MESCİD-İ KUBÂ

Google Maps

Mit dem Laden der Karte akzeptieren Sie die Datenschutzerklärung von Google.
Mehr erfahren

Karte laden

PGlmcmFtZSBsb2FkaW5nPSJsYXp5IiBzcmM9Imh0dHBzOi8vd3d3Lmdvb2dsZS5jb20vbWFwcy9lbWJlZD9wYj0hMW0xNCExbTghMW0zITFkODg2My4yNjk2NTM2NjM0MjghMmQzOS42MTcyODkhM2QyNC40MzkyNDchM20yITFpMTAyNCEyaTc2OCE0ZjEzLjEhM20zITFtMiExczB4MCUzQTB4NjhjNzBiNDMyZjQ1ZmE0ZSEyelVYVml4SUhLdmkxTmIzTmphR1ZsITVlMSEzbTIhMXNkZSEyc2RlITR2MTU5NjI3ODQ5MzE2MSE1bTIhMXNkZSEyc2RlIiB3aWR0aD0iNjAwIiBoZWlnaHQ9IjQ1MCIgZnJhbWVib3JkZXI9IjAiIHN0eWxlPSJib3JkZXI6MDsiIGFsbG93ZnVsbHNjcmVlbj0iIiBhcmlhLWhpZGRlbj0iZmFsc2UiIHRhYmluZGV4PSIwIj48L2lmcmFtZT4=

MESCİD-İ KUBÂ


Peygamberimiz Hz. Muhammed, Mekke’den Medine’ye hicretleri esnasında, Medine’ye 5 km. mesafede bulunan Kuba’da 14 gün kalmıştı. Bu süre içinde Peygamberimiz orada bir mescid inşa etti ve burada namaz kıldı. Kur’an-ı Kerim’de takva üzere yapıldığı bildirilen ve İslâm âleminde cemaatle namaz kılınmak için yapılan ilk mescid budur.

Hicret yolculuğunun ilk durağı olan Kuba’da Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Amr bin Avf Oğulları’nda on dört gece misâfir oldu. İşte meşhur Mescid-i Kuba, bu esnâda yapıldı. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, mescidin inşâsında bizzat çalıştılar.

Kuba Mescidi, İslâm’da inşâ edilen ilk mesciddir. Hicret gibi mühim bir hâdise esnâsında binâ edildiği için önemli bir yere sâhiptir. Bu mescid, Kur’ân-ı Kerîm’de:

لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ

“…(Medîne’ye hicretin) ilk gününden takvâ üzerine kurulan Mescid…” (et-Tevbe, 108) şeklinde zikredilmiştir.

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-:

فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ

“Orada, temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allâh da çok temizlenenleri sever.” (et-Tevbe, 108) âyetinin de Kuba halkı hakkında nâzil olduğunu bildirmiştir. (Tirmizî, Tefsîr, 9/3099; Ebû Dâvud, Tahâret, 23/44; İbn-i Mâce, Tahâret, 357)

Hicret eden ilk Muhâcirler Kuba’ya vardıklarında, Amr bin Avf Oğulları’nın hurma kurutma yerini düzeltip düzleyerek orada namaz kılmaya başlamışlardı. Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim, Kur’ân’ı en güzel okuyan ve bilen kimse olduğu için ilk Muhâcirlere o imamlık yapıyordu.

Varlık Nûru -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ilk Muhâcirlerin namaz kıldığı bu sahayı genişleterek Kuba Mescidi’ni inşâ etti. Mescid, kare şeklinde olup ebadları yaklaşık 32 X 32 metre idi. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Kubalılardan taş getirmelerini istemiş, onlardan birini alıp kıble tarafına koyarak, Ebû Bekir ve Ömer -radıyallâhu anhümâ-’nın da aynı şekilde sırayla taş koymalarını emir buyurmuştu.

Mescid’in inşâsında en büyük gayreti, Ammar bin Yâsir -radıyallâhu anh- göstermekteydi. Bu bakımdan kendisine “İslâm’da ilk mescid binâ eden” denilmiştir.

Abdullâh bin Revâha -radıyallâhu anh- da hem çalışır hem şiir söyler, böylece mü’minlerin yorgunluğunu hafifletirdi.

Mescidin müezzinlik vâzîfesini ashâb-ı kirâmdan Sa’d el-Kurazî -radıyallâhu anh- deruhte etmekteydi.

Mescid-i Nebevî ve Medîne’deki diğer dokuz mescid gibi Kuba Mescidi’nde de eğitim ve öğretim faâliyetleri devâm eder, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buraya her gelişlerinde buna nezâret ederdi.

Kâinâtın varlık sebebi, iki cihânın saâdet rehberi Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, Cumartesi günleri Kuba’ya bâzen binekli bâzen de yaya olarak gider ve orada iki rekât namaz kılardı.

Bir hadîs-i şerîflerinde ise bunu müslümanlara da tavsiye ederek şöyle buyurmuşlardır:

“–Kim evinde güzel bir şekilde abdest alır, sonra Kuba Mescidi’ne gelir ve orada namaz kılarsa onun için umre sevâbı vardır.” (İbn-i Mâce, İkâme, 197; Nesâî, Mesâcid, 9)

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, halîfeliği zamânında, pazartesi ve perşembe günleri burayı ziyâret eder, Kuba çok uzak mesâfelerde olsaydı bile devesini oraya ulaşmak için yine de süreceğini ifâde ederdi.

Kuba Mescidi, Hazret-i Osman ve Ömer bin Abdülaziz tarafından genişletilmiştir. Daha sonra birçok defâ tâmirat görüp yenilendi. Hicrî 1245 / mîlâdî 1829 yılında Sultan II. Mahmud tarafından îmâr edilen tek minâreli ve düz tavanlı mescid, Suûdî Arabistan hükûmeti tarafından yıkılıp, kubbeli ve dört minâreli olarak ve genişletilerek yeniden inşâ edilmiştir.

Kuba’da İlk Misafirlik / Gülsüm İbni Hidm’in ve Sa’d İbni Hayseme’nin Evleri

Allah Rasulü S.A.V.’in misafir olduğu her iki evin yeri neredeyse tamamen unutulmuş durumdadır. Her iki evde de Allah Rasulü S.A.V.’in misafir edildiği siyer ve tarih araştırmacıları tarafından ifade edilmektedir. Kuba’daki günlerini geçirdiği bu iki ev Allah Rasulü S.A.V.’in nuru ile aydınlanmış, O’nun feyzi ve bereketiyle şereflenmiştir.

Evler, Kuba mescidinin güney tarafında yer almaktaydı. Sa’d İbni Hayseme’nin evi kıble istikametine yakın bir yerdeydi. Gülsüm İbni Hidm’in evi ise Sa’d’ın evine yakındı. Kuba’yı ziyarete gelenler, mescitte namaz kıldıktan sonra bu evlerde de namaz kılarlardı. Burada şuna da değinmek gerek, “Gülsüm” ya da Arapça okunuşuyla “Külsüm” (SE peltektir) erkek ismi olup ülkemizde bayan ismi olarak yanlış bir şekilde kullanılmaktadır.

İbni Hişam kitabında şöyle kaydeder:
“Allah Rasulü S.A.V. Gülsüm İbni Hidm’in evinde konakladı, Sa’d İbni Hayseme’nin evinde de insanlarla oturup sohbet ediyordu.” (İbni Hişam Sireti, 2. Cilt, 10. Sayfa)

Bu evler Osmanlı döneminde de varlığını sürdürmüş, sonraki dönemde yıkılmış, Suud hükümeti tarafından yerine bir ilkokul inşa edilmiştir. Daha sonra genişletme çalışmaları sonucu bu okulda kaldırılmıştır.

Allah Rasulü S.A.V.’in hicretinden sonra yola çıkan Hz. Ali ve beraberindekiler de Kuba’ya vardıklarında bu evlerde misafir oldukları kayıtlarda yer almaktadır. Hatta Hz. Ebu Bekir R.A. kızı Esma R.A. yolculuk esnasında (Abdullah İbni Zübeyir R.A.’a) hamile idi. Doğumunu Kuba’ya geldiğinde yaptığını kaydeden Matari, muhacirlerden Medine’de dünyaya gelen ilk kişinin Abdullah İbni Zübeyir R.A. olduğunu söyler.