HAC YAPMAYA TEŞVİK

1) Hz. Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur; ” Kim Allah için hac yapar, hac esnasında fahiş söz söylemez ve günah işlemez se, o annesinden doğduğu günkü gibi hacdan döner. ( Müttefekûn aleyh , Mişkát )

İZAH : Bir çocuk dünyaya geldiğinde masum olarak gelir . Üzerinde herhangi bir günah , herhangi bir hata ve herhangi bir eksiklik olmaz . Allah için yapılan hacda da aynı tesir vardır . Fezâil – i Namaz adh kitabın başında bu konu geçmiştir . Şöyle ki , bu gibi hadislerle küçük günahlar kasdedilmektedir . Gerçi hac hakkında pek çok rivayetler gel diğinden bazı alimlerin yaptığı araştırmanın neticesi şudur ki , hac ile küçük ve büyük bütün günahlar bağışlanır .

Yukandaki hadiste üç konu zikredilmiştir . Birincisi Hac Allah için yapılmalıdır . Yani hacda herhangi bir dünyevi çıkar, şöhret , riya vs. bu lunmamalıdır . Pek çok insan şan ve şöhret için hac yapmaktadırlar . Onlar çektikleri bu kadar sıkıntı ve yaptıkları masraflan sevab yönün den boşuna zayi etmektedirler. Gerçi farz olan hac bu şekilde de eda edilmiş olur . Ancak sadece Allahu Teâlâ’yı razı etmek niyetiyle yapilirsa , farz edà edilmekle beraber pek çok sevab kazanılmış olur . Bu kadar büyük sevabi birkaç insan arasında büyük görünmek niyetiyle zayi etmek ne büyük bir zarar ve hüsrandır .

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur. ” Kıyamete yakın ümmetimin zenginleri , sadece seyrü safà niyetiyle hac yapacaklardır … ( Bir bakıma Londra ve Paris’e eğlenmeye gitmeyip, hicaza gezmeye gideceklerdir. ) Ümmetimin orta sınıfı , ticaret niyetiyle hac yapacaklardır . Ticaret malinı buradan oraya götürecek , oradan da buraya getireceklerdir … Ülema ise riyâ ve şöhret için hac yapacaklardır … ( Yani falan hoca efendi beş defa , filan hoca efendi on defa hac yaptı ” desinler diye hac yapacaklardır. ) Fakirler de dilenmek için hacca gideceklerdir. ” 1

Alimler şöyle yazmışlardır : “ Dünyevî menfaat elde etmek için Haccı Bedel yapan kimseler hac ile ticareti birlikte yapan kimselere dahildirler . ” Bu konu ileride 15 numaralı hadisin izahında gelecektir.

Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur : “ Sultanlar ve devlet başkanları gezinti niyetiyle , zenginler ticaret maksadıyla , fakirler dilenmek niyetiyle , ûlema da şöhret için hac yapacaklardır . ” Bu iki hadis arasında hiçbir çelişki yoktur . İlk hadiste zikredilen zenginden kasit, yüksek seviyedeki zenginlerdir . Bunlar ikinci hadiste sultanlar diye ifade edilmiştir . İkinci hadiste zenginler diye tabir edilen sinif , sultanlardan alt derecede olan zenginlerdir . Bunlar birinci hadiste orta sinif olarak tabir edilmiştir.

Bir hadiste şöyle geçmektedir : Hz . Ömer radiyallahu anh bir defasinda Safa ile Merve arasında oturuyordu . Bir cemaat geldi , develerin den indiler ve Beytullah’ı tavaf ettiler . Safa ile Merve arasında sa’y ettiler . Hz . Ömer radiyallahu anh onlara kim olduklarını sordu, onlar Irakli olduklarını söylediler . Hz . Ömer radıyallahu anh , “ Buraya gelmenizin sebebi neydi ? ” buyurdu . Onlar, “ Hac için geldik ” dediler . Hz. Ömer radıyallahu anh , “ Başka bir gayeniz yok muydu ? Mesela birinden kendi mirasınızı taleb etmek , borçludan borcunuzu tahsil etmek veya herhangi bir ticari gayeniz var mı ? ” buyurdu . Onlar , “ Başka bir gayemiz yoktu ” dediler . Bunun üzerine Hz . Ömer radıyallahu anh , ” Artık yeni baştan amel yapın ( yani artık önceki bütün günahlarınız affolunmuştur ) ” buyurdu.

Yukarıdaki hadiste ikinci mesele şudur ; Hacda Refes yani fahiş söz olmamalıdır . Ondan öncede ayeti kerimede  Felâ refese lafzı geçmişti . Alimlerin yazdığına göre bu kelime , içinde her çeşit boş ve yersiz sözü kapsayan câmi ( genel ) bir kelimedir . Hatta kişinin hanımı na cinsi münasebetten bahsetmesi de buna dahildir . Hatta bu gibi cinsî arzulara gözle veya elle , ( ima ve ) işarette bulunmak bile buna dahildir . Çünkü bu davranışlar şehveti kabartmaktadır .  (1 Kenz’ül Ummal 2 Ithat)

Hadiste zikredilen üçüncü mesele ise hacda fusûk yani isyan ve günah olmaması gerektiğidir . Bu da geride zikredilen ayeti kerime de geçmiştir . Alimler bu kelimenin Allahu Teâlâ’ya karşı her türlü isyanı içine alan geniş manalı bir kelime olduğunu yazmışlardır . Çekişmede buna dahildir . Çünkü oda bir isyandır .

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadiste şöyle buyur muştur : “ Haccin güzelliği, yumuşak konuşmak, insanlara yemek yedirmektir . ” O halde bir kimseye sert konuşmak, yumuşak konuşmanın ziddıdır . Bundan dolayı kişi arkadaşlarına sık sık itiraz etmemeli , köylü ve bedevilere sert davranmamalı , herkese karşı tevâzu ve güzel ahlakla muamele etmelidir . Alimler, güzel ahlak başkalarına eziyet vermemek değil , bilakis başkalarının eziyetlerine tahammül etmektir . Seferin lugattaki manası açığa çıkarmaktır . Alimler, ” yolculuğa sefer denmesinin sebebi insanın ahlakının yolculukta açığa çıkmasındandır ” demişlerdir .

Hz . Ömer radiyallahu anh bir adama , “ Sen falancayı tanıyor musun , nasıl biridir ? ” dedi . Adam , “ Tanıyorum ” dedi . Hz . Ömer radıyallahu anh , ” Sen onunla hiç yolculuk yaptın mı ? ” dedi . Adam , ” Hayır yapmadım ” dedi . Hz. Ömer radiyallahu anh , ” Öyleyse sen onu tanımıyorsun ” buyurdu .

Bir hadiste şöyle geçmektedir : Hz. Ömer radıyallahu anh’ın yanında bir adam bir başkasını , ” Çok iyi adamdır ” diye övdü . Hz. Ömer radıyallahu anh ona , “ Sen onunla hiç yolculuk yaptın mı ? ” buyurdu. Adam , ” Hayır yolculuk yapmadım ” dedi . Hz. Ömer radiyallahu anh , “ Sen onunla herhangi ( alış – veriş gibi ) bir muamelede bulundun mu ? ” buyurdu . Adam , ” Hayır , bir muamelede de bulunmadım ” deyince Hz. Ömer radi yallahu anh , ” Öyleyse sen onun halini bilmiyorsun ” buyurdu . ‘ Doğrusu insanın hali böyle durumlarda ortaya çıkar . öylesine bakıldığında her kes güzel görünür . Ancak çoğu zaman yolculukta hoş olmayan sıkıcı durumlar olmaktadır . Bundan dolayı Kur’an – ı Kerim’de hac ile birlikte Hac’da çekişme yoktur buyruğu özellikle zikredilmiştir . 1 Ithat)


2) Hz. Ebû Hüreyre radiyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; ” Mebrûr olan haccın karşılığı ancak Cennet’tir . “      ( Müttefekûn aleyh , Mişkât )

İZAH : Bazı alimler şöyle demişlerdir : “ Hacci Mebrûr , kendisinde hiçbir günah işlenmeyen hacdır . ” İşte bundan dolayı çoğu alimler , Hacci Mebrûr’un tercümesini Hacci Makbûl olarak yapmaktadırlar . Çünkü âdâb ve şartlara riayet edildiğinde ve hiçbir günah işlenmediğinde inşallah o hac makbul olacaktır . Hz . Câbir radıyallahu anh’ın rivayet ettiği bir hadiste şöyle geçmektedir : ” Haccin mebrûr olması , insanlara yemek yedirmek ve yumuşak konuşmaktır . ” Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur : “ Haccin mebrûr olması yemek yedirmek ve insanlara çok selam vermektir . ” Bir hadiste şöyle geçmektedir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Mebrûr olan haccın karşılığı ancak Cennet’tir ” buyurunca Sahâbe’i Kiram , “ Yâ Rasûlallah ! Mebrûr olan hac nedir ? ” dediler . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , “ Yemek yedirmek ve bol bol selam vermektir ” buyurdu)


3) Hz. Âişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki : ” Arefe gününden başka Allahu Teâlâ’nın kullarını Cehennem’den daha çok azâd ettiği başka bir gün yoktur . ( Yani Arefe günü insanların Cehennem’den azad edil diği kadar başka bir gün bu kadar sayıda insan azad edilmez . ) Allahu Teâlâ ( dünyaya ) yaklaşır , sonra meleklere övünerek , < Bu kullar ne istiyor Buyurur.    ( Müslim , Mişkât ) Terģib  Kenz

IZAH : Allah celle celaluhu’nun yaklaşması veya gökten aşağı inmesi ve buna benzer zikredilen başka ifadelerin asıl hakikatini Allahu Teâlâ bilir . Zira O her an yakındır . Inmek ve çıkmak ( gibi fiillerin ) zâhiri manasından münezzeh ve yücedir . Alimler yukarıdaki hadiste geçen ve ona benzeyen ifadeleri Allah’ın hususi rahmeti olarak yorumlarlar . Buna benzer ifadeler pek çok hadiste geçmektedir. Bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur ; “ Arefe günü olunca Allahu Teâlâ birinci kat semâya inerek meleklere karşı övünerek şöyle buyurur : < Kullarıma bakın ! Benim yanıma saçları dağınık , seferden dolayı bedenleri ve elbiseleri tozlanmış olarak geldiler . Lebbeyk Allahumme Lebbeyk diye nidâ etmekteler . Uzak uzak diyarlardan yürüyerek gelmişlerdir . Sizi şahid tutuyorum ki , Ben onların günahlarını affettim . > Melekler , < Ya Râb ! Falan şahıs günah tarafına mensûbtur . Falanca erkek ve falanca kadında ( aynı haldedir . Bunların hakkında ne denebilir ? ) > derler . Allahu Teâlâ , < Ben onların hepsinin günahlarını bağışladım > buyurur .” Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; “ Bugünden daha fazla hiçbir gün insanlar Cehennem’den azad olmaz .

Bir hadiste şöyle geçmektedir ; Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor : “ Bu kullarım dağınık saçlı olarak Benim huzuruma geldiler . Rahmetimi ümid ediyorlar . ” ( Ondan sonra kullara hitab ederek şöyle buyurur ) ” Eğer sizin günahlarınız kum taneleri kadar da olsa , gökten yağan yağmurun damlaları kadar da olsa , bütün dünyanın ağaçları kadar da olsa yine de bağışlanacaksınız . Hadi bağışlanmış olarak evlerinize dönünüz …

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur : Allahu Teâlâ övünerek melek lerine şöyle buyurur ; “ Bakın , Ben bu kullarıma Rasûlümü gönderdim . Onlar ona iman ettiler . Onlara kitab indirdim . Ona da iman ettiler . Siz şahit olun ki , ben onların bütün günahlarını affettim . ‘

Hulasa pek çok rivayetlerde bu konu zikredilmiştir . Bu gibi hadislere dayanarak bazı alimler şöyle demişlerdir : Hacdaki af sadece küçük günahlara mahsus değildir . Büyük günahlar da hac ile affolunur . O ( Allah ) salahiyet sahibi hükümdardır . O’na isyan etmenin adı günahtır . O , bir adamı yada bir topluluğu Kendi lütfu ile tamamen affe derse , bu ne O’nun lütfu ve kereminden uzak bir şeydir ne de bu konuda başkasının karışma hakkı vardır .

Şifâ adlı eserde Kadı lyâz rahmetullahi aleyh şöyle bir kissa yaz mıştır : Bir cemaat Sa’dûn Havlânî rahmetullahi aleyn’in yanına geldiler ve şu hadiseyi anlattılar : Ketâme kabilesi bir adamı öldürdüler . Cesedini ateşte yakmak istediler . Bütün gece onu ateşin içinde bıraktılar . Ancak ateş onun bedenine hiçbir tesir yapamadı . Bedeni öylece bem beyaz kaldı . Sa’dûn rahmetullahi aleyh , “ Herhalde o üç hac yapmıştır ” buyurdu . İnsanlar , “ Evet . O üç hac yapmıştı ” dediler . Sa’dûn rahmetullahi aleyh , ” Bana şu hadis ulaştıki , < Kim , bir hac yaparsa , o farzı edâ etmiş olur . Kim iki hac yaparsa , o Allah’a olan borcunu ödemiş olur . Kim de üç hac yaparsa , Allahu Teâlâ onun derisini ve kıllarını ateşe haram kılar . > ”


4 ) Hz . Talha bin Ubeydullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; “ Şeytan Arefe günü olduğu kadar başka birgün daha zelil , daha kovulmuş , daha alçak , daha öfkeli olmamıştır . Ancak Bedir savaşı günü müstesnâ … Bütün bunların sebebi şeytanın Arefe günü Allahu Teâlâ’ nin rahmetinin bol bol inmesini ve kulların büyük günahlarını bağışlamasını görmesindendir .( Mâlik , Mişkât )

IZAH : Şeytan o gün ne kadar öfkelenirse öfkelensin , üzerinde ne kadar üzüntü ve sıkinti etkisi bulunursa bulunsun , ne kadar perişan bir vaziyette olursa olsun , bu durum akla yakındır . Çünkü o , büyük meşakkat ve mihnetiyle insanlara bir ömür boyu günah işletmişti . Bugün ise bir rahmet esintisiyle hepsi temizlenip gitti . Bunun üzerine şeytanın ne kadar üzüleceği ve öfkeleneceği âşikârdır . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Şeytan hacıların yollarında oturup da onları yollarından sapıtmaları için şerli askerlerini görevlendirir . ”


5) İbni Şemase radıyallahu anh diyor ki : Biz Hz . Amr bin el – Ås radiyallahu ant’ın yanına vardık . O ölüm döşeğindeydi . Uzun bir müddet ağladi ( sonra Islam’a giriş hikayesini anlattı ) ve şöyle bu yurdu ; ” Allahu Teâlâ kalbime Islam’a girme duygusunu koyunca ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldim ve < Ya Rasulallah ! Sana biat etmem için mübârek elini uzat . ( Ben Müslüman olacağım ) dedim . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem mübarek elini uzattı ama ben elimi geri çektim . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , < Ey Amri Sana ne oluyor ? > buyurdu . Ben , < Bir şart koşmak istiyorum dedim . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Neyi şart koşuyorsun ? > buyurdu . Ben , < Benim geçmiş günahlarımın bağışlanmasını istiyorum ” dedim . Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem , « Ey Amri Bilmez misin ki , muhakkak Islam kendisinden önce ( küfür halinde ) işlenen günahları yok eder . Hicret , kendinden önce işlenmiş günahları yok eder . Hac da kendinden önce işlenmiş olan bütün günah ve kusurlanı yok eder. ( ibni Huzeyme , Müslim , Tergib )   

IZAH : Bu hadiste zikredilen günahlardan , ilk baştaki hadiste geçtiği gibi küçük günahların mi yoksa büyük günahların mi kasdedil diği konusunu nazarı itibara almayıp su hususu göz önünde bulundurmak gerekir : Bir kul hakkı vardir bir de ( kul hakkını ihlal etmenin ) günahı vardır . Hac vs. ile günahlar af olunsa bile kul haklan af edilmez . Mesela bir kimse birinin malını çalmışsa , burada bir çalınan mal vardır bir de yapılan hirsızlığın günahı … O kişinin günahının affedilmesi , ” çaldığı malı geri iade etmeyecektir ” manasına gelmez . Malı mutlaka iade etmesi gerekir . Elbette hırsızlıktan meydana gelmiş olan günah affedilebilir.     

Bir hadiste şöyle geçmektedir : Rasûlullah sallallahu aleyhi veseller Arefe günün akşamı Arafat meydanında ümmetin bağışlanması için dua etti . Uzun müddet ağlayıp yakararak Allah’tan istedi . Bunun üzerine Rahmeti ilahi costu ve Allahu Teâlâ şöyle buyurdu ; ” Ben , senin duanı kabul ettim , kullarımın Bana karşı işledikleri günahları affettim . Ancak birbirlerine yaptıklan zulmün bedelini ödeyeceklerdir . ” Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tekrar istekte bulundu . Şu isteğini sık sık tekrarladır : ” Allah’ım ! Sen mazluma çektiği zulümden dolayı mükafatını vermeye ve zalimin de kusurunu affetmeye kadirsin . ” Múzdelife sabahinda Allahu Teâlâ bu duayı da kabul etti . O vakit Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tebessüm buyurdu . Sahâbe – i Kiram , ” Siz bu halde tebessüm buyurdunuz . Halbuki sizin yüce âdetiniz böyle değildi ” dediler . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Allah celle celaluhu benim duami kabul etti . Şeytan bunu öğrenince feryad’ü figân ederek bağırmaya ve başı na toprak atmaya başladı ” buyurdu .


6 ) Hz . Sehl bin Sa’d radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasûlul lah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; ” Bir Müslüman ( haci Lebbeyk diyerek ) telbiye okuduğunda onun sağında ve solunda bulunan ( ne kadar ) taş , ağaç yada toprak yığını varsa hepsi yer yüzünün bitimine kadar ( birbiri ardınca ) telbiye okurlar . ”    ( Tirmizi , İbni Mâce , Mişkät )

İZAH : Birçok hadislerde Lebbeyk demenin haccın şiârı olduğu bildirilmiştir . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Musa aleyhisselam Lebbeyk dediğinde Allahu Teâlâ cevaben , < Lebbeyke yâ Musa > buyururdu . ‘ Hacının sadece Lebbeyk demesi değil , onun her bir amelinin başlı başına ecir ve fazileti vardır .

Bir hadiste şöyle geçmektedir : Hz . Abdullah bin Ömer radıyallahu anh diyor ki ; Ben Mina mescidinde Rasûl – i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in yanındayım . Biri ensardan diğeri de Sakif kabilesinden iki kişi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna geldiler ve İslam’a girdiler ve “ Yâ Rasûlallah ! Bizler bazı şeyleri sormaya geldik ” dediler . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” İsterseniz siz sorun , isterseniz sizin ne sora cağınızı ben söyleyeyim ” buyurdu . Onlar , “ Siz söyleyiniz ” dediler . Rasů lullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki ; “ Siz hacla ilgili sormaya geldiniz .

Hac niyetiyle evden çıkmanın sevabı nedir ? Tavaftan sonra kılına iki rek’at namazın sevabi nedir ? Safâ ile Merve arasında sa’y yapmanın sevabı nedir ? Arafat’ta vakfeye durmanın , şeytanı taşlamanın , kurban kesmenin ve ziyaret tavafı yapmanın sevabı nedir ? Bunları sormaya geldiniz . ” Onlar , “ Seni peygamber olarak gönderen yüce Záťa yemin olsun ki , bizim zihnimizde bu sualler vardı ” dediler . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; “ Siz hacca niyet edip evinizden çıktığınızda , sizin deveniz ( yani bineğiniz ) bir ayağını yere bastığında veya bir ayağını yerden kaldırdığında sizin amel defterinize bir iyilik yazılır bir günahınız affedilir . Tavaftan sonra kılınan iki rek’at namazın sevabı Arap neslinden bir köle azad etmenin sevabına eşittir . Safâ ile Merve arasinda sa’y yapmanın sevabı , yetmiş köle azad etmenin sevabına eşittir . İnsanlar Arafat meydanına toplandıklarında Allahu Teâlâ dünya semâsina nüzûl edip meleklere övünerek şöyle buyurur , < Kullarım uzak uzak diyarlardan saçları dağınık bir vaziyette geldiler . Benim rahmetimi ümid ediyorlar .   ( Ey kullarım ! ) Eğer sizin günahlarınız kum tanelerinin sayısinca olsa da yağmur damlalarının sayısınca olsa da denizlerin köpüğü kadar olsada yine de ( günahlarınızı ) affettim . Ey kullarım ! Artık bağışlanmış olarak gidiniz . Sizin günahlarınızı da , sizin şefaat ettiklerinizin günahlarını da affettim . > ” Ondan sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; “ Şeytanları taşlamanın hâli şudur ki , her atılan taş karşılığında insanı helak edici büyük bir günah affedilir . Kurban kesmenin mükâfatı olarak sizin için Allah’ın indinde saklı bir yığın ( sevab ) vardır . İhramdan çıkmak için başı traş edince , her saç kılının karşılığında bir iyilik yazılır , bir günah affedilir . Bütün bunlardan sonra kişi , üzerinde hiçbir günah olmadığı halde tavaf ziyaretini yapar . Bir melek onun omuzlarının üzerine elini koyarak , < Artık gelecekte yeniden amel işlemeye başla. Senin geçmiş bütün günahların affolundu > der ” . ‘ Ancak bu haccın gerçekten hac denilmeye layık olan haccı mebrûr olması gerekir .

Meşâih – i Kiram şöyle yazmışlardır : Lebbeyk kelimesi Hz . İbrahim aleyhisselam’ın çağrısına cevaptır. O , bu çağrıyı Allahu Teâlâ’nin emriyle yerine getirmiştir . Bu konu Kur’an – ı Kerim’in diye başlayan ( Hac sûresi 27. ) ayetinde zikredilmiştir . O halde bir padişah çağırdığı zaman huzuruna çıkarken insanda korku ve ümid bir arada bulunduğu gibi ( Allahu Teâlâ’nın huzuruna giderken de ) aynı hâl olmalıdır. O’ndan korkmak gerekir. Belki de insanın kötü amelleri yüzünden Allah’ın huzuruna çıkması kabul olunmayabilir .

Mutarrif bin Abdullah radıyallahu anh Arafat meydanında şöyle dua ederdi : ” Allah’ım ! Bu insanların hepsini benim amellerimin kötü tesiri yüzünden ( rahmetinden ) mahrum etme .

Bekir Müzenî rahmetullahi aleyh diyor ki ; Bir Allah dostu Arafat meydanında hacılara bakarak şöyle diyordu : “ Ben zannediyorum ki , eğer ben bunların arasında olmasaydım , bunların hepsi affolunurdu …. 1

Alî Zeyn’ül Abidin radıyallahu anh hac için ihrama girdiğinde yüzü sapsarı kesildi , vücudunu titreme tuttu . Lebbeyk diyemedi . Biri kendisine , ” Siz ihramin başında Lebbeyk demediniz ” deyince ” Ben korkuyorum ki , bunun cevabı olarak bana Là Lebbeyk ( yani senin burada hazır olman muteber değildir ) denebilir ” dedi . Sonra çok zorlanarak Lebbeyk dedi . Bu sözü söyler söylemez bayıldı ve devesinden düştü . Ondan sonra da ne zaman Lebbeyk dese aynı hâl olurdu . Bütün haccı bu şekilde tamamladı . ”

Ahmed rahmetullahi aleyh diyor ki ; Ben Ebû Süleyman rahmetullahi aleyh ile birlikte hacca gittim . Ihrama girerken Lebbeyk demedi . Nihayet biz bir mil yol aldıktan sonra o bayıldı . Kendine gelip ayıldığında bana , “ Ahmed ! Allahu Teâlâ , Hz. Mûsa aleyhisselam’a şöyle vahyetmişti : < Zalimlere söyle ki , Beni az zikretsinler. ( Çünkü insan Allahı zikrettiğinde Allahu Teâlâ  Siz Beni anınki , Ben de sizi anayım … (Bakara152) ayetine binâen Kendini zikreden zâlimi de anmaktadır . ) Allahu Teâlâ buyuruyor ki : « Bundan dolayı Ben o zalimi lânetle anarım . > ” Ebû Süleyman rahmetullahi aleyh şöyle dedi : “ Ahmed , bana şöyle söylendi ; < Kim hem câiz olmayan işler yapar hem de hac yaparsa ve Lebbeyk derse , Allahu Teâlâ ona ” La Lebbeyk . Sen câiz olmayan o işleri terk edene kadar senin Lebbeyk demen makbul değildir buyurur.

Tirmizi Şerif’te Hz . Şeddad bin Evs radiyallahu anh’dan şöyle bir hadis rivayet edilmiştir ; “ Akıllı kimse kendini hesaba çeken , ahiret için çalışandır . Aciz ve ahmak kimse ise nefsini , arzularının peşine takan ve temennilerinin yerine gelmesini ( Allah’tan ) ümid edendir . ”

Ancak bütün bunlara rağmen Allah’ın lütuf ve kereminden ümitli olunmalıdır . Çünkü O’nun lütuf ve keremi , bizim günahlarımızdan kat kat fazladır . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle dua ederdi ; اللهم مغفرتك أوسع من ذنوبی و خمك أرجى عندى من عملی ” Allah’ım ! Senin bağışlaman , benim günahımdan daha geniştir . Senin rahmetin , bana güzel amellerimden daha ümid vericidir .

Bir ha diste şöyle buyurulmuştur : “ Kim Arafat’ta dahi < Ben bağışlanmadım > diye inanırsa , o çok büyük bir günahkârdır .


 7 ) Ebû Mûsa radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; ” Bir hacı 400 hane halkına şefaat edecektir . ” Veya şöyle buyurdu ; ” Hacı kendi ev halkından 400 kişiye şefaat edecektir . ( Râvi burada hangi kelimenin kullanıldığına şüphe etmiştir . ) Hacı annesinden doğduğu günkü gibi gü nahlarından çıkıp temizlenir . ” ( Bezzar , Tergib ) Ithat 2 that

İZAH : Bir hacının dörtyüz kişiye şefaat etmesinin manası şudur ; Allah celle celaluhu o kadar insanı bağışlayacağını vaad etmiştir . Ondan daha fazlasını bağışlamasında ise mani yoktur . Pek çok rivayetlerde şöyle geçmektedir : ” Hacı , kimin bağışlanması için dua ederse , duası kabul olunur . ”

Hz . Fudayl bin lyâz rahmetullahi aleyh tasavvuf ehlinin meşhur bü yüklerindendir . Bir defasında Arafat meydanında şöyle buyurdu : “ Siz ne dersiniz ? Eğer bu topluluğun tamamı cömert ve kerim olan birinin kapısına gidip de birkaç kuruş istese , o bunu reddeder mi ? ” Halk , ” Hayır , asla reddetmez ” dedi . Bunun üzerine buyurdu ki , “ Allah’a ye min olsun ki , Allah indinde bütün bu topluluğu bağışlamak , o cömert kişinin birkaç kuruş vermesinden daha kolaydır . Allahu Teâlâ’nın kereminin karşısında ( bu insanları bağışlamak ) hiçbir şey değildir .


8) Hz . İbni Ömer radiyallahu anhuma’dan rivayete göre Rasû lullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; “ Bir hacı ile karşılaştığın zaman ona selam ver . Onunla musafaha yap . Evine girme den önce senin bağışlanman için dua yapmasını ondan ricâ et . Zira o günahlarından temizlenmiş ve bağışlanmış olarak gelmiştir . ” ( Ahmed , Mişkát )

İZAH : Bir hadiste şöyle buyurulmaktadır : “ Mücâhid ve hacı Allah’ın elçileridirler . Ne isterlerse kendilerine verilir . Hangi duayı yaparlarsa kabul edilir . ” Başka hadislerde de bu konu çeşitli lafızlarla vârid olmuştur . Bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in bizzat şöyle dua ettiği geçmektedir : “ Allah’ım ! Hac yapan kişiyi bağışla . Hacı kimin bağışlanması için dua ederse , onu da bağışla . ” Diğer bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in bu duayı üç defa yaptığı zikredilmiştir . Bununla konunun önemine daha çok dikkat çekilmiş olmaktadır . Hz . Ömer radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir : ” Hac yapan kimse bağışlanır . Hacı , Rebi’ül Evvel ayının yirmisine kadar kime dua ederse , onunda günahları bağışlanır . ”

Selef – i Sâlihîn’in uygulaması şöyleydi : Onlar hacıları karşılar lar , onları istikbâl ederler ve onlardan dua talep ederlerdi .


 9 ) Hz . Büreyde radiyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlul lah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; ” Hacda yapılan masraf , Allah yolunda ( cihada ) yapılan masraf gibidir . Bire yediyüz kat sevab verilir . ( Yani bir lira harcayan kimseye yediyüz lira harca mış gibi sevab verilir . ) ” . ( Ahmed , Taberâni , Beyhaki , Tergib )

İZAH : Bir hadiste şöyle geçmektedir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , Hz . Âişe radiyallahu anha’ya , “ Senin umrenin sevabı , yaptığın masraf kadardır ” buyurdu . Yani umrede ne kadar harcanırsa , o kadar sevab verilecektir . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur : “ Hacda harcamak , Allah yolunda harcamaktır . Sevabı yediyüz kattır . ” Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur : “ Hacda harcanan bir dirhem , kırk milyon dirheme eşittir . ” Yani bir lira harcamak kırk milyon lira harcamaya denktir . Bunlardan sonra da oraya gidip de para harcamakta cimrilik ve pintilik etmeyi düşünmek ne büyük bir hüsrandır .

Din büyükleri hac adâbları arasında harcamanın kısılmamasını hususiyetle zikretmişlerdir . İmam Gazâli rahmetullahi aleyh buyuruyor ki : ” Israftan kasit , güzel ve lezzetli şeyleri yemek ve içmektir . Ancak oradaki insanlar için yapılan harcamada hiçbir şekilde israf diye bir şey yoktur . Benim büyüklerim şöyle buyurmuşlardır ; < Yemek ve içmekle ilgili maddeleri satın alırken oranın tacirlerine yardımcı olmaya niyet edilmelidir . Böyle yapmakla kişi kendi zâtına masraf yapmış sayılmayip oranın muhtaçları üzerine harcama yapmış olur . > ” Bu konu özellikle göz önünde bulundurulmalıdır .  (Ithaf Kenz)

Mürşidim , efendim , Hz . Mevlânâ Halil Ahmed ( Allah kabrini nur landırsın ) ile birlikte iki defa bu temiz topraklarda bulunma saadeti bana nasib oldu . Ben efendimin hususiyetle şu adetine daima sahid oldum ; Orada ikamet ettiğimiz sürece kendisini tanıyıp vakıf olan Hindistanlı biri kendisine hediye takdim etse , efendi hazretleri onun hediyesini , ” Buranın insanları daha fazla müstahaktırlar , bu onlara verilmelidir ” diyerek büyük israrla geri çevirirdi . Kendilerine hediye verilmesi gereken , üstünlüğü ve kemalatı olan hususi kişileri de haber verirdi . Buna rağmen eğer biri israrına devam ederse mecburen kabul eder , parayı bana verir ve ” Bununla pazardan bir şeyler aldır . Çünkü buranın tacirlerine de yardımcı olmak gerekir ” buyururdu .

Hz . Ömer radıyallahu anh şöyle buyurmuştur ; ” İnsanın seferde aziğının güzel olması , onun cömert olmasının alámetidir . ” Alimler şöyle yazmışlardır ; “ Azığın güzel olmasından kasit , azığın kendisinin güzel olması yada kişinin harcama yaparken ağırlık hissetmemesi de olabilir . ”

Hz . Ömer radıyallahu anh , sözünün diğer kısmında şöyle buyurmuştur ; ” En hayırlı hacı , niyetinde ihlas olan , nafakası güzel olan ve Allah’a kâmil yakini olandır . ” Bir zayıf hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Kim Allah’ı razı edeceği bir yere harcamakta cimrilik ederse , ondan daha fazlasını Allah’ı darıltacağı bir yere harcamak durumunda kalır . Kim dünyevi menfaat için farz olan haccı geciktirirse , onun o menfaati insanlar hacdan dönüp gelene kadar geciktirilir . Kim de Müslüman kardeşine yardım etmekten yüz çevirirse , o herhangi bir günaha yardım etmek durumuna düşer .


10 ) Hz . Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlul lah sallallahu aleyhi veseliem şöyle buyurdu ; ” Hac yapan kimse asla muhtaç olmaz .( Taberáni , Bezzar , Tergib ) ‘ Ithat ? Tergib , Konz , Taberani yoluyla Eba Cuneyfe’den rivayet edilmiştir .

IZAH : Bir başka hadiste şöyle buyurulmuştur , ” Hac ve umreyi çoğaltmak fakirligi engeller . ” Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Peş peşe hac ve umre , insanı kötü ölümden korur . Fakirliği de önler . ” Diğer bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur , ” Hac yapınız , zengin olursunuz . Sefer yapınız , sıhhat bulursunuz . Hava ve suyun değişimi çoğu zaman sıhhate sebeb olur . Bu sık sık tecrübe edilmiştir . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Sık sık hac ve Umre yapmak , ateş körüğü nün demirin kirini yok ettiği gibi fakirlik ve günahları yok eder .


11) Hz . Âişe radıyallahu anha diyor kl : Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den cihada katılmak için izin istedim , ” Sizin cihadınız hacdır ” buyurdu .                                                       ( Muttefekun Aleyh , Migkat )  

IZAH : Bir başka hadiste Hz . Âişe radıyallahu anha , Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e , ” Kadınlara da cihad var mı ? ” diye sordu . Rasû lullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Evet , kendisinde kital olmayan cihad vardır . O da hac ve umredir ” buyurdu .

Hz . Hüseyin radiyallahu anh buyuruyor ki : Bir adam Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve ” Ben zayıfım , hem de cesaretsiz biriyim ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Gel , ben sana öyle bir cihad söyleyeceğim ki , onda ayağına diken bile batmaz ( yani en ufak bir yaralanma olmaz … ) O , hacdir ” buyurdu .

Bir hadiste söyle geçmektedir ; Hz . Aişe radiyallahu anha , ” Ya Rasulallah , görüyoruz ki , cihad bütün amellerden üstündür . O halde biz kadınlar da cihad yapalım mı ? ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem sizin için en üstün cihad , haccı makbuldür ” buyurdu

Hz . Ebû Hüreyre radiyallahu anh diyor ki : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu ; “ Yaşlı ve zayıf kimselerin ve kadınların cihadı hacdır . ” Bir başka hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Çocukların , yaşlılarin , zayıf kimselerin ve kadınların cihadı hac ve umredir.

 Hadisler arasında buna benzer pek çok ifadeler vârid olmuştur . Bütün bunlara ilave olarak hadisler arasında Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle bir irşadı da geçmektedir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem hac yaptığı sırada kadınlara , “ Siz şu yaptığınız hacdan sonra evlerinizin yaygıları üzerinde oturup kalınız ” buyurdu . Bu hadisi şerif ten dolayı mü’minlerin annelerinden Hz . Zeyneb ve Hz . Sevde radıyal lahu anhuma hiçbir hac yapmadılar . Onlar , “ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesel lem’in bu buyruğunu bizzat kendisinden duyduğumuz halde sefer için evden nasıl çıkabiliriz ” derlerdi . Diğer ezvâc – i mutahharat daha önce ki hadislere istinaden hac ve umre için giderlerdi .

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in her iki türlü irşadı kendi yerlerinde tamamen sahihtirler . Onlar arasında hiçbir çelişki yoktur . Aslin da kadınların meselesi çok hassas bir meseledir . Onların yolculuk yapmaları pek çok şartları bulundurması gerekir . Bundan dolayı hac ve umre faziletleri yönünden kadınlar için en üstün cihad ve en üstün ibadettir . Ancak bunda çoğu zaman bulunması zor olan bazı şartlar ve dikkat edilmesi gereken hususlar olduğu için Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ihtiyaten böyle buyurmuştur . O şartlarda şunlardır ; Günahlara karşı tedbir almak ve yanında mahremi bulunmak … Pek çok hadislerde yanında mahremi bulunmadıkça kadının yolculuk yapmasinin caiz olmadığı buyurulmuştur .

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Hiçbir erkek , yabancı bir kadinla yalnız başına bir mekanda asla kalmasın . Bir kadında asla mahremsiz sefer yapmasın . “Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Kadın , örtünmesi gereken bir varlıktır . O , evden çıktığı zaman şeytan peşine düşer ve onu ( sapıtmak için hileler ) düşünür . ” Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Bir yerde yabancı bir kadınla bir erkek bir arada bulunduk larinda üçüncüsü şeytandır . ”

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” ( Nå mahrem ) kadınların yanlarına gitmekten sakınınız . ” Biri , “ Yâ Rasûlallah ! Kayın da aynımı ? ” deyince , “ Kayın ölümdür ” buyurdu . Ölümden maksat şudur : Kayın devamlı yakın olduğundan dolayı onun için daha çok tehlikeye düşme sebebleri doğabilir . Hadislerde buna benzer pek çok tehditler geçmek tedir . Yolculukta kadınlar bazen yabancı erkeklerle yalnız başlarına bir mekanda bulunmak durumunda kalmaktadırlar . Erkeklerle yalnız başına kalma durumu doğsun veya doğmasın bir kadının mahremi olma dan sefer yapması asla câiz değildir . Eğer yaparsa iyilikleri zayi olur , günahlara mübtelâ olur .


12 ) Hz . İbni Abbas radiyallahu anhuma ‘ dan rivayete göre Rasû lullah sallallahu aleyhi veseliem şöyle buyurdu ; “ Kim hac yapmaya karar verirse acele etsin . ”          ( Ebu Davud )

İZAH : Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Farz olan haccı yapmakta acele ediniz . Zira ne gibi engeller çıkacağı bilinmez . Diğer bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Hac hususunda acele ediniz . Kimse ileride ne olacağını bilemez . Bir hastalık mı gelecek yoksa herhangi bir ihtiyaç mı araya girecek bilinmez . ” Bir hadiste , ” Hac nikahtan önce gelir ” diye geçmektedir . Diğer bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Hac yapması gereken kimse acele etmelidir . Bazen insan hastalanır , bazen binek bulamaz bazen de bir başka ihtiyaç araya girer . ” Başka bir hadiste , ” Hac yapmakta acele davranınız . Ne gibi bir özür çıkacağı bilinmez.

Bu hadislere dayanarak fikih imamlarının büyük çoğunluğu şu görüşe varmışlardır : Bir kimseye hac farz olursa onu derhal edâ etmesi gerekir . Ertelerse günahkâr olur . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Farz olan haccı edâ edin . Zira o , yirmi defa cihad yapmaktan daha üstündür . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Hac yapmak cihaddır . Umre yapmak nafiledir .


 13 ) Hz . Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir : Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; “ Kim hac yapmak için çıkarsa ve yolda ölürse , ona kıyamete kadar hac yapan kim senin sevabı yazılır . Kim umre yapmak için çıkar da yolda vefat ederse , ona kıyamete kadar umre yapan kimsenin sevabı yazılır . Kim cihad yapmak için çıkar ve yolda ölürse , kıyamete kadar ona cihad eden kimsenin sevabı yazılır . ” ( Ebdi Yala , Tergib )

İZAH : Bir başka hadiste şöyle geçmektedir ; “ Bir kimse hac veya umre için çıkar ve ölürse , o kiyamet günü sorgulanmayacak ve hesaba çekilmeyecektir . ” Ona < Cennet’e gir > denilecektir . ” Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Beytullah İslam’ın sütunlarından bir sütundur . Kim hac veya umre için çıkar ve yolda ölürse Cennet’e girer . Haccı yapar ve dönerse ecir ve ganimetle döner . ” Ganimetten maksat şudur ki ; Onuncu hadisin açıklamasında geçtiği gibi hacda harcadığı paranın karşılığı kendisine dünyada verilir . Bir başka hadiste şöyle buyurul muştur ; ” Bir kimse Mekke’ye giderken yada oradan dönerken vefat ederse , ne hesab yerine getirilir ne de hesaba çekilir . ” Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Bir kimse hac yada umre niyetiyle Mekke’ye doğru giderken yolda vefat ederse , o ne hesab yerine getirilir ne de hesaba çekilir . Doğruca Cennet’e girer .

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Kişinin en güzel ölüm hâli , haccı bitirdiği zaman veya Ramazan orucunu tuttuktan sonra ölmesidir . ” Yani bu iki hal üzere ölmekle günahlarından temizlenmiş olur . Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Kim ihrama girmiş olarak ölürse , o mahşer günü Lebbeyk diyerek kalkar.


14 ) Hz . İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki : Bir sahabiye hanim Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e , “ Yâ Rasûlallah ! Allah’ın hac farîzası babamı ihtiyarlık halinde buldu . Binek üzerinde bile oturacak hali yok . Ben onun tarafından haccı bedel yapabilir miyim ? ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , “ Evet , ( onun tarafından hac yap ) ” buyurdu . Bu olay vedâ haccında meydana gelmişti .                            ( Müttefekun aleyh , Mişkât )

İZAH : Başka bir hadiste şöyle geçmektedir : Bir sahabî Rasûlul lah sallallahu aleyhi vesellem’e , ” Benim kızkardeşim hac yapmayı adamıştı ama vefat etti . Ne yapmak lazım ? ” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Eğer o birine borçlu olsaydı , sen onu öder miydin , ödemez miydin ? ” buyurdu . Sahabi , “ Evet öderdim ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Bu da Allah’a olan borçtur . Onu öde ” buyurdu . Bir başka sahabi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e , ” Babam çok yaşlı , ne hac yapabiliyor , ne umre ne de yolculuk ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Baban tarafından hem hac yap , hem umre ” buyurdu . Bir hadiste Rasû lullah sallallahu aleyhi vesellem buna benzer bir soruya cevab olarak şöyle buyurdu ; “ Eğer senin babanın zimmetinde borç olsa , sen de onu ödesen , o borç ödenmiş olmaz mı ? ” Sahabî , “ Ödenmiş olur ” dedi . Rasûlullah sal lallahu aleyhi vesellem , ” O halde Allahu Teâlâ çok merhametlidir . ( Yani o borcun ödenmesini neden kabul etmesin . ) Baban tarafından hac yap ” buyurdu . Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Kim ana – babasının vefatın dan sonra onlar adına hac yaparsa Cehennem ateşinden âzâd olur . Ana – babasına tam bir hac sevabı yazılır . Onun sevabından da hiç bir eksilme olmaz . Yakın akraba için , ölümünden sonra onun adına hac yapıp kabrine ulaştırmaktan daha üstün bir sıla – i rahim yoktur . ”

Bir sahabî , “ Yâ Rasûlallah ! Benim anam ve babam hayattayken onlara güzel davranıyordum , artık onlar vefat ettiler , ben yine onlara iyilik yapmak istiyorum . Acaba bunun yolu nedir ? ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Sen kendin için namaz kıldığın zaman onlar için de namaz kıl ( yani namaz kılıp sevabını onlara bağışla . ) Kendin için oruç tuttuğun zaman onlar için de oruç tut . ” Bir sahabi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e , ” Biz kendi ölüleri miz tarafından sadaka veriyoruz , hac yapıyoruz . Onların bağışlanması için dua ediyoruz , acaba onlara ulaşıyor mu ? ” dedi . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; ” Onlara ulaşır ve size bir tabak içinde bir he diye takdim edilince sevindiğiniz gibi onlar da buna sevinirler . ‘  (Mişkât Mişkât 3 Kenz Kenz Menâsiki Kari)

Başkası tarafından iki türlü hac yapılır . Birincisi , başkası adına nafile hac yapmaktır . Bunun için herhangi bir şart yoktur . Kim isterse , kimin tarafından isterse hac , umre veya tavaf yapabilir . İkincisi , üzerinde farz hac borcu olan kimse adina haccı bedel yapmaktır . Bunun bazı şartları vardır . Onlar vakti gelince ûlemadan sorulup araştırılmalıdır .


15 ) Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur ; ” Muhakkak Allahu Teâlâ bir hacla ( haccı bedelle ) üç kişiyi Cennet’e koyar : 1 – Kendi adına haccı bedel yapılan ölmüş kişiyi , 2 – Hac yapani , 3 – Bu haccı yaptırani ( yani haccı bedeli için para veren varisleri ve diğerlerini . ) ” ( Kenz )

İZAH : Bir başka hadiste şöyle buyurulmuştur ; “ Bir kimse başkasi tarafından hac yaparsa , ona kendisi adına hac yaptığı kimsenin sevabı kadar sevab verilir . ”

İbni Muvaffak rahmetullahi aleyh diyor ki ; Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem adina pek çok hac yaptım . Bir defasında rüyamda Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i gördüm . Bana , ” Ey İbn’ül Muvaffak ! Sen benim adıma hac mi yaptın ? ” buyurdu . Ben , ” Evet yaptım yâ Rasûlallah ! ” dedim . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem , ” Benim tarafımdan Lebbeyk dedin mi ? ” buyurdu . Ben , ” Evet efendim ” dedim . Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; “ Ben kıyamet günü bunun karşılığını vereceğim . Şöyle ki , mahşer meydanında elinden tutup seni Cennet’e soka cağım . Diğer insanlar hesap vermekle meşgul olacaklardır . ”

Bir hadiste şöyle buyurulmuştur ; ” Başkasının yerine hac yapmakla dört kişiye hac sevabı verilir : 1 – Hacci vasiyet edene , 2 – O vasiyeti yazana , 3 – Parasını verene , 4 – Hacci yapana . ” * Ancak bir şeye son derece dikkat edilmelidir : Hacc – i bedel yaparken niyetin hâlis olmasına özen gösterilmelidir . Maksat sadece hac yapmak , Ravza’i Mutahha ra’yı ziyaret etmek ve başkasına yardım etmek olmalıdır . Bu hacdan dolayı herhangi bir dünyevî menfaat maksud olmamalıdır . Hac yapa nin niyeti böyle ( bozuk ) olsa da hac yaptıran kişiye sevab verilir . Ancak hac yapan kimsenin sevabı yok olur .

İmamı Gazâli rahmetullahi aleyh yazıyor ki : Ücret karşılığında hacc bedel yapan kimse din ameliyle dünya kazanmaktadır . Öyleyse en güzeli bunu başlıca bir meslek ve ticaret haline getirmemelidir . Çünkü Allah celle celaluhu din hürmetine dünya verir ama dünyaya karşılık din vermez . Yani onun gayesi hem dünya metâi toplamak olsun hemde kendisine sevab verilsin … Bu olmaz . ‘ ( Fezaili Hac sayfa 6)


Online sipariş yapabilirsiniz
Türkiyeden : www.gulistannesriyat.com
Almanyadan: www.al-madinamarkt.de