Mescid-i Musabbah (Mescid-i Benî Üneyf)
Bugün hicret yolculuğunun sekizinci günü (8 Rebiülevvel Pazartesi Hicrî 1). Sabah namazı vaktinde Medine sınırlarına ulaşan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), beraberindekilerle Medine’deki ilk namazını (sabah namazı) kıldı. Namaz kıldıkları ilk yer,
Beni Uneyf köyünün bulunduğu yerde olduğundan dolayı bu ismi alır. Kuba mescidine yaklaşık 500 metre uzaklıkta olup bu gün eski kalıntı haricinde tam anlamıyla bir bina görmek mümkün değildir.
Allah Rasulü S.A.V.’in Medine’ye hicretindeki ilk durağıdır bu yer. Allah Rasulü S.A.V. bu yere vardığında sabah namazını eda etmiştir. Bu sebeple Hz. Rasul S.A.V.’in Medine-i Münevvere’de ilk namaz kıldığı yer olarak sayılmaktadır. Mescidin diğer bir ismi de Musabbah Mescidi’dir. Allah Rasulü S.A.V. sabah namazını burada kıldığı için bu isimle anılmaya başlanmıştır. Musabbah ya da Musbah, sabahlanacak yer, sabaha ulaşılan yer anlamlarına gelmektedir.
Beni Uneyf de bu bölgede yerleşik olan ve Medine’nin köklü kabilelerinden sayılan Evs kabilesine mensup bir kabiledir. Bölgede diğer Arap kabileleri ile beraber büyük oranda Yahudi kabileleri de yaşamaktadır. İşte bu yer, hurmacılıkla uğraşılan ve geniş hurmalıklara sahip bir bölge olarak kaynaklarda geçmektedir.
Bu gün hala dahi Medine’de bulunan hurmalıkların çoğu bu bölgede yer almaktadır.
Bu bölgenin en önemli
hadiselerinden birisi de şüphesiz Allah Rasulü S.A.V.’in hayatında önemli bir
yeri olan Beni Uneyf kabilesine mensup Talha Bin El-Bera R.A.’ın vefatıdır.
Talha bin El Bera R.A. İslam’la tanıştığında gencecik bir delikanlıydı. Mus’ab
İbni Umeyr Medine’ye geldiğinde O’nu ilk dinlediği anda kalbi İslam’a ısını
vermişti. Sonra öyle bir iştiyakla dine bağlanmıştı ki Mekkeli’lerin Medine’ye
hicret edeceklerini duyunca tarif edilmez bir sevinç içine girdi. Allah Rasulü
S.A.V.’in de Medine’ye hicretiyle gönlü aradığını bulmuştu.
Talha Bin El-Bera R.A. bir gün rahatsızlandı. Hastalığı oldukça ciddi bir boyut
almıştı. O’nu merak eden Hz. Efendimiz S.A.V. Kuba köyüne yakın bulunan bu yere
geldi. O’nu hastalıktan baygın düşmüş bir şekilde buldu. Yanındakilere
tesellide bulunarak, Talha’nın durumunun ağır olduğunu, ruhunu teslim etmesi
durumunda derhal O’na S.A.V. haber verilmesini sıkı sıkıya tembihleyerek
ayrıldı.
Allah Rasulü S.A.V. ayrıldıktan bir süre sonra Talha R.A. uyandı ve ilk sorduğu
soru ‘Allah Rasulü S.A.V. beni ziyarete geldi mi?’ oldu. Akrabaları geldiğini
söyleyerek O’na durumu anlattılar. Ancak Talha R.A. ölürsem Rasulullah S.A.V.’e
bildirmeyin. Zira O buraya gelirken Yahudilerin ona bir kötülük yapmasından
korkarım diye adeta yalvarır bir tarzda son isteğini söyledi. Sabah olunca
selamımı söyleyin! Benim için af dilemesini rica edin! dedi. Kısa bir süre
sonrada emr-i ilahi vaki oldu.
Allah Rasulü S.A.V. ertesi günün sabah namazını kıldırdıktan sonra sahabelere
Talha R.A.’ın durumunu sordu. Sahabe O’nun vefat ettiğini söylediler. Ve dediği
sözleri Hz. Rasul S.A.V.’e ilettiler.
Allah Resûlü (S.A.V.) onları dinledikten sonra ellerini kaldırdı ve şöyle dua bulundu:
“Allahım! Talhayı katına senden razı olarak güler yüzle gelmesini lütfet! Sen
de ondan razı ol, güler yüzle karşıla!” (Ebû Dâvud, Cenâiz, 32; Taberânî,
el-Mu`cemü’l-Kebir, 8/372; İbn Sa’d, Tabakât, 4/73; Ebu Nuaym, Marife, 1527;
İbn Hacer, İsâbe, 4261; Halebi, İnsanü’l-Uyun, 2/229; Şami, Sübül, 8/349)
Bu mubarek sahabinin hayatı incelendiğinde O’nun şu sözle tarif etmek mümkün olur. “Anam Babam sana feda olsun Ya Rasulullah”. Bu söz ne zaman hatırımıza gelse, Talha Bin El-Bera aklımıza düşmektedir. Zira Allah Rasulü S.A.V.’e bağlılığı her şeyin ötesindeydi.