ZEMZEM
ZEMZEM NE DEMEK?
Zemzem nedir, ne anlama gelir? Zemzem suyu nereden gelir? Zemzem suyunun özellikleri nelerdir? Zemzem suyunun tarihi ve hikayesi.
Kâbe’nin doğusunda Yüce Allah’ın Hâcer ile oğlu İsmail’e ihsan ettiği suya denir.
ZEMZEM NEDİR?
Mescid-i Harâm’da Hacerülesved’in tam karşısında Kâbe’ye 19 m. uzaklıkta yer alır. Suya bu isim “bol ve akıcı olma, Cebrâil’in konuşma sesi, akarken çıkardığı ses, şimşek sesi, nereden geldiği belli olmayan ses” anlamlarındaki zemzem ile (zemzeme, zemmezem, zümmezim, zemmizem) arasında bir ilişki kurularak verilmiştir.
Hz. İsmâil’in annesi Hâcer’in, uzun arayışlardan sonra İsmâil’i bıraktığı yerde suyun kaynağından fışkırarak aktığını görünce, “Yavaş yavaş ak, dur!” demesi veya etrafa yayılmaması için çevresini kumla çevirmesinden dolayı bu adı aldığı da ileri sürülmüştür. İbn Abbas zemzeme “su sesi” mânasını verir. Hz. İsmâil’in adıyla da anılan (Bi’ru İsmâil) kuyuya Mekke için önemine işaret eden, fiziksel ve kimyasal özelliklerine gönderme yapan, sayısı altmışa kadar ulaşan isimler verilmiştir: Şebbâa, Mürviye, Nâfia, Âfiye, Meymûne, Berre, Maznûne, Kâfiye, Mu‘zibe, Şîfâu Sukm, Taâmu Tu‘m, Hezmetü Cibrîl bunlardan bazılarıdır. (Şâmî, I, 214-224; Ahmed b. Ali eş-Şâfiî, s. 14-17) Kur’ân-ı Kerîm’de yer almayan Zemzem kelimesi hadislerde sıkça geçer.
ZEMZEM İÇERKEN OKUNACAK DUA VE FAZILETI
İki rekât tavaf namazı kılındıktan sonra zemzem kuyusuna gelinerek eğer mümkünse bizzat ondan şu şekilde, Besmele çekip ayakta kıble istikāmetine yönelerek şu dua okunarak kana kana zemzem içilmelidir.
İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e zemzemden sundum, ayakta olduğu hâlde içti.”(1)
İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “Rasûlullah sav zemzem suyu içince şu duayı okudu:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ عِلْماً ناَفِعاً وَرِزْقاً وَاسِعاً وَشِفآءً مِنْ كُلِّ دَآءٍ
Okunuşu:”Allahümme inni es’elüke ılmen nefian ve rizgan vesian ve şifeen min külli dein “
Anlamı: “Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım senden, menfaat veren (yararlı ) ilim, geniş rızık ve her dert ve hastalıktan şifa niyaz ederim.” ”(1)
Bu duanın dışında “Zemzem ne niyetle içilirse o yararı sağlar” (İbn Mâce, Menasik, 78) hadis-i şerifi gereği maddi ve manevi tüm dertlerimize şifa olması niyetiyle içilebilir.
ZEMZEM SUYUNUN ALINIP SATILMASI
Zemzem suyunun alınıp satılması câizdir. Ancak mescidde satış muamelesi yapılması, alınıp satılması câiz değildir. Bunun gibi Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’de halka su içirerek karşılığında para alınması da Bey-i Teati’ye dâhildir, Maruf meşrut gibidir. Kaidesi mucibince bu şekilde mescidde su içirilmesi câiz değildir. Hacılar buna da ihtiyat göstermektedirler.
Muhammed İbn Abdurrahman İbn Ebû Bekir radıyallahu anh diyor ki: “Ben İbn Abbâs radıyallahu anh’nın yanında oturuyordum. Bu esnada kendisine bir adam geldi. İbn Abbâs radıyallahu anh adama «Nereden geliyorsun?» diye sordu. Adam: «Zemzem kuyusundan» dedi. İbn Abbâs: «Ondan uygun bir şekilde içtin mi?» diye sordu. Adam: «Nasıl, (yani zemzem içmenin uygun şekli nasıldır?)» diye sordu. İbn Abbâs radıyallahu anh buyurdu ki: «Zemzem içeceğin zaman kıble istikāmetine yönel, Besmele çek, üç defa nefes al ve kana kana iç. İçmeyi bitirince de Allah’a hamd et, çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular. ‘Hiç şüphesiz bizimle münâfıklar arasındaki alâmet, onların zemzemden kana kana içmemeleridir.’»”(1)
Câbir radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Zemzem suyu hangi maksadla içilirse, o maksad elde edilir.”(1)
Zemzemin fazîleti konusunda daha pek çok hadîs-i şerif vârid olmuştur. Ayrıca onun fazîleti hakkında şundan daha büyük hangi fazîlet olabilir ki? Miraç gecesinde Cebrâil aleyhisselâm, gökten Burak ve cennetten altın bir tas getirmiş. Fakat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in tertemiz kalbini yıkamak için cennet suyu yerine zemzem suyu kullanmıştır. Oysa Cebrâil aleyhisselâm cennetten pek çok şey getirmiştir. Cennet suyu getirmesinde ne zorluk vardı?
ZEMZEMİN TARİHÇESİ
Saîd İbn Cübeyr rahmetullahi aleyh’den rivâyetle, İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “Kadınlardan kendisi için ilk mıntıka belirleyen Hacer aleyhisselâm’dir. Hacer aleyhisselâm, Sara aleyhisselâm’nın kendi üzerindeki etkisini silmek için mıntıka edinmiştir.”
İbrâhim aleyhisselâm beraberinde Hacer aleyhisselâm ve oğlu İsmâil aleyhisselâm’ı getirdi. Hacer aleyhisselâm çocuğunu emzirmekteydi. İbrâhim, aleyhisselâm onları mescidin üst tarafında zemzemin üzerinde bulunan bir ağacın dibine bıraktı. O gün Mekke’de kimse yaşamıyordu, orada hiç su da yoktu. İbrâhim aleyhisselâm hanımı ve çocuğunu buraya koydu, yanlarına da içerisinde hurma bulunan eski bir azık, dağarcık ile içerisinde su bulunan bir kırba bıraktı. İbrâhim aleyhisselâm bundan sonra (emr-i İlâhî ile) arkasını dönüp (Şam’a gitmek üzere) oradan uzaklaştı. İsmâil’in annesi, İbrâhim’in peşine düştü ve “Ey İbrâhim aleyhisselâm, hiçbir enis ve hiçbir şeyin bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun?” diye seslendi. Bu sözünü birkaç kere tekrarladı. İbrâhim aleyhisselâm, ona dönüp bakmadı bile. Hacer tekrar: “Böyle yapmanı sana Allah mı emretti?” dedi. Hz. İbrâhim “Evet!” buyurdu. Bunun üzerine Hacer aleyhisselâm: “Öyleyse (Rabbimiz hafizimizdir), bizi burada zâyi etmez!” dedi ve geri döndü. İbrâhim aleyhisselâm de yoluna devam etti. Kendisini göremeyecekleri Seniyye (tepesine) gelince, Beyt’e yöneldi. Ellerini kaldırdı ve şu duaları yaptı:
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim.
Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.”(1)
İsmâil aleyhisselâm’ın annesi, çocuğu emziriyor, yanlarındaki sudan içiyordu. Kaptaki su bitince susadı, (sütü kesildi), çocuğu da susadı. Hacer aleyhisselâm (susuzluktan) kıvranıp ızdırap çeken çocuğa bakıyordu. Onu bu hâlde görmeye dayanamayarak oradan kalkıp, kendisine en yakın bulduğu Safa tepesine çıktı, birilerini görebilir miyim diye vadiye yönelip etrafa baktı, ama kimseyi göremedi. Safa’dan indi, vadiye ulaştı, entarisinin eteğini topladı. Yorgun argın bir insanın koştuğu gibi koşmaya başladı. Vadiyi geçerek Merve tepesine geldi, tepe üzerinde durarak, oradan etrafa baktı, bir kimse görmeye çalıştı ama kimseyi göremedi. Bu gidip gelişi yedi kere yaptı. İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “İşte hac esnasında iki tepe arasında hacılar bunun için koşarlar.” Hacer aleyhisselâm Merve’ye yaklaşınca bir ses işitti. Kendi kendine: “Sus” dedi ve sese kulağını verdi. O sesi yine işitti. Bunun üzerine “Sen sesini işittirdin, yardımın bir şeyin varsa (gecikme)!” dedi. Derken zemzemin yerinde bir melek ayağının ökçesi –veya kanadıyla– yeri eşeliyordu. Nihayet su çıkmaya başladı. Hacer aleyhisselâm (boşa akmaması için) suyu eliyle havuzluyordu. Bir taraftan da sudan kırbasına dolduruyordu. Su ise, Hacer aleyhisselâm aldıkça dipten kaynıyordu.” İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah İsmâil’in annesine merhamet etsin. Keşke zemzemi bıraksaydı ya da avuçlamasaydı. O zaman zemzem, (kuyu değil) akarsu olurdu.” Hacer aleyhisselâm sudan içti, çocuğunu da emzirdi.
Melek, Hacer aleyhisselâm’e: “Zayi ve helâk oluruz diye korkmayın! Zîra, burada Allah Teâlâ’nın bir Beyt’i var. Onu bu çocuk ve babası bina edecektir. Allah Teâlâ ehlini zâyi etmez!” dedi. Kâbe bir tepe gibi yerden biraz yüksekti. Gelen seller sağını solunu almıştı. Hacer aleyhisselâm bu şekilde yaşayıp giderken, oraya Cürhüm kabîlesinden bir kâfile veya bir aile uğradı. Oraya Kedâ yolundan gelmişlerdi. Mekke’nin alt tarafında konakladılar. Derken orada bir kuşun uçtuğunu gördüler.
“Bu kuş su üzerinde dönüyor olmalı, (burada su var). Hâlbuki biz bu vadide su olmadığını biliyoruz!” dediler. Yine de durumu tahkik için, bir veya iki adam gönderdiler. Onlar suyu görünce geri dönüp haber verdiler. Cürhümlüler oraya gelip, suyun başında İsmâil’in annesini buldular. “Senin yanında konaklamamıza izin verir misin?” dediler. Hacer aleyhisselâm:
“Evet! Ama suda hakkınız olmadığını bilin!” dedi. Onlar da: “Tamam!” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu ki: İsmâil’in annesi yanlızlıktan kurtulmak için onlara müsaade verdi, çünkü o ünsiyetten hoşlanırdı, onlar da oraya indiler. Sonra geride kalan adamlarına haber saldılar, onlar da gelip burada konakladılar. Burada aynı aileden pek çok hâne halkı oldu. Çocuk da büyüdü. Onlardan Arapça’yı öğrendi. Büyüdüğü zaman onlar tarafından en çok sevilen, hoşlanılan bir genç oldu. Büluğa erince, kendilerinden bir kadınla evlendirdiler. Bu sırada İsmâil’in annesi vefat etti. İbrâhim aleyhisselâm, İsmâil aleyhisselâm’ın evlenmesinden sonra, bıraktığı hanımını ve oğlunu görmek için Mekke’ye geldi. İsmâil aleyhisselâm’ı bulamadı. Hanımından İsmâil’i sordu. Kadın: “Rızkımızı tedarik etmek üzere (avlanmaya) gitti” dedi. İbrâhim aleyhisselâm bu sefer geçimlerini, hâllerini sordu. Kadın: “Hâlimiz fena. Darlık ve sıkıntı içindeyiz!” diyerek şikayetvâri konuştu. İbrâhim aleyhisselâm: “Kocan gelince, ona benden selâm söyle ve kapısının eşiğini değiştirmesini ilet!” dedi. İsmâil aleyhisselâm geldiği zaman, sanki bir şey sezmiş gibiydi:
“Eve herhangi bir kimse geldi mi?” diye sordu: Kadın: “Evet, şu şu evsafta bir ihtiyar geldi. Senden sordu, ben de haberini verdim. Yaşayışımızdan sordu, ben de sıkıntı ve darlık içinde olduğumuzu söyledim” dedi. İsmâil: “Sana bir tavsiyede bulundu mu?” dedi. Kadın: “Evet! Sana selâm söylememi emretti ve kapının eşiğini değiştirmeni söyledi!” dedi. İsmâil aleyhisselâm: “Bu babamdı. Seninle ayrılmamı bana emretmiştir. Haydi artık ailene git!” dedi ve hanımını boşadı. Cürhümlülerden bir başka kadınla evlendi. Allah’ın dilediği bir müddet bekledikten sonra İbrâhim aleyhisselâm tekrar geldi. Yine İsmâil aleyhisselâm’ı evde bulamadı. Hanımının yanına girerek, İsmâil aleyhisselâm’ı sordu. Kadın: “Maişetimizi kazanmaya gitti!” dedi. İbrâhim aleyhisselâm: “Nasılsınız?” diyerek, geçimlerinden, durumlarından sordu. Kadın: “İyiyiz, hayır üzereyiz. Bolluk içindeyiz” diye Allah’a hamd ve senâda bulundu. “Ne yiyorsunuz?” diye sordu. Kadın: “Et yiyoruz!” dedi. “Ne içiyorsunuz?” diye sorunca da: “Su!” dedi. İbrâhim aleyhisselâm: “Allah’ım, eti ve suyu onlara mübârek kıl!” diye dua etti.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “O günlerde onların hububatı yoktu. Eğer olsaydı, İbrâhim aleyhisselâm, hububatları için de dua ederdi.”
İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “Bu iki şey (et ve su) Mekke’den başka hiçbir yerde Mekke’deki kadar sıhhata muvafık düşmez.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem devamla şöyle buyurdu:
İbrâhim aleyhisselâm İsmâil aleyhisselâm’ın hanımına dedi ki: “Kocan geldiği zaman, benden ona selâm söyle ve kapısının eşiğini sâbit tutmasını emret!” İsmâil aleyhisselâm gelince hanımına “gelen giden oldu mu?” diye sordu. Hanımı: “Evet, şekli ve şemaili güzel olan yaşlı bir adam geldi!” dedi ve onun hakkında övgüde bulundu: “Seni sordu, nerede olduğunu haber verdim. Geçimimizi sordu ‘hayır ve âfiyette olduğumuzu söyledim’” dedi. İsmâil aleyhisselâm “Sana bir tavsiyede bulundu mu?” diye sordu. Kadın: “Evet, sana selâm ediyor, kapının eşiğini sâbit tutmanı emrediyor” dedi. İsmâil aleyhisselâm:
“Bu babamdı. Eşik de sensin. Seni tutmamı, evliliğimizin devamını emrediyor!” buyurdu.
Allah’ın dilediği bir müddet bekledikten sonra İbrâhim aleyhisselâm tekrar geldi. Bu sırada İsmâil aleyhisselâm zemzemin yanında bir ağacın altında kendisine ok yapıyordu. Babasını görünce ayağa kalktı. Bir babanın oğluyla, bir oğulun da babasıyla yaptığı şeyleri yaptılar. Sonra İbrâhim aleyhisselâm: “Ey İsmâil! Allah Teâlâ hazretleri bana bir iş emretti” dedi. İsmâil de:”Rabbinin emrettiği şeyi yap!” dedi. İbrâhim aleyhisselâm: “Bu işte sen bana yardım edecek misin?” diye sordu. O da: “Evet sana yardım edeceğim!” diye cevap verdi. Bunun üzerine İbrâhim: “Allah Teâlâ hazretleri bana burada bir ev yapmamı emretti!” diyerek etrafına nazaran yüksekçe bir tepeyi gösterdi.” İbn Abbâs radıyallahu anh diyor ki: “İsmâil aleyhisselâm’le İbrâhim aleyhisselâm işte orada Kâbe’nin temellerini yükselttiler. İsmâil aleyhisselâm taş getiriyor, İbrâhim de duvarları örüyordu. Bina yükselince, İsmâil aleyhisselâm, babası için (bugün Makam olarak bilinen) şu taşı getirdi. Yükselen duvarı örerken, İbrâhim aleyhisselâm onun üstüne çıkıyordu. İsmâil de ona aşağıdan taş veriyordu. Bu esnada onlar: “Rabbimiz! Yaptığımızı kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen hem işitir, hem bilirsin” diyorlardı. İbn Abbâs diyor ki: “İsmâil aleyhisselâm ve İbrâhim aleyhisselâm binayı yaparken etrafında dolaşırlar ve şöyle dua ederlerdi: “Ey “Rabbimiz! Yaptığımızı kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen hem işitir hem bilirsin”.
Zemzemle kana kana karın doyurulmalıdır, çünkü hadîs-i şerifte geldiğine göre, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bizimle münâfıklar arasındaki alâmet şudur ki; onlar kana kana zemzem içmezler.”
Zemzem kuyusuna bakmak müstehabdır, çünkü zemzeme bakmakla günahlar dökülmektedir. Onun için zemzeme bakmak ibâdettir. (Kurbet[1] nedeniyle bakılmalı, âdet yollu değil).
Zemzem suyuyla gusül almak ve abdest almak güzel değildir. Elbette eğer hadesi eskar ve ekberden temiz olan bir kimse bereket hâsıl etmek niyetiyle gusül alır veya abdest alırsa, câizdir. Muhakkik’lerin yazdığına göre abdestsiz kimsenin abdest alması kerahatsiz câizdir. Cenâbet kimse ise gusül almamalıdır. Fakat Zemzem suyuyla istinca yapmak beden ve giysiden hakiki necasetleri yıkamak haram ve mekruhtur.
Zemzem suyundan çokça içmek müstehabdır ve îmanın âlâmetidir.
Zemzem suyuna kurbet niyetiyle bakmak ibâdettir, Kâbe-i Muazzama’ya bakmanın ibâdet olduğu gibi.
Zemzem suyuyla teberrüken abdest ve gusül almak câizdir.
İster elbise, ister başka bir şey olsun. Necis bir şey zemzem suyuyla yıkanmamalıdır. Cenâbet kimse de zemzemle gusül almamalıdır. Fakat Şerh-i Lübab, Dürrü Muhtar ve Reddü’l Muhtar’dan malum olmaktadır ki; zemzem suyuyla ister hadesi eskar olsun, ister hadesi ekber olsun, gidermek kerahatsiz câizdir. Fakat onunla necasetlerin giderilmesi mekruhtur.
Zemzem suyuyla istinca yapılması mekruhtur. Bazıları haram olduğunu söylemişlerdir. Nakledildiğine göre, zemzem suyuyla istinca eden bazı kimseler basur hastalığına müptela olmuşlardır.
Zemzem suyunun teberrüken diğer şehirler tarafına müntakil[2] edilmesi, insanlara içirilmesi ve hastalar üzerine serpilmesi de câizdir.
Hacıların yanında bidon ve benzeri şeylerde zemzem olur. Abdest ve gusül için başka bir su bulunmazsa, bu durumda zemzem suyuyla abdest ve gusül alınması vâcip olacaktır, teyemmüm ise câiz değildir. Bazı âlimler şu hilenin yapılabileceğini yazmıştır. Eğer zemzem suyu olur, başka su bulunmazsa, zemzem suyu da abdestte kullanılmak istenmezse, bu durumda zemzem suyu bir başkasına hediye edilmeli, o da bu kimseye abdest için onu vermemelidir yahut zemzemler içine zemzem üzerine gâlip olacak kadar gül suyu vs. katılmalıdır ki, o mutlak su olmaktan çıksın. Fakat hile yapılması güzel değildir. Kadıhan vs. bu hileleri reddetmiştir.
Zemzem kuyusu Mescid-i Haram’ın içindedir. Onun dört bir tarafındaki zemin mesciddir. Onun için orada abdest ve cenabetten gusül almak câiz değildir. Bunun gibi oraya tükürmek de câiz değildir. Cenâbet hâlinde oraya getirilmesi de câiz değildir.
Peygamberimiz (s.a.v) Döneminde Zemzem
Mekke’nin fethinden sonra Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ataları Hz. İbrâhim -aleyhisselâm- ve İsmâil tarafından başlatılmış uygulamaları tekrar ıslahla yaşattığı gibi insanlara zemzemden bol bol içmelerini ve ondan memleketlerine götürmelerini tavsiye ederek bizzat kendisi de Mekke’den Medine’ye sık sık zemzem getirtmiş ve “Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı zemzem suyudur; içilmesi açlığı giderir, hastalığa şifa olur” (Heysemî, III, 286; Müttaki el-Hindî, XII, 225)
Zemzem Kuyusu Günümüzde Kabe’de Nasıl Dağıtılıyor?
Zemzem Kuyusu, Mescid-i Harâm’da Kâbe’nin 18 m. güneydoğusunda Hâcerülesved’in tam karşısındaydı; su eskiden kovalarla çıkarılıp üstü açık bir havuzda depolanır, insanlar buradaki musluklardan içerlerdi. Daha sonra buraya iki kapalı depo yapıldı ve su çekmek için pompa monte edildi. Mescid-i Harâm’ın genişletilmesi sırasında, izdihama yol açtığı için önce zemzem binası kaldırılarak su dağıtımı yer altına alındı ve merdivenlerle aşağıya açılan girişi de revakların önüne doğru çekildi. Bunun da tavafı engellemesi sebebiyle giriş tamamen kapatılarak suyun Mescid-i Harâm’ın birçok yerine konulan bidon-larla dağıtımı yoluna gidildi. Şimdi artık modern sistemlerle çıkarılarak hizmete sunulan su ultraviyole ışınlarıyla da dezenfekte edilmektedir.
ZEMZEMİN 7 ÖZELLİĞİ
Hiçbir su kaynağında görülmeyen nitelikleri bulunan zemzemin bazı özellikleri;
◆ Amerika’da yapılan test sonuçlarına göre, dünyada içinde mikroorganizma ve bakteri bulundurmayan tek su zemzem. Yani mikrobik hastalıklara karşı etkili olan florürleri barındırıyor.
◆ Batı’da yapılan lâboratuvar çalışmalarına göre zemzem, diğer sulara nazaran çok daha az kükürt ihtivâ ediyor.
◆ Diğer tüm sulara oranla çok daha fazla mineral barındırıyor bu sebeple çok daha besleyici.
◆ Açsanız açlığınızı, susuzsanız susuzluğunuzu gideren tek su. (Ebû Zer Hazretleri bu hakikati tecrübe etmişti. İki ay boyunca sadece zemzem ile yaşamış, hattâ kilo almıştı.)
◆ Yüksek kalsiyum ve magnezyum tuzu ihtivâ etmesi sebebiyle, yorgun insanların yorgunluğunun gitmesini sağlıyor.
◆ Alman kimyacıların yaptığı çalışma neticesinde; normal bir su ile karıştırıldığında katıldığı suya baskın gelip, bütününü mayalayarak diğer suyu da zemzeme çeviriyor.
◆ Zemzem Araştırma Merkezi kayıtlarına göre zemzem kuyusundan saniyede 8.000 litre su çekiliyor. Bu, günde 691,2 bin litre zemzem demektir. 24 saat boyunca su çekilip, 11 dakika durulduğunda kuyu eski seviyesine geliyor.
Su kristalleri üzerine araştırmalar yapan Japon bilim adamı Dr. Masaru Emotu ise Zemzem üzerinde yaptığı araştırmaların neticesinde şunları söylüyor:
“Zemzem’de büyük bir enerji var. Başkasını değiştirir ama kendi değişmez. Zemzemin kristal düzeni ve yapısı çok farklı, çan sesini duyduklarında kararıyorlar. Her bir kristalin Kâbe-i Muazzama’ya benzeyen bir doku yapısı var. Kur’ân-ı Kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığı ve netleştiğini tespit ettim.
Fizikî ve kimyevî özellikleri bakımından yeryüzündeki bütün sulardan farklı. Çevresinde cereyan eden bütün değişimleri hâfızasına alıyor. Yapısı çok farklı. Bu, onu dünyadaki diğer elementlerin efendisi yapıyor.”(Kemal ÖZER, Hangi Suyu İçmeli?, s. 55-56)
ZEMZEMİN FAZİLETİ
Zemzem-i şerifin fazileti hakkında peygamber efendimiz buyuruyorlarki
zemzem suyu ne için içilirse ona şifadır.kim hac niyeti ile beyti şerife gelip kabeyi şerifin etrafında 7 defa tavaf yaptıktan sonra makam-ı ibrahime gelip iki rakat tavaf namazı kılsa sonra zemzem kuyusuna gelip suyundan içse cenab-ı hak onu anasından doğduğu gibi günahlarından tertemiz yapar.(ahbaru mekke)
” yeryüzü üzerindeki suların en hayırlısı zemzem suyudur onda taamların özü maddi manevi hastalıklara şifa vardır(ahbaru mekke)
“bizimle münafıklar arasındaki alametlerden biriside onların zemzemden kana kana içemeyişleridir.
hz ömer zemzem-i şerifi içerken ” allahım kıyamet gününün susuzluğunu gidermek için içiyorum” buyurmuşlardır.
ZEMZEM’İ İÇME ADABi
1 Kıbleye yönelmek oturarak veya ayakta içile bilinir
2 sağ el ile içmek
3 üç nefesde içmek
4 her nefesde besmele okumak ve sonunda her nefesde elhamdülillah demek
5 sonunda allahım senden faydalı ilim bol rızık ve her türlü dert ve hastalıktan şifa dilerim” diye dua yapmak güzeldir.
zemzem suyu ile abdest ve gusulde kullanmak güzeldir ançak istincada ve necasetin temizlenmesinde kullanmak mekruhtur…mevlam tüm kardeşlerime zemzemi kuyusunun başında içmeyi nasip etsin inş
[1]
Kurbet: Yakınlık, Allah’a yakınlık.
[2]
Bir kimseden diğerine geçen, intikal eden, naklolunan.