PEYGAMBERİMİZ’İN ANNESİ HZ. ÂMİNE KİMDİR?



Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- annesi kimdir? Hz. Amine’nin kısaca hayatı…

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in annesinin adı Âmine, babasının adı Abdullâh‘tır. O’nun mübârek soyu, Hazret-i İsmâîl’in (a.s) oğlu Kayzar sülâlesinin en şereflisi olan Adnân’a kadar uzanır.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in annesi Hazret-i Âmine’nin nesebi, Vehb bin Abdi Menâf bin Zühre bin Kilâb bin Mürre şeklindedir. Zühre, Hâşimoğulları’nın ataları olan Kusayy bin Kilâb’ın kardeşi olduğundan, Hazret-i Âmine’nin nesebi Peygambermizin babası Hazret-i Abdullâh ile Kilâb’da birleşir(Bkz. İbn-i Sa’d, I, 59-60.)


KISACA PEYGAMBERİMİZİN ANNESİ HZ. ÂMİNE KİMDİR?

Hz. Âmine’nin doğum tarihi hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Babasının adı Vehb annesi Berre‘dir. Genç yaşta Hz. Abdullah ile evlenmiş ve kocası Abdullahı evliliğinden bir kaç ay sonra kaybetmiştir. Evlendikten sonra “nûr-i Muhammedî” denilen peygamberlik nuru kendisine geçmiş. Peygamber Efendimiz dünyaya gelinceye kadar bu nuru anlında taşımıştır. Âmine Abdullah’ın vefatından sonra bir daha evlenmemiştir. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- dışında başka çocuğu olmamıştır.

Hz. Âmine doğumdan sonra Rasulullah Efendimizi bir süre yanında tutmuş, ardından da Mekke’deki sıcak hava sebebi ile onu sütanneye vermiştir. Dört yaşlarında onu tekrar yanına almış ve iki yıl daha onunla beraber kalmıştır.

Hz. Âmine, Peygambe Efendimiz altı yaşında iken birlikte Abdülmuttalib’in annesi dolayısıyla ailenin dayıları sayılan Benî Neccâr mensuplarını ve Abdullah’ın kabrini ziyarete gitmiştir. Medine’de bir ay kaldıktan sonra Mekke’ye dönerken 576 veya 577 yılında çok genç yaşta (otuzlu yaşlarında) Ebvâ’da vefat etmiştir.

Hz. Peygamber’in, hicretin altıncı yılında annesinin Ebvâ’da bulunan kabrini ziyaret ettiği ve onun rikkat ve şefkatini hatırlayarak gözlerinin yaşardığı bilinmektedir.


HZ. ÂMİNE HANGİ DİNE MENSUPTU?

İslâm âlimlerinin ekserisine göre Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’ın annesi ve babası da Mekke’deki Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’ın hak dini olan hanîflerdendi.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, nesebinin nezîh ve pâk oluşu hakkında şöyle buyurmuştur:

“Ben, câhiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim. Ben, tâ Âdem’den babama ve anneme gelinceye kadar hep nikâh mahsûlü olarak meydana geldim, aslâ zînâdan meydana gelmedim!” (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 260)


HZ. AMİNE’NİN PEYGAMBERİMİZİ (S.A.V) MÜJDELEYEN RÜYASI

Annesi Hazret-i Âmine, Varlık Nûru’na hâmile olduğunun ilk günlerinde bir rüyâ gördü. Rüyâda kendisine:

“Ey Âmine! Sen bu ümmetin efendisine hâmilesin! Dünyâyı şereflendirdiği zaman: «Her hasetçinin şerrinden O’nu tek olan Allâh’a havâle ederim!» diye duâ et ve O’na «Muhammed» ismini ver!” diye seslenildiğini işitti. (Bkz. İbn-i Hişâm, I, 170.)

Bunun içindir ki, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Ben, ceddim İbrâhîm’in duâsı, kardeşim Îsâ’nın müjdesi ve annemin rüyâsıyım.” (Hâkim, II, 453; Ahmed, IV, 127-128)


HZ. ÂMİNE’NİN VEFATINDAN ÖNCEKİ SÖZLERİ

Hazret-i Âmine yolda hastalandı ve Ebvâ denilen yerde vefât etti. Oraya defnedildi. Ölmeden önce yetim yavrusuna muhabbet ve şefkat dolu gözlerle derin derin baktı, O’nu bağrına basarak mübârek oğluna şunları söyledi:

“Allâh Sen’i mübârek kılsın! Eğer rüyâda gördüklerim doğru çıkarsa, Sen celâl ve ikrâm sâhibi Allâh tarafından Âdemoğulları’na helâl ve harâmı bildirmek üzere gönderileceksin. Allâh Sen’i, putlardan ve putperestlikten de koruyacaktır. Her hayat sâhibi ölecek, her yeni eskiyecek, her büyüyen fenâ bulacak, yok ola­cak. Ben de öleceğim fakat ebediyyen yâd edileceğim. Çünkü temiz bir evlât dünyâya getirdim ve arkamda hayırlı bir hâtıra bırakarak gidiyorum!..” (Diyârbekrî, I, 229-230; Kâmil Mîras, Tecrîd Tercümesi, IV, 549)


HZ. ÂMİNE’NİN KABRİ NEREDE?

Hz. Âmine annemizin mezarı Mekke ve Medine arasında bir bölge olan  Ebvâ’dadır.


HZ. AMİNE’NİN MEDİNE SEYAHATİ VE VEFATI

  Hz. Amine Medine’ye neden seyahat etti? Peygamberimizin annesi; Hz. Amine nerede, ne zaman ve nasıl vefat etti? Hz. Amine’nin kabri nerededir?

Altı yaşında iken, annesi Hazret-i Âmine, babasının câriyesi olan Ümmü Eym27en’i de yanına alarak “Varlık Nûru”nu babası Hazret-i Abdullâh’ın kabrini ziyâret için Medîne’ye götürdü. Medîne’deki dayılarının evinde bir ay kaldılar.

Allâh Resûlü, Medîne’de dayılarının çocuklarıyla oynadı, hattâ yüzmeyi de bu ziyâretinde öğrendi.

Fahr-i Kâinât Efendimiz o günlerle alâkalı hâtıralarını anlatırken şöyle buyurmuştur:

“Yahûdîlerden birtakım kimseler yanıma gelirler, bana bakar dururlardı.” (İbn-i Sa’d, I, 116)

“Yine bir gün Yahûdîlerden bir adam bana dikkatli dikkatli baktıktan sonra dönüp gitti. Yalnız bulunduğum bir gün tekrar yanıma gelip:

«−Ey çocuk! Sen’in ismin nedir?» diye sordu.

«−Ahmed!» dedim.

Sırtıma bakınca:

«−Bu çocuk, bu ümmetin Peygamberidir!» dedi.

Dayılarım da durumu anneme anlatınca, annem benim için endişelenmeye başladı. Bunun üzerine Mekke’ye dönmek üzere derhâl yola çıktık.” (Ebû Nuaym, Delâil, I, 163-164)


HZ. AMİNE NEREDE, NE ZAMAN VE NASIL VEFAT ETTİ?

Hazret-i Âmine yolda hastalandı ve Ebvâ denilen yerde otuz yaşında vefât etti. Oraya defnedildi. Ölmeden önce yetim yavrusuna muhabbet ve şefkat dolu gözlerle derin derin baktı, O’nu bağrına basarak mübârek oğluna şunları söyledi:

“Allâh Sen’i mübârek kılsın! Eğer rüyâda gördüklerim doğru çıkarsa, Sen celâl ve ikrâm sâhibi Allâh tarafından Âdemoğulları’na helâl ve harâmı bildirmek üzere gönderileceksin. Allâh Sen’i, putlardan ve putperestlikten de koruyacaktır. Her hayat sâhibi ölecek, her yeni eskiyecek, her büyüyen fenâ bulacak, yok ola­cak. Ben de öleceğim fakat ebediyyen yâd edileceğim. Çünkü temiz bir evlât dünyâya getirdim ve arkamda hayırlı bir hâtıra bırakarak gidiyorum!..” (Diyârbekrî, I, 229-230; Kâmil Mîras, Tecrîd Tercümesi, IV, 549)

Bu hakîkatleri yüreğinde hisseden şâir Ârif Nihat Asya, Hazret-i Âmine’ye şöyle hitâb eder:

Ey Ebvâ’da yatan ölü!;

Bahçende açtı dünyânın,

En güzel gülü!..

Varlık Nûru, bu sûretle anneden de öksüz kalarak Ümmü Eymen ile Mekke’ye döndü.

Resûlullâh, hayâtı boyunca dadısı Ümmü Eymen’i sık sık ziyâret eder ve kendisine: “Anne!” diye hitâb ederdi. Onun için: “Annemden sonra annem!” “Bu, benim ev halkımdan sağ kalan tek kişidir!” diyerek iltifat eder, hürmet ve muhabbet gösterirdi.