HATİM NEDİR?
Hatîm, Ka’be’nin kuzey cephesinde altın oluğun akacağı yarım dairelik bir yer vardır ve yarım duvar ile çevrilmiştir. Bu duvara “Hatîm” veya “Hazîre-i İsmail”, bunun kuşattığı o yere de “Hicru’l-Ka’be” denilir. Buranın vakti ile Ka’be’ye dâhil olduğu, ancak yapılan bir tamîr sırasında malzeme yetmediği için dışarıda bırakıldığı bilinmektedir. Bu yüzden tavaf yapılırken bu yarım duvarın dışından yapılır.
Kâbe’nin kuzeybatı duvarı (Rükn-i Irâkî ile Rükn-i Şâmî arası)nın karşısındaki zeminden 1,32 metre yükseklik ve 1,55 metre kalınlığında yarım dâire şeklindeki duvarla çevrili yerin Kâbe’den itibâren ilk 3 metrelik kısmına Hatîm denir. Hazret-i İbrâhîm – aleyhisselâm-’ın yaptığı Kâbe binâsına bu kısım da dâhildi. Kureyş tarafından Kâbe tâmir edilirken malzeme yetmediği için bu kısım dışarıda bırakılmıştı. Geri kalan 5,46 metrelik kısım ise Hicr-i Kâbe, Hicr-i İsmâîl veya Hatîra diye isimlendirilir. İbrâhîm -aleyhisselâm-, Hâcer vâlidemiz ve oğlu İsmâîl için buraya erâk ağacından bir gölgelik yapmıştı. Hazret-i Hâcer’le oğlu İsmâîl -aleyhisselâm-’ın Hicr bölgesine defnedildiği rivâyet edilir. Tavâfın Hicr’in dışından yapılması vâcip görülmüştür.
HİCR NEDİR?
Kabe’deki Hicr nedir? Hicri İsmail alanı neresidir? Hicr kelimesinin anlamı nedir? Hicri İsmail Makamı’nın İslam tarihindeki önemi nedir?
Kâbe’nin kuzeybatı duvarının önünde iki ucu Rüknüşşâmî ile Rüknülırâkî’den 2 m. kadar mesafede olan ve “hatîm” adı verilen yarım daire şeklinde 1,31 m. yüksekliğinde duvarla çevrili olan ve Kâbe’den ayrılmış olmakla birlikte onun bir parçası olan kısma “Hicr” veya “Hicru İsmâil” adı verilir.
Burası başlangıçta Kâbe’ye dahil idi ve 605 yılındaki yeniden inşası esnasında Mekkeliler ellerindeki malzemenin, Hz. îbrâhim’in temelleri üzerine yapılacak inşaatı tamamlamaya yetmeyeceğini anlayınca binanın daha küçük tutulmasına karar verdiler; Hicr adı verilen yeri göğüs hizasında bir duvarla (Hatîm) çevirerek Kâbe’nin dışında bıraktılar ve Kâbe’den olduğu anlaşılsın diye burayı taşla döşediler. Nitekim Hz. Âişe -radıyallâhu anhâ-, Kâbe’ye girip namaz kılmak istediğini söylediğinde Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in onu elinden tutarak Hicr’e soktuğu, “Kâbe’ye girmek istersen burada namaz kıl, çünkü o Kabe’den bir parçadır” buyurduğu bilinmektedir (Tirmizî, “Hac”, 48; Nesâî, “Hac”, 128).
Emevîler’den iktidara gelen Yezîd b. Muâviye’ye biat etmeyerek Hicaz’a 9 yıl 22 gün hâkim olan Abdullah b. Zübeyr burayı Hz. İbrâhim -aleyhisselâm-‘ın temellerini esas alarak Kâbe’ye dahil etti (684). 692 yılında Mekke’ye girerek Abdullah b. Zübeyr’i ortadan kaldıran Haccâc b. Yûsuf, Halife Abdülmelik b. Mervân’ın onayını alarak Hicr’i tekrar eski haline getirdi.
DIŞARIDA KALAN BÖLÜM: HİCR-İ İSMAİL
Kâbe’nin, bugünkü şeklini almasıyla dışarıda kalan bölüm bugün ‘Hicr-i İsmail’ olarak bilinen ve yarım daire şeklinde işaretlenen kısımdır. Bu kısım, yine yarım daire şeklinde, yüksek olmayan bir duvarla çevrilidir.
Rüknü Iraki ve Rüknü Şami arasında (11,28 cm), yerden 1 metre 32 santimetre yüksekliğinde, 1 metre 55 santimetre kalınlığında, yarım daire şeklinde iki ucu açık olan alandır. Bu alanı çevreleyen duvara ‘koparmak, ayırmak’ anlamında ‘Hatim’ denir. Kâbe’nin bir parçası olan bu kısım, ayrılmış anlamında ‘Hicr’ kelimesiyle ifade ediliyor.
Hicr bölümü dairenin orta noktasından ölçülürse, 8,46 cm. uzunluğundadır. Ancak bunun yaklaşık üç metresi (2.29 cm) Kâbe’nin içine dâhildir. Bundan dolayı tavaf yapılırken, Hatim dışından tavaf yapılır.
Hicr-i İsmail’in Kâbe alanına dâhil olmayan bölümünün, İsmail (a.s.)’ın evi ve keçilerine mahsus olan ağıl yerinden geldiği, daha sonra bu alanın da Hicr’e dâhil edildiği rivayet ediliyor.
Hicr-i Kâbe’de namaz kılınır, dua edilir fakat kıble olarak buraya karşı namaz kılınmaz. Bu boşlukta Kâbe’ye yönelerek namaz kılınabilir, dua edilebilir. Ancak Kâbe’ye olduğu gibi buraya yönelip namaza durulmaz.Kabeye dönmek gerekir.
Hz.Hacer ve Hz. Ismail’in kabirleri buradadır. O yüzden de bu cihette şazırvan bulunmaz.
Altın oluk bu taraftadır.Kabenin dışında kalan içi buradadir. Darun Nedve bu taraftadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) müşriklerin Darunnedveden takip ettikleri, Bedirde gebertilenUtbe b. Rebia’nin Hz. Ebu Bekir (r.a)’i bayılana kadar ayakkabisi ile darb ettiği yer buradadir.
Bedir Savaşı sonrası esir alinan yolda Hz Ali tarafından boynu vurulan, üstelik Peygamber Efendimizin (s.a.v) komşusu olan ve Efendimizin üzerine yüz kiloluk deve işkembesi koyan Utbe b. Muayt’in bu iskenceyi yaptigi yer burasidir.( 12 yasinda Hz.Fatimanin Baba baba diye Kabede yankilan sesi ile üzerinden iterek kurtulmuştur.)
Ibrahim’in geldiği ve gittigi güzergah bu taraftadır.Medine- Kudüs- Istanbul, Türkiye bu taraftadır.
Daha nice hadislere şahit mekan.. Hicr ve Hatim diye geçmemek lazim burayı..