HACDA DEM NE DEMEK?


Dini bir terim olarak hacda dem nedir, ne anlama gelir?

Sözlükte kan anlamına gelen “dem” bir hac terimi ola­rak, hac ve umre esnasında ibadet maksadıyla veya bir va­cibin terki, geciktirilmesi ya da bir ihram yasağının ihlal edilmesi sonucu ceza olarak koyun veya keçi kesilmesi an­lamına gelir.


HACDA KURBAN KESMEMENİN CEZASI

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre Aka’be Cemresine taş atmak, kurban kesmek ve tıraş olmak arasındaki tertibe uymak sünnet olduğundan tertibe uyulmaması halinde herhangi bir ceza gerekmez.(Halebî, I, 210. Kinânî, III, 1171-1173.)

Ebû Hanîfe’ye göre, bu tetibe uyulması vacip olduğundan terk edilmesi halinde dem gerekir.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre Aka’be Cemresine taş atmak, kurban kesmek ve tıraş olmak arasındaki tertibe uymak sünnet olduğundan tertibe uyulmaması halinde herhangi bir ceza gerekmez.(Halebî, I, 210. Kinânî, III, 1171-1173.)

İfrad haccı yapanlara şükür kurbanı kesmek vacip olmadığından bu kimseler için sadece taş atma ve tıraş olma arasında tertip söz konusudur.(İbn Âbidîn, II, 555.)


HEDY

Hac ve umre ile ilgili olarak kesilen kurbanlara “hedy” denir. Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak maksadıy­la harem bölgesine veya Kâ’be’ye hediye edildikleri için bu kurbanlara “hedy” adı verilmiştir.


Udhiyye      

Kurban bayramı günlerinde kesilen, hac ve umre ile il­gili olmayan kurbanlara ise “udhiyye” denir.

“Udhiyye” olarak kesilecek hayvanda aranan şart­lar, “hedy” olarak kesilecek hayvanda da aranır. Buna göre hedy; deve, sığır ve davar cinsinden olur. Koyun ve keçi bir kişi için, deve ve sığır ise yedi kişi için kurban edilebilir.

Koyun kesmek, sığır veya devenin yedide birine ortak olmaktan daha fazîletlidir.

Hac ve umre ile ilgili olarak kesilen koyun ve keçiye “dem”, sığır ve deveye “bedene” denir.

Deve veya sığıra ortak olanların hepsinin maksadı Al­lah rızası için kurban etmek olmalıdır. Ortak amaçları kur­ban etmek olduğu takdirde kiminin ceza kurbanı, kiminin

şükür kurbanı, kiminin akîka kurbanı, kiminin adak kur­banı olarak kesmiş olmasının ortaklığa bir zararı olmaz.

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, ortakların hepsinin kurban niyetiyle bu hayvanlara ortak olması şart değildir. Or­takların bir kısmı ibadet niyetiyle bir kısmı et niyetiyle ortak olabilir.

a) Hedy Kurbanı İle Yükümlü Olanlar

Temettu ve kıran haccı yapanlar ile ihram yasaklarına veya hacla ilgili bazı kurallara aykırı davrananlar “hedy” kurbanı kesmekle yükümlüdürler. İfrad haccı ve umre ya­panlar, bir ihram yasağını yahut hac veya umrenin vaciple­rinden birini terk etmedikleri takdirde “hedy” kurbanı kes­mekle yükümlü değildirler. Ancak isterlerse Allah rızası için nafile hedy kesebilirler.

b) Hedyin Çeşitleri

Hedy, vacip ve nafile olmak üzere iki kısımdır.

aa) Vacip Olan Hedy

Vacip olan hedy kurbanı beş çeşittir.


1. Temettu ve Kıran Hedyi

Temettu ve kıran haccı yapan kimselerin kesmekle yü­kümlü olduğu kurbandır.

 “Kim umre yapıp (ihramdan çıkarakhacca kadar (ihramlıya yasak olan şeylerdenyararlanırsa, kolayına gelen kurbanı kesmesi gerekir” anlamındaki ayette kastedilen “hedy”, temettu haccı yapan kimselerin kesmekle yükümlü olduğu kurbandır.

Sahabeden Abdullah b. Mesud ile Abdullah b. Ömer; kıran haccını temettu haccına kıyaslayarak, kıran haccı ya­panların da temettu yapanlar gibi kurban kesmelerinin va­cip olduğunu söylemişler ve görüşlerinin gerekçesini şöyle açıklamışlardır: Temettu yaparak bir yolculukla iki ibadeti bir arada ifa eden kişinin kurban kesmesi gerektiğine göre, kıran haccı yaparak aynı ihramla iki ibadeti bir arada ifa eden kişinin de aynı şekilde kurban kesmesi gerekir.

Bu kurban “şükür kurban”dır. Çünkü kıran ve temettu haccı yapan kimse, bir hac mevsiminde hem umre hem hac yapma imkanı elde etmiştir. Kurban, buna şükür olarak ke­silmektedir.

Şâfiî mezhebine göre ise temmettu ve kıran haccı yapan kimselerin kestikleri kurban, ceza yani “telâfî kurbanı”dır. Çünkü temettu haccında âfâkîler hac için ihrama mîkatta de­ğil Harem bölgesinde girmektedirler. Kıran haccı yapan kimse ise umre ve haccı tek ihramla yapmaktadır. Her iki durumda da bir eksiklik söz konusudur. Kurban, bu eksikliği telafi için kesilmektedir.


2. Ceza Hedyi

Cezâ hedyi”; hac ve umrenin vâciplerinden birinin terki veya bazı ihram yasaklarına uyulmasası sebebiyle ke­silmesi vacip olan kurbana denir.


3. İhsâr Hedyi

Hac veya umre yapmak üzere ihrama girdikten sonra bazı sebeplerle Arafat vakfesi, ziyaret tavafı veya umre tavafı yapma imkânı elde edemeyen kimsenin kesmesi vacip olan kurbandır.


4. Fevât Hedyi

Hac ihramına giren kimsenin, Arafat vakfesini yapama­dığı için haccı kaçırması sebebiyle kesmesi vacip olan kur­bandır. Bu hac kaza edilirken dem gerekmez.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre hac yapmak üzere ihrama giren kimse, Arafat vakfesini yapamazsa, umre yaparak ihramdan çıkar. Bu hac; ister farz, ister vacip, ister nafile olsun, ertesi sene kaza edilir. Kaza edilirken bir de fevat kurbanı kesilir.


5. Adak Hedyi

Harem bölgesinde kesilmek üzere adanan kurbandır.

bb) Nafile Hedy

Hac veya umre maksadıyla Mekke’ye giden kimsenin, yükümlü olmadığı halde Allah rızası için kestiği kurbandır.

Peygamberimiz (s.a.s.) veda haccında nafile olarak yüz deve kurban etmiştir. Hz. Ali, “Peygamber (s.a.s.) yüz deve kurban etti. Etlerini dağıtma­mı emretti, ben de dağıttım” demiştir. 


1. Hedyin Kesim Yeri

Vacip veya nafile bütün hedy kurbanlarının Harem bölgesinde kesilmesi vaciptir. Harem dışında kesilen hedy kurbanları geçerli olmaz. Bu kurbanların Minâ’da kesilmesi daha fazîletlidir. “Mina’nın her yerinde kurban kesilebilir.”

Muhsar kimse de kurbanını Harem bölgesinde kestirir.

Şafiî mezhebine göre ise ihsar hedyi, mahsur kalınan yerde de kesilebilir.

2. Hedyin Kesim Zamanı


1. Adak hedy ile nafile hedyin kesim zamanı, Kur­ban bayramının birinci günü güneşin doğmasından sonra bayram namazının akabinde başlar ve bayramın dördüncü günü güneşin batışına kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kesilebilir.

Zamanında kesilmeyen adak hedyinin kaza edilmesi vaciptir.

Zamanında kesilmeyen nafile hedy kaza edilmez.

2. Ceza hedyinin kesim zamanı; ihlalin gerçekleşme­siyle başlar.

3. Fevât Hedyi, haccın kaza edildiği zamanda kesilir.

4. Temettu ve Kıran Hedyinin zamanıEbû Yûsuf ve İmam Muhammed‘e ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre temettu ve kıran hedyinin kesim za­manı, kurban bayramının ilk günü fecr-i sadıktan itibaren başlar. Bu kurbanın bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar kesilmesi sünnettir. Bu süre içerisinde kesilmez daha sonraya ertelenmesi mekruh ise de ceza gerekmez.

Ebû Hanîfe’ye göre ise bu hedyin kesim zamanı, kur­ban bayramının ilk günü fecr-i sadıktan itibaren başlar. Bu kurbanın kayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar ke­silmesi vâciptir. Bu süre içerisinde kesilmemesi durumun­da biri kazâ, biri de ceza olarak iki kurban kesmek gerekir.

Şafiî mezhebine göre temettu ve kıran hedyinin kesim za­manı, hac ihramına girme vaktiyle başlar. Ancak temettu haccı yapan kimse umreyi tamamladıktan sonra hac için ihrama gir­meden önce bu hedyi kesebilir. Bu hedyin kesiminin son vakti yoktur. Ancak Kurban bayramında kesilmesi daha fazîletlidir. 

e) Hedy Kurbanlarının Etleri

Temettu ve kırân hedyleri ile nâfile olarak kesilen hedylerin etlerinden kesen dahil zengin ve fakir herkes yiyebilir.

Ceza hedyi ile adak fevât ve ihsâr hedylerinin etlerin­den, kurbanları kesenler ile bakmakla yükümlü oldukları kimseler ve zenginler yiyemezler.

Şafiî mezhebine göre temettu ve kıran haccı yapanların kes­tikleri hedyler, “şükür hedy”i olmayıp “ceza hedy”i olduğundan bu kurbanların etlerinden kurbanları kesenler ile bakmakla yü­kümlü oldukları kimseler ve zenginler yiyemezler.

Bu etlerin; sadece Harem bölgesi fakirlerine verilmesi şart değildir, Harem dışındaki yoksullara da gönderilebilir.

f) Kurban Yerine Oruç

Temettu veya kıran hedyi kesmesi vacip olan ancak kurbanlık hayvan bulamayan veya bulup da satın alacak im­kanı olmayan kimselerin, üç gün hac esnasında, yedi gün de hacdan sonra olmak üzere toplam 10 gün oruç tutmaları gerekir. Konuyla ilgili ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:

“Kim umre yapıp (ihramdan çıkarakhacca kadar (ihramlıya yasak olan şeylerdenyararlanırsa, kolayına gelen kurbanı kesmesi gerekir. (Kurban alma imkanıbulama­yan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüzde (memle­ketinizdetam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir.”

İlk üç günlük orucun, hac ayları içinde, ihrama girdik­ten sonra ve kurban bayramından önce tutulması gerekir.

Bu üç günlük orucun peş peşe tutulması daha faziletli ise de şart değildir.

Yaşlılar ile tedavisi imkansız hastalığı olanların, oruç yerine fidye vermeleri caiz olmaz. Bu durumdaki kimse­ler, kurban kesmeden ve oruç tutmadan ihramdan çıkabi­lirler. Ancak -yapılan hac çeşidine görebiri “kıran” veya “temettu”, diğeri de kurban kesmeden ihramdan çıkmaları sebebiyle zimmetinde iki kurban borcu kalır. Daha sonra imkan bulduklarında bu kurbanları kestirirler.

Hacdan sonra tutulması gereken yedi günlük orucun Mekke’den ayrılmadan tutulması mümkün ise de döndük­ten sonra memlekette tutulması daha fazîletlidir. Hacdan sonra tutulması gereken yedi günlük orucun peş peşe tutul­ması efdal olmakla birlikte şart değildir.

Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre hacda tutulması gereken üç günlük orucu hacda iken mazeretleri sebebiyle tuta­mayanlar bu oruçları hacdan sonra kaza edebilirler ve kendile­rine her hangi bir ceza gerekmez. Kurban bulamadığı için üç günlük oruca başladıktan sonra kurban bulan kimse, orucuna devam eder, artık kurban kesmesi gerekmez.


KOYUN KESMENİN FAZİLETİ

Koyun kesmek, sığır veya devenin yedide birine ortak olmaktan daha fazîletlidir. Hac ve umre ile ilgili olarak kesilen koyun ve keçiye “dem”, sığır ve deveye “bedene” denir.

Deve veya sığıra ortak olanların hepsinin maksadı Allah rızası için kurban etmek olmalıdır. Ortak amaçları kurban etmek olduğu takdirde kiminin ceza kurbanı, kiminin şükür kurbanı, kiminin akîka kurbanı, kiminin adak kurbanı olarak kesmiş olmasının ortaklığa bir zararı olmaz.

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, ortakların hepsinin kurban niyetiyle bu hayvanlara ortak olması şart değildir. Ortakların bir kısmı ibadet niyetiyle bir kısmı et niyetiyle ortak olabilir. (Nevevî, el-Mecmu’VIII, 369-370.)

. Başka yerlerdeki yoksullara da verilebilir.