Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a.) Kimdir?
Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.) hayatında Cennet ile müjdelenmiş on kişiden olup sahabe arasında “Eminü’l-ümme” ünvanıyla anılır.
EBU UBEYDE BİN CERRAH’IN (R.A.) HAYATI
Her dava yetişmiş insan ister. Bilgiyle, güzel ahlakla mücehhez azimli, cesur, sebatkar ve emin insan…
HEP ÖZLEMİ ÇEKİLEN İNSAN
Her devirde emin insan aranmış, hayatın her safhasında ona ihtiyaç duyulmuştur. Yönetimde, eğitimde, tebliğde… Bir hizmetin ifasında bir emanetin yerine ulaştırılmasında… İşin yürümesi, sözün tutulması, sırrın saklanmasında güvenilir, emin insan.
İslâm’ın nesilden nesile taşınsası, ümmetin birliğinin sağlanması o insanla gerçekleşmiştir. Onun için saadet çağından günümüze kadar hep o insanın özlemi çekilmiştir.
Bakınız Hazret-i Ömer (r.a.) da aynı hasretle: Bir gün halifeliği zamanında bu evde otururlarken arkadaşlarına: “Bir şeyler isteyiniz, temenni ediniz” dedi. İçlerinden birisi: “Allah yolunda infak etmek için şu ev dolusu altınım olsun istiyorum.” dedi. Hz. Ömer: “Daha isteyin” dedi. Bir başkası: “Şu ev dolusu inci, zerberced ve yakutum olsun da Allah yolunda infak edeyim, bunu istiyorum” dedi. Hz. Ömer (r.a.):
“Daha isteyin” deyince: “Bu sözleriyle Emirü’l-Müminin ne demek istiyor anlamıyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
“Ben istiyorum ki şu ev, Ebu Ubeyde bin Cerrah gibi rical ile dolu olsun” dedi.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) onun hakkında: “Her ümmetin emini vardır. Bu ümmetin emini de Ebu Ubeyde’dir” buyurmuşlardır.
Biz de Hazreti Ömer (r.a.) gibi “rical” isteyelim. Emin, güvenilir insan. Dostun düşmanın kabullendiği, hayatında bir kerecik olsun yalan söylememiş, dürüst insan. Ümmetin birliği, ümmetin güvenliği için, ona muhtacız. Müslüman da, Hristiyan da, müşrik de, bu insana hasret. Bakınız Muhammed İbni Cafer anlatıyor:
“Resulullah’ın huzuruna bir grup Hristiyan geldi ve şöyle dediler: “Ey Ebul Kasım! Biz mallarımızın taksiminde anlaşamadık. Bu konuda bize hakemlik edecek emin bir kişi gönder. Siz bizce makbulsünüz”
Rasul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz de Hz. Ebu Ubeyde’yi (r.a.) çağırdı ve : “Onlarla birlikte git, anlaşamadıkları konularda, aralarında hak ile hükmet” buyurdular.
BU ÜMMETİN EMİNİ
Yine hicretin onuncu senesinde Necran Nasara’sının cizyesini alıp götürmek üzere bir emin adam istediklerinde, Fahr-i Alem (s.a.v.) Efendimiz: “Bu ümmetin emini budur” diyerek Hz. Ebu Ubeyde’yi (r.a.) tayin etmişlerdir.
Sevgili Peygamberimizin dar-ı beka’ya irtihallerinden sonra, Müslümanların başına gelen en zor hallerden biri de halife seçimidir. Bir yandan Habib-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin firakıyla yanan ashab, diğer yandan birliği sağlamak ve halife seçimi ile uğraşıyordu. İşte bu ortamda Hz. Ebu Ubeyde’nin (r.a.) Hz. Ebubekir’e (r.a.) biati ve Hz. Ali’ye (r.a.) giderek onun da beyatına vesile olması, münazaayı bertaraf ve muhabbeti ihya da önemli bir unsur olmuştur.
Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.) hayatında Cennet ile müjdelenmiş on kişiden (Aşere-i mübeşşere) olup, sahabe arasında ünvanları “Eminü’1-ümme” dir. Hz. Ebubekir (r.a.) vasıtasıyla Müslüman olmuştur. Çok mütevazi, haya sahibi, karşısındakine güven veren, sevimli bir yüze sahipti. Zayıf bedenli, uzun boylu ve ince yüzlüydü. Ciddi konularda hemen kükrer, bir arslan kesili verdi.
Hicri 18 tarihinde 58 yaşında vefat etmişlerdir. Kabr-i şerifleri, Ürdün’de Şeria nehrinin batısında “Amtan” köyündedir. Cenab-ı Hak’dan onun şefaatini ve her birimizin de Ebu Ubeyde (r.a.) gibi ümmetin emini olabilmeyi niyaz ederiz.