinde birçok yerinden yırtılmış bir elbise vardı . Elbisenin bir yerine bez yerine deriden yamalık yapılmıştı . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem onun bu halini ve önceki halini anlatırken gözleri yaşardı . Uhud savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi . Müslümanlar son derece perişan bir vaziyette dağılmakta iken o dimdik ayaktaydı . Bir kafir ona yaklaştı ve sancak düşsün ve müslümanların yenilgisi açığa çıksın diye kılıcıyla onun elini kesti . O sancağı hemen diğer eline aldı , kafir diğer elini de kesti . Mus’ab sancak düşmesin diye iki kolunu birleştirerek bayrağı bağrına bastı . Bunun üzerine kafir ona bir ok attı . Bu yüzden o şehid oldu . Ama yaşadığı müddetçe sancağı düşürmedi . Ondan sonra yere düşen sancağı derhal bir sahâbi kaldırdı .

Mus’ab defnedileceği sırada üzerinde sadece vücudunun tamamını örtmeyecek kadar bir bez parçası vardı . Baş tarafı örtülse ayakları açılıyor , ayakları örtülse baş tarafı açılıyordu . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ” Baş tarafı bezle örtülsün , ayaklarına da izhir otu konulsun ” buyurdu .

İZAH : Işte , iki yüz dirhemlik elbiseler giyen , nazlar içinde büyüyen bu nazik gencin hayatının sonu böyleydi . Olduğu gün kefenine yetecek kadar bir bez dahi bulunmuyordu . Ama onda öyle bir azim vardı ki , hayatında Islam sancağını yere düşürmedi , iki eli kesildi ama yine de onu bırakmadı . Çok nazla büyütülmüştu . Ancak iman o yüce insanların kalplerine öyle bir şekilde yerleşiyordu ki artık o iman onlarda kendinden başka hiçbir şeyi bırakmıyordu . Iman , onları para , pul , rahat , dinlenme gibi her çeşit şeylerden ayırarak kendisiyle meşgul ediyordu. (Fezaili Amel sayfa 76)

HZ. MUSAB’IN KILIĞINA GİREN MELEK

Mervîdir ki Musab radıyallahu anh şehid olunca, sancağı melaikeden biri Musab sûretine girerek almış, Hazreti Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, onun şehâdetinden henüz haberdar olmadıklarından, alemdâra hitaben: “Tekaddem Ya Musab” yani “İleri git ya Musab” buyurunca melek dönüp vechi seâdete nazar ettiğinde alemdârın melek ve Hazreti Musab’ın şehid olduklarını anlamışlardır.

KIYAMETE KADAR SELAMINIZA KARŞILIK VERECEKLER

Ubeyd bin Ümeyr radıyallahu anh’dan mervîdir ki Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri şehit olarak yere düşmüş bulunan Hazreti Musab’ın yanında tevakkuf buyurup (durup)  “Ve Rasûlullah dahi şehâdet eder ki siz yevm-i kıyamette nezd-i Hak’ta şühedâ-i kirâmsınız!” buyurdular. Sonra halka dönerek buyurdular ki “Ey nâs! gelin bunları ziyaret edin ve kendilerine selâm verin. Nefsim yed-i kudretinde olan Cenâb-ı Hakk’a kasem ederim ki yevm-i kıyamete kadar her kim bunlara selâm verirse, bunlar da redd-i selâm (Selâmı almak ve mukabele etmek ) ederler.”