Selman-ı Farisi R.A. Bahçesi
Selman-ı Farisi R.A.
hakkında söylenecek o kadar çok şey vardır ki, imkân dâhilinde ancak bu kadar
bir bahsine değine bilmekteyiz.
Selmân -radıyallâhu anh-, ömrü boyunca arayışı içinde olduğu Allâh Rasûlü’ne
kavuşmuştu. Artık onun yegâne arzusu, dâimâ Peygamber Efendimiz’in yanında
olmak, O’nun emrinde bulunmaktı. Nitekim Hazret-i Selmân -radıyallâhu anh-’ın
bu iştiyâkını gören Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- birgün ona:
“Ey Selmân! Kölelikten kurtulmak için efendin ile antlaşma yapsan olmaz mı?”
diye sordu. Bunun üzerine Selmân -radıyallâhu anh-, çukurlarını da kazmak
şartıyla üç yüz hurma ağacı dikmek ve kırk ukıyye altın vermek üzere efendisi
ile anlaştı. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de ashâbına:
“Kardeşinize yardım ediniz!” buyurdu. Kimi on, kimi on beş, kimi yirmi fidan
olmak üzere, herkes imkânı nisbetinde yardımda bulundu ve Selmân -radıyallâhu
anh-’ın ihtiyâcı olan üç yüz hurma fidanı toplandı.
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Ey Selmân! Fidanlar için çukurlar kaz! Çukurları bitirdiğin zaman bana haber
ver de onları kendi elimle dikeyim.” buyurdu.
Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh- hâdisenin devâmını şöyle anlatır:
“Hurma fidanları için çukurlar kazmaya başladım. Arkadaşlarım da bana yardım
ettiler. Bitirince haber verdim, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
fidanların dikileceği yere benimle birlikte geldi. Biz fidanları O’na
veriyorduk, O da dikiyordu. Varlığım kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim
ki, Allâh Rasûlü tarafından dikilen hurma fidanlarından bir tâne bile tutmayan
fidan olmadı. Böylece ağaç borcumu ödemiş oldum. Fidanlar, senesinde meyve
vermeye başladı ve meyvesi yendi.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gazâdan tavuk yumurtası
büyüklüğünde bir altın külçesi getirmişti.
“Selmân ne yaptı?” diye sordu.
Allâh Rasûlü’nün yanına vardığımda bana:
“Ey Selmân! Şunu al da borcunu öde!” buyurdu.
“Yâ Rasûlallâh! Üzerimde bulunan o kadar borca, bu kadarcık altın parçası nasıl
yetecek?!” dedim.
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- altın külçesini eline alıp diline
sürdükten sonra:
“Al bunu! Allâh Teâlâ borcunu bununla ödeyecektir!” buyurdu.
Altını aldım. Alacaklıya ondan tartıp tartıp verdim. Selmân’ın varlığı kudret
elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, o altın külçesinden kırk ukıyye
tarttım. O (öyle beketliydi ki) şâyet Uhud Dağı’yla tartılmış olsaydı, muhakkak
ondan da ağır gelirdi!” (İbn-i Hişâm, III, 241)
İşte bu hadisenin şahidi olan bu yer Medine Tarihi kitaplarında, Selman-ı
Farisi’nin kuyusu ya da Selman-ı Farisi’nin bahçesi olarak geçmektedir. Beni
Kurayza Yahudilerinin yurdu olan bu yer, bu gün Eş-Şuraybat bölgesinde
bulunmaktadır.
Allah Rasulü S.A.V. mübarek elleri ile bizatihi hurma fidanlarını diktiği yer
olarak ifade edilen bu bahçe, Kuba camisine yaklaşık 2 km mesafededir. Kuba’nın
doğu istikametinde yer alan bahçe, Gars kuyusuna 650 metre uzaklıktadır. Yine
kaynaklarımız da, bahçenin yakınında bir kuyunun da bulunduğu zikredilmektedir.
Kuyu bu gün tel örgü
ile çevrilmiş ve tarihi bir alan olarak koruma altına alınmıştır. Koruma
altında bulunan kuyunun hemen yanında bir ilkokul bulunmaktadır.